Selçuk Dereli'den bomba sözler

Selçuk Dereli'den bomba sözler

Eski hakem, şimdinin CHP Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli, verdiği röportajda olay açıklamalarada bulundu.

Eski hakem, şimdinin CHP Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli, Arda Turan, Burak Yılmaz ve Rıdvan Dilmen’in baskı nedeniyle “Evet” kampanyasına destek verdiklerini ileri sürdü.

Dereli, “Tanıdığım, bildiğim kadarıyla ‘Evet’ diyeceklerini tahmin etmiyorum. Hayır çıktığı zaman Rıdvan’ı, Arda’yı, Burak’ı merak ediyorum. O zaman öyle bir U dönüşü yaparlar ki… Ben tanıyorum bir çoğunu, hemen anında hepimizden çok hayırcı olurlar. Ben o arkadaşların baskıyla böyle bir beyanda bulunma durumuna geldiklerini düşünüyorum” dedi.

Dereli, anayasa değişikliği referandumunu da yorumlarken “Hakem olmak istediğinizde bir kulübün üyesi olamazsınız. Fenerbahçe Başkanı, Fenerbahçe-Galatasaray maçını yönetebilir mi? Kim inanır onun verdiği kararlara?” ifadesini kullandı. 

Dereli’nin Cumhuriyet’ten Kemal Göktaş’a verdiği söyleşi şöyle:

– Spor camiasının içinden gelen birisi olarak bu olanları normal karşılıyor musunuz? Federasyon başkanlığına aday olan eski bir futbolcu ile hala oynayan başarılı iki futbolcu siyasi bir kampanyanın öncülüğünü yaptılar. Siz buna karşı “Hayır” diyen bir video yayınladınız. Onlar ‘hayır’ deselerdi tavrınız daha mı farklı olurdu?

Ben şöyle düşünüyorum, elbette insanlar kendi düşünceleriyle, iradeleriyle beyanatta bulunursa ona saygı duyarım ama ben o arkadaşların baskıyla böyle bir beyanda bulunma durumuna geldiklerini düşünüyorum. Kendilerini tanıdığım kadarıyla, bildiğim kadarıyla bu süreçte başkanlığa ‘Evet’ diyeceklerini tahmin etmiyorum. Ama baskıyla böyle söylemek zorunda hissediyorlar ne yazık ki.

– Rıdvan başlattı bunu. Bir baskı ile mi başlattı sizce?

Ben Rıdvan’ın ve diğer futbolcuları tanıdığım kadarıyla böyle bir süreçte Başkanlığa evet diyebileceklerini tahmin etmezdim ama… 

Nereden çıkarıyorsunuz? Siyasi görüşlerini mi biliyorsunuz?

Yeni şöyle ki, Rıdvan Dilmen Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığına (TFF) aday. Bunu da açıkladı kendisi. Yani bu süreçte çıkıp mevcut iktidara karşı bir açıklama yaparsa TFF Başkanı olabilir mi? Olma şansı yok. Onlara yakınlaşmak için yapmış, sempatisini kazanmak için yapmış olabilir. Kötü olan da bu. Yani hani, buradan bu Türkiye’nin geleceği ile ilgili böylesine önemli bir karar aşamasındayken, ‘ben bunu yapayım da birilerinin gözüne gireyim’ mantığı doğru değil. Bu ülkenin geleceği söz konusu.

– Arda ve Burak’ın ne gibi bir çıkarı olabilir. Arda çıkıp ‘Hayır’ dese ne olur ona?

Futbolda siyasetin etkisi yüzde yüze yakın hiçbir dönem bu kadar ki kadar siyaset futbola karışmamıştı. Hakem klasmanlarının belirlenmesi, futbol kulüplerinin teknik direktör belirlemesi ve futbolcu transferleri de dahil olmak üzere, siyasi olarak yapılıyor. Bu çok acı bir şey. Sonra deniyor ki, ‘Türkiye olimpiyatlarda neden başarılı olmuyor?’ Elbette olmaz. Hak eden hak ettiği yere gelmezse, bu kurgu ile nasıl başarılı olacak? 

– Teknik direktör nasıl siyasete göre belirleniyor? Diyelim ki başarısız bir teknik direktör siyaset yoluyla iyi bir takımın başına gelebiliyor mu? Nasıl oluyor?

Şimdi Türkiye’de hakem klasmanının belirlenmesinde büyük bir oranda siyaset belirleyici. Orada bir sporcunun, hakemin siyasi görüşünün mevcut iktidarın karşısında olduğunu bilseler, onun hakemlik klasmanında atanmasına izin vermezler. Bugün liyakata göre değil, adamına göre, kendine yakınlığına, siyasi görüşüne göre oluşturuyor zaten Merkez Hakem yöneticileri. Onlar da ona göre yönlendiriyorlar. ‘Bu hakem olmasın, bu olsun…’ Tercihini o yönde kullanıyor. Zaten doğrusu yapılmış olsaydı bugüne kadar, 15 yıldır iktidarda olan AKP sürecinde hakemler bu kadar kötü performans göstermezdi. Neden gösteriyorlar? Çünkü hak eden hak ettiği yere gelmiyor.

– Peki, o zaman süper ligde maç yöneten hakemler iktidara yakın hakemler mi?

Çoğunluğu öyle, yani şöyle söyleyeyim: Zaten seslerini çıkaramıyorlar ve karşı olduklarını da söyleyemiyorlar. Öyleymiş gibi görünüyorlar. İçlerinde var öyle olmayan, onlar da öyleymiş gibi görünüyor.

– Sizin döneminizde de böyle miydi son zamanlarda mı farklılaştı?

Siyaset her zaman futbola müdahale etmiştir. Neden? Çünkü çok güçlü bir ekonomi var. Ve bu ekonomi toplumun futbola olan ilgisinden faydalanabilmek için siyasiler kendi istedikleri, benimsedikleri ve düşüncelerine yakın insanların önde olmasını istiyorlar. Benim dönemimde de öyle. İşte benim hakemliği bırakma sebebim. Benim Dünya Kupası’na gitme hakkım, elit kategoriye çıkmışken, UEFA tarafından beni aramışlarken, bu emeğimi çaldılar. Cüneyt Çakır’ı oraya koydular. Çakır kim? Onlara yakın bir insan… 

– Ne oldu? Kısaca anlatır mısınız?

UEFA tarafından elit kategoriye yükseldiğim söylenmiş olmasına rağmen, siyasi baskılarla Futbol Federasyonu üzerinden UEFA’ya müdahale edilerek, benim adım silindi ve Cüneyt Çakır’ın adı yazıldı. Siyasi gücü olduğu için, TFF içinde siyasi bir ağırlığı olduğu için… Bugünkü siyasi iktidara karşı olan bir hakeme bunu yaptırabilir mi? Böyle bir güç var mı? Ben inanmıyorum. Bu çok zor bir şey. Olması mümkün değil. Gözlemci notlarımla, Türkiye’deki performansımla, Avrupa’daki performansımla oraya çıkmaya hak etmişken bana dediler ki; “ Bir dakika, sen olmayacaksın, Cüneyt çıkacak” ve Cüneyt çıktı.

– Takımların içerisinde politika nasıl işliyor? Bir futbolcunun, muhalifliğini göz önüne getirmesi bir dezavantaja dönüşüyor mu?

Elbette dönüşüyor. Yani çıkıp bir futbolcu öyle kolay mı iktidarı eleştirsin. 

– Ne olur?

Takımda yer bulamaz.

– Diyelim ki Türkiye’nin çok önde gelen, milli, iyi bir oyuncusu olsa da mı takımda yer bulamaz?

Çok zor… Sen hiçbir futbolcunun bu süreçle ilgili ‘hayır’ açıklaması yaptığını duydun mu? Ben duymadım. Hayır demeyi düşünen futbolcular vardır ama söyleyemezler, ifade edemezler. Bırakın kamuoyuna, medyaya açıklamayı, kendi takımında, kampta, kulübünün içinde bile bunu açıklayamıyorlar ne yazı ki.

– Bir dönem Fethullah Gülen cemaatinin çok büyük etkisi vardı futbolda, değil mi? Onlar nasıl örgütlendiler?

Sistemli bir şekilde futbolcuları gruplar halinde sohbet toplantılarına götürüyorlardı. Anlatılan öyleydi. Ciddi anlamda da cemaat yapılanması, onun içerisinde vardı.

Cumhuriyet