Yaşam tarzı meme kanserini etkiliyor

Yaşam tarzı meme kanserini etkiliyor

Ülkemizde her yıl binlerce kadın meme kanseri gerçeğiyle karşı karşıya kalıyor.

Yapılan araştırmalar, yaşam tarzında birkaç alışkanlığın değiştirilmesiyle meme kanserine yakalanma riskinin azaldığını gösteriyor. İşte meme kanserine karşı koruyucu ve basit önlemler.

Meme kanserinin görülme sıklığının her geçen gün arttığına dikkat çeken Neolife Tıp Merkezi Genel Cerrahı Op. Dr. Hamdi Koçer,  risk faktörlerini bilmek kadar yaşam tarzını değiştirmenin de meme kanserine karşı koruduğunu belirtiyor. “Meme kanserinde değiştirilebilir ve değiştirilemez risk faktörleri bulunuyor. Yaş, cinsiyet, çocuk sayısı, emzirme süresi, genetik miras, ilk adet ve menopoz yaşı gibi bazı faktörler değiştirilemeyen faktörler arasında sayılıyor. Buna karşılık fazla kilo, zararlı alışkanlıklar ve hormon içeren ilaçların kullanımı kişilerin yaşam şekliyle ilgili olup, önlem alınabilir risk faktörleri arasında yer alıyor.” diyor.  Meme kanseri riskinin yaşam tarzında yapılan bazı değişikliklerle azaltılabileceğini vurgulayan Koçer, meme kanserinden korunmak için şu tavsiyelerde bulunuyor:

Kilo verin:  Aşırı kilo ve vücut yağları, meme kanseri için büyük tehlike oluşturuyor. Meme kanserinin gelişiminden sorumlu östrojen, yumurtalıkların yanı sıra tüm yağlı dokulardan da salgılanıyor. Menopoz sonrası dönemde meme kanseri riski fazla kilolu kadınlarda yüzde 25 artıyor ve meme kanseri tedavisi görenlerde şişmanlık, hastalığın yeniden ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. Dolayısı ile ideal kiloya sahip kadınların, fazla kilolu olanlara göre menopoz dönemi sonrası meme kanserine yakalanma riskleri daha az. Çünkü obez kadınlarda kandaki cinsiyet hormonları, insülin ve insülin büyüme faktörü, bel çevresi kalınlığını artırıyor.

Egzersiz yapın: Düzenli yapılan egzersiz, meme kanseri riskini azaltıyor. Amerikan Kanser Derneği haftada en az 5 gün, 45-60 dakika egzersiz yapılmasını öneriyor. Düzenli olarak yapılan egzersiz, kan şekeri ve insülin seviyesini düzenlenmesine yardımcı oluyor ve meme hücrelerinin sağlıklı kalmasını sağlıyor. Menopoz sonrası dönemde kilo alımı özellikle de bel ve kalça bölgesinde yağlanmada artış östrojen düzeyini yükseltiyor ve hastalığa yakalanma riskini artırıyor.

Diyetinize dikkat edin: Beslenme alışkanlıkları, pek çok kanser tipinde olduğu gibi meme kanseri için de bir belirleyici bir faktör olarak biliniyor. Yağ içeriği yüksek besinler uzun süreli tüketildiklerinde kandaki östrojen düzeyleri yükseldiği için meme kanseri riski artıyor. Bu nedenle kırmızı et ve diğer hayvansal yağların kısıtlanması öneriliyor. Çok fazla kolesterol içeren gıdalar ile aşırı kırmızı et veya işlemden geçirilmiş et (salam, sosis, sucuk vb.) tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Et yerine meyve ve sebze ağırlıklı beslenmek, meme kanserinde karşı korunmada oldukça büyük önem taşıyor. Aynı zamanda düşük yağ içerikli beslenme kanserden koruduğu gibi kanser tedavisi görenleri de hastalığın tekrarından koruyor.
 

Alkolü azaltın: Düzenli alkol kullanımı, kadınlarda meme kanseri riskini en az 1,5 kat artırıyor. Kullanım oranına göre kanser riskini artıran alkol, vücutta östrojen seviyesinin yükselmesine ve hücre içi DNA hasarına neden oluyor.

Sigarayı bırakın: Özellikle genç yaşta ve menopoz öncesi sigara kullanımı, meme kanseri riskini olumsuz yönde etkiliyor. Yapılan araştırmalar, hem direk kullanım hem de pasif içiciliğin meme kanseri riskini arttırdığını gösteriyor.

Östrojen içeren ilaçlara dikkat edin:  İleri yaştaki kadınlar, menopoz sonrasında ‘hormon yerine koyma tedavileri’ alıyor. Menopoz sonrası ve doğum kontrol amaçlı kullanılan ilaçlarda bulunan östrojen hormonu,  meme kanseri riskini artırıyor. Menopoz sonrası dönemde östrojen takviyesi alan veya yakın zamanda kullanmış kişilerde tümörlerin, daha büyük ve saldırgan olduğu gözlemleniyor. Kısa süreli hormon kullanımında ise risk, yok denecek kadar az bulunuyor. Yapılan çalışmalar, doğum kontrol hapı kullanan kadınlar da meme kanseri riskinin hiç kullanmayanlara göre hafif derecede arttığını gösteriyor. İlacın kesilmesiyle azalan risk, ilacın kesilmesinden yaklaşık 10 yıl sonra normal seviyeye dönüyor. Doğum kontrol haplarının 20 yaşından veya ilk doğumdan önce kullanılması halinde de risk daha belirginleşiyor.