Obezitede cerrahi müdahale dönemi

Obezitede cerrahi müdahale dönemi

Obezite ameliyatları, sadece insanları zayıflatmakla kalmıyor.

Düzce Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mevlüt Pehlivan, obezite ameliyatlarının sadece insanları zayıflatmakla kalmadığını, başta diyabet olmak üzere metabolik durumla ilgili değişiklikler oluşturabildiğini belirterek, "Dünya geneline nazaran Türkiye'de obezite cerrahisi yoğun değil fakat ülkemizde önümüzdeki yıllarda obezite cerrahisi artarak sürecek" dedi.

Obeziteyle mücadelede Türkiye'de önemli çalışmalara imza attıklarını kaydeden Pehlivan, AA muhabirine, "morbid obezite" adı verilen aşırı şişmanlığın dünyanın sorunu olduğunu, bu sorunun Amerika'dan tüm dünyaya yayıldığını söyledi.

Türkiye'nin de gün geçtikçe artan obezite sorunuyla karşı karşıya bulunduğuna dikkati çeken Pehlivan, obezitenin vücutta sadece görüntüyü değil, sistemin tamamını ilgilendiren, hayat kalitesini oldukça Bozan bir durum olduğunu anlattı.

"Cerrahi müdahale şart"

Obezitenin tedavisinde cerrahi müdahalenin ön plana çıktığını kaydeden Pehlivan, "Dünya geneline nazaran Türkiye'de obezite cerrahisi yoğun değil fakat ülkemizde önümüzdeki yıllarda obezite cerrahisi artarak sürecek" ifadesini kullandı.

"Obezite ameliyatları sadece insanları zayıflatmakla kalmıyor, başta diyabet olmak üzere metabolik durumla ilgili değişikler oluşturabiliyor" diyen Pehlivan, şöyle konuştu:

"Diyabetik hastalarda tedavi şansı olabiliyor. Bazı hastalarımızın insülin kullanımını bile kesebildiğini görüyoruz. Yaptığımız ameliyatların böyle bir metabolik yönü de var. Biz işin bu yönündeyiz. Müdahaleyi iki ana grupta gerçekleştiriyoruz. Bir tarafta kısıtlayıcı ameliyatlar, diğer tarafta da bağırsakların emilim yüzeyini azaltıcı cerrahiler ya da bunun kombinasyonları şeklinde yapılabilen cerrahiler. Ülkemizde obezite cerrahisine ait bütün yöntemler uygulanabiliyor.

Dünyada en yaygın uygulanan obezite ameliyatları gastrik bypass operasyonu, ayarlanabilir mide bandı ve tüp mide ameliyatıdır. Bunun dışında, safra ve pankreas salgısının gıdalarla bağırsağın son bölümlerinde kavuşmasını sağlayan diversiyon ameliyatları da yapılabiliyor. Şahsi gözlemim olarak söyleyebilirim, tüp mide ameliyatı daha ön plana geçmiş görünüyor çünkü diğer ameliyatlara göre uygulanması kolaylık gösteren ve hasta için daha az risk içeriyor."

Dünya obezite haritasına bakıldığında, salgın tarzında tüm ülkeleri ilgilendirdiğinin görülebileceğine dikkati çeken Pehlivan, refah düzeyinin, masa başı işlerin artması, ulaşımın kolaylaşması, bireylerin oturdukları yerden birçok ihtiyaca ulaşıyor olması ve fast food tarzı beslenme alışkanlıklarının yayılmasının obezitenin her on yılda katlanarak artmasının nedeni olarak nitelendirildiğini vurguladı.

"Bu, ciddi bir sağlık problemidir"

DÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yusuf Aydın ise çağın hastalığı obezitenin vücuttaki yağ oranının artması olarak bilindiğini dile getirdi.

Obezitenin yüzde 80 ailesel ve beslenme alışkanlıklarıyla ilgili olduğunu ifade eden Aydın, tedavisinin çok zor ve kişinin iradesiyle bağlantılı olduğunu söyledi.

Türk toplumunun çok fazla karbonhidrat tükettiğini anlatan Aydın, sözlerini şöyle tamamladı:

"Öğünlerimizde makarna, pilav, patates gibi yüksek kaloriye sahip gıdalar bulunuyor. Türk toplumunda obezitenin en önemli sebebi karbonhidrat ve ekmek tüketiminin çok olmasıdır. Özellikle bölgemizde her yüz adımda bir fırın vardır. Bu sebeple birinci kural olarak, karbonhidratı kısmaya çalışıyoruz.

Obezitenin çağımızın hastalığı olmasının en önemli sebeplerinden biri de hareketsizlik. Hastalarımıza hareketliliği artırmalarını, günde 5 ila 10 bin adım yürümelerini tavsiye ediyoruz."

AA