Trabzonspor itiraz edecek !

Trabzonspor itiraz edecek !

Trabzonspor Kulübü Genel Sekreteri Köksal Güney TFF'ye itiraz konusunda açıklamalar yaptı

Trabzonspor Kulübü Genel Sekreteri Köksal Güney, 3 Temmuz sürecinin yaşandığı 2010-2011 sezonuyla ilgili gerekli itiraz dilekçelerini hazırladıklarını, Türkiye Futbol Federasyonu'na bugün, yarın sunacaklarını söyledi.

Trabzonspor'un 31. Olağan Divan Kurulu Toplantısı Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi'nde yapıldı. Kulüp başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun yer almadığı genel kurulda, kulüp genel sekreteri Köksal Güney, yönetim kurulu faliyetleri ve gündeme yönelik açıklamalarda bulundu.
Güney, göreve geldikleri günden itibaren yeniden yapılanma ile çalışmalarına başladıklarını ifade ederek, "Geldiğimizde Trabzonspor, ekonomik koşullar açısından oldukça zor bir dönemdeydi ama bizler şunun bilincindeyiz, buralar şikayet etme değil hizmet etme, gönül makamları. Yönetimde olduğumuz süre içerisinde hizmet edeceğiz. Yapacağımız hizmetin Trabzonspor'umuza neler getireceğini zaman gösterecek fakat gönülden özveriyle çalışıyoruz, doğrularımız olduğu gibi eksikliklerimiz de olacaktır. Hizmetin ne kadar olacağını şimdiden söylemek, kestirmek mümkün değil ama eksiklerimizi en aza indireceğimizin garantisini vereceğiz" dedi.

Yeniden yapılanma doğrultusunda yeni teknik kadro oluşturduklarını anlatan Güney, "Kariyerlerine bakıldığında yıldız olarak tabir edilen, tartışmasız isimler olan Bosingwa, Malouda ve Aykut Demir gibi futbolcular transfer ettik. 1461 Trabzon takımından genç oyuncularımızı kadromuza kattık. Önemli misyonlarımızdan biri altyapıya verilen önemdir, altyapıdan çıkan oyuncuların Trabzonspor'a katkı sağlamasıdır. Bu bağlamda bu transferleri yaptık. En büyük amacımız Trabzonspor'un ikinci ligden birinci lige çıktığı dönemdeki 1970-1980'li yılların ruhunu yaşatmak, tekrar ortaya çıkarmaktır" diye konuştu.

Yönetim kurulu olarak göreve geldiklerinde pilot takımları olan 1461 Trabzon'u ziyaret ettiklerini söyleyen Güney, "Bize çarpıcı bir tespit sundular. Türkiye Kupası'nda önemli başarılar aldıkları, birinci lige çıkmayı kıl payı kaçıdıkları dönemde 6 oyuncularının kafa travması yaşadığını söylediler. Bu yaralanmaların 6'sı da Trabzon çocukları ve alt yapıtan çıkan çocuklardır. Altyapıyaya önem verdik. Değişik kategorilerde başarılı sonuçlar alıyoruz" ifadelerini kullandı.

Güney, şike süreciyle igili tüm taraftarların beklentisinin olduğuna değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yönetim kurulu olarak seçildiğimizde konuşmalarımızı yaparken en önemli sloganımız 'Kim gelirse gelsin kupayı Trabzonspor'a getirme çalışmalarını yapmazsa kulübüne ihanet etmiş olur' şeklindeydi. Başkanımızın 'Kupayı almak için çalışmak namus borcumuzdur' demişti. Karadeniz insanı için namusun ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz, bunu defalarca deklare etmişti. Geldiğimiz günden itibaren yönetim kurulumuz şike ile ilgili çalışmalara hiç ara vermeden devam etmiştir. Tabiki bunların her aşamasını birlikte paylaşmak mümkün olmuyor. Fakat bugünlerde TFF'ye 2010-2011 sezonuyla ilgili olarak gerekli itiraz dilekçemiz hazırlanıyor, bugün yarın sunulacak. Bununla ilgili kimsenin şüphesi olmasın. Yani düşünün ki bir yönetim kurulu var onun ihmaliyle kupa şehrimize gelmeyecek, bunun altından hiç kimse kalkamaz. Bu konuda müsterih olun."

Özbak'ın konuşması
Divan Başkanlık Kurulu Başkanı Ali Özbak ise divan kuruluna yönelik eleştirileri cevaplandırdı. Bu görevde 5'nci yılını sürdürdüğü ifade eden Özbak, "Bir yönetime tüzüğün ön görmesine rağmen yazılı bir tavsiyede bulunmuş değilim, görev yapacağım sürede de bulunmayacağım. Seçilmiş olan yönetim kurulu, bu külübün zamanla sınırlanmış yegane hukuksal sahibidir. O yönetimin yapması, yapmaması gerekenler vardır. Bunun hesabı divandan zaman zaman isteniyor, öyle bir hakkı 33 seneyi tamamlamış divanda olmadı, olamaz da. O zaman çatışma olur. Yönetimler kendi kararları doğrultusunda kulübün menfaatlerine göre hareket etmelidirler" dedi.

Trabzonspor'da yönetim kurulunun görev süresininin 6 aylık mı 2,5 yıllık mı olduğuyla ilgili tartışmalara değinen Özbak, şöyle devam etti.

"26 Mayıs 2013 seçilen yeni yönetim kurulunun görev süresiyle ilgili divan kuruluna bir gönderme var. 40. yönetim kurulu Akhisar mağlubiyeti sonrası görevi bırakma kararı aldı. O dönemin asbaşkanıyla genel sekreteri beni aradılar. 'Sayın başkan Sadri bey olağanüstü bir toplantıyla görevi devretmek istiyor' dediler ama keşke aralık ayına kadar taşınabilseydi. Olağan genel kurula 5-6 aylık bir süre vardı. O zamanda 'Buna hiçbir arkadaşımız talip olmayabilir, yük bizim sırtımızda kalır. Yıpranmış yönetimin görev süresi bugünkü kadar da olmaz' dediler. Bu haklı talep konusunda biz ne yapabiliriz. Biz de kendilerine seçime karar vermişseniz,netice itibariyle kulüp demokratik yönetiliyor. Demokratik yönetimde bir çare bulunur. Bunun üzerinde dernekler masasının bilgi alınarak Hasan beyin katılımıyla 66. maddeye geçici madde ilave edilmesi kararlaştırıldı. Bu teklif benim tarafımdan kaleme alınarak kulübe gönderidi. Ne lehinde ne aleyhinde oldum. Tamamen inisiyatif genel kurul kararıydı. Genel kuruldaki oylama geçmişteki benzerleri gibi biraz tartışmalı oldu. Suat Hacısalihoğlu ilk defa divan başkanlığını yürüttü. Ortak bir aday gerekiyordu 5 başkan adayı vardı. Açık oylamada tasnif yapılırken yetersizlik var olduğunu ifade etmelerine itirazım yok ama sadece orada olmadı daha öncesinde de oldu. Orada fiziki yapı yetersiz. Oylama öyle veya böyle oldu. Sümer sinemasında da öyle oldu, 2006 da ibra oylaması da öyle oldu. Neden Suat beyi tercih ettik derseniz, öncüsü benim. Ben bütün başkan adaylarından ortak divan oluşması gerektiğini söyledim. Aksi genel kurul başlama şansını yitirirdi. Geçici madde oylamasına karşın dernekler doğru oylama olarak kabul etmiş ama tüzükteki aksaklıkları bildirmiş. Bunu önceden de bildirmişti."

Takımda 12-13 yabancı olmasını eleştiren Özbak, "Ben yöneticileri suçlayıcı anlamda söylemiyorum, sokak isteyince yönetim bir imkan yaratıp alabiliyor ama Trabzonspor Kulübü'ne 10'un üzerinde yabancı oyuncu yakışıyor mu. Biz kendi köklerinden meyve vermiş Türkiye'ye örnek olmuş bir kulübüz bütüm mesele bu. Takımımızın oyun olarak buruk olabiliriz ama ürettiği sonuçlarla bizi mutlu kıldı. Ligdeki puan düzeyimiz sıralamadaki yerimiz çok iç açıcı değil" dedi.

Trabzonspor Kulübü'nün asıl sıkıntısının 3 Temmuz süreci olduğunu ifade eden Özbak, sözlerini şöyle tamamladı:

"0-0 biten Fenerbahçe müsabakadan sonra hem sayın başkan hem kulübe ceza veriyorsa TFF, bir yanılgı içerisindedir. 3 Temmuz sürecinin TFF başkanı bugün Fenerbahçe Kulübü'nün seçimli yönetim kurulu oluşmasında başkan adayıdır, ciddi bağlamda oy alacaktır, bir diğeri de görevdeki başkandır. Birisi bu süreci eyleme dönüştürendir diğeri sürecin ortaya çıkmasıyla kararı geciktiren TFF başkanlığını bırakıp yola gidendir. Bunların ikisi de aynı kapıdan girer aynı kapıdan çıkar. Biz bütünlük içerisinde o hakkımızı bir suç fiilini kendimize taşımaksınız takip etmeliyiz. Bilemem ki sonunda hak sahibini bulur mu, inşallan bulur."

Trabzonspor Kulübü eski Başkanlarından Özkan Sümer ise yıllardır şike olaylarıyla enerjilerinin büyük bölümünü tüketip yanlış hedeflere yöneldiklerini belirterek, "Belli ki camia olaylara şaşı bakıyor. Burada bizim kupamızın verilmemesinde etki ve yetki TFF'de değil" dedi.

TFF'nin kupanın Fenerbahçeye verilmesi şartıyla göreve getirildiğini iddia eden Sümer, "Tahkim, disiplin kurulu, etik kurulu da öyle göreve getirildi. O halde aciz olan, bu konuda karar vermesi mümkün olmayan TFF ile ne diye uğraşıyoruz" diye konuştu.

Trabzonspor eski Asbaşkanlarından Hayrettin Hacısalihoğlu da yönetimin 2,5 yıllık görev süresinin yasal olmadığını iddia ederek, "Bunu uçan kuşlar da biliyor. En çok da o öneriyi getiren biliyor. Genel kurulda yapılan oylamanın şekli yanlış, mekan yanlış. Yapılan oylamanın gerçek neticesi de yansımıyor. Tekrar oylar sayılıyor, falan filan. Sonunda bugün herkesin tartıştığı kongre süresince bir yönetim göreve geliyor. Bu arkadaşlara da yazık. Sonra mahkemeye gidiliyor. Bir haklılık var. Kulübün istikbali için hakim kararı bekleniyor. Bence yönetimin mahkeme, Yargıtay kararlarını beklemeden seçim kararı alması gerekir. Şık olan Trabzonspor'a yakışan budur. Aksi takdirde aralıktan sonra her türlü icraat, ödemeler, kararlar çok konuşulur, tartışılır, kulüp zarar görür" dedi.

Asbaşkan Başaran söz aldı
Trabzonspor'da divan kurulu üyelerinin eleştirelerinin ardından kulüp asbaşkanı Ali Kemal Başaran söz aldı. Başaran, kendileri için görevi devraldıklarında 30 milyon lira bulamazlar dendiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Ama biz iyi işler yaptık. Trabzonspor başkanı niye siyasetin içerisinde diye tenkitler var ama geçmişte de Trabzonspor yöneticileri siyasetin içerisinde olmuşlardır. Bu denli değil ama olmuşlardır. Başkan AK Partili olabilir, hepimizin birer partisi var. Başbakan ile münasebeti iyi olabilir. Başbakanın otobüsünün üzerine çıkıp ben böyleyim de diyebilir. Elbette buradan açıkla söylüyorum bazı şeyleri çok hoş karşıladığımı söylemiyorum ama 191 milyon lira borcu var bu kulübün. Devletin gücünü arkamıza almadan bu borcun altından kalkabilmemiz mümkün değildir. Devletin gücünü almak devleti istismar edelim de paraları ödettirelim demek değildir ama her dönemde olduğu gibi spor kulüpleri siyasi iktidardan güç almıştır. Kaldı ki Başbakan bu yörenin insanıdır ve bizi kolay anlar. Ben herkesten rica ediyorum hoşumuza gitmese bile bizi hoş karşılamanızı rica ediyorum."

Trabzonspor'a kendisine göre 60 milyon liranın üzerinde bir para girdisi olduğunu söyleyen Başaran, "Bu girdinin 25 milyon liraya yakın kısmı karşılıksızdır. Ben böyle bir parayı bulacağımızı sanmıyordum ama bu, başkanımız sayesinde olmuştur. Bize inanın ve güvenin zaten başka türlü olsa biz burada olmayız. Başkanımız dürüst birisidir, hilesi, hurdası yoktur. Kulübün menfaatlerini gayet iyi koruyan, gecesini gündüzünü Trabzonspor'a veren bir başkandır. Önemli olan bu süreci aşmaktır. Hakikaten Trabzonspor iyi yoldadır. Bu borcu çok daha aşağı çekeceğiz. İnşallah önümüzdeki kongrede Trabzonspor'un çok daha rahatladığını konuşacağız. Trabzonspor burada konuşuldu. Herkesin konuşmasından bir ders aldık. Yaptığımız transferlerin parası doğrudan kulüpten çıkmadı. Aldığımız o iki oyuncu, Malouda bir orkestra şefi gibi hem ağabeylik yapıyor hem de dayanışmayı sağlıyor. Daha da katkısı olacaktır" diye konuştu.