''Verba volant, scripta manent'' Yani ''Söz uçar, yazı kalır''

''Verba volant, scripta manent''  Yani ''Söz uçar, yazı kalır''
Güncelleme:

Bu söz, insanlık tarihinin en uzun ömürlü devletini yaşatan Romalıların meşhur bir sözüdür.

İnsanın günlük tutması, düşüncelerini bir yere kaydetmesi ne kadar eski bir gelenek bilinmez ama yazının icadı milattan önce takribi 3.000 senesine denk geliyor.

Yazıyı icat eden insanlık, yazılı iletişimin sözlü iletişime kıyasla avantajlarını fark ettiği günden beridir bu teknolojiyi kullanmaya devam ediyor. Şu an bu satırları okumanızı sağlayan bu yazılı iletişim teknolojisi, günümüzde hâlâ hayatımızın büyük bir bölümünü kaplamaya devam ediyor.

İnsanın iletişim için değil de, kendisi için bir şeyler yazması, düşüncelerini bir deftere not tutarak kaydetmesi ise nispeten daha yeni bir gelenek. İnternetin icadıyla birlikte bu günlük tutma geleneği de dijital ortama taşınmış durumda. İnternetin ilk yıllarında ortaya çıkan weblog, ya da kısaca blog, yani internet günlüğü kültürü 20 yıldan uzun süredir hayatımızda. Bu kültürün başlamasıyla birlikte, müstakil bir internet sitesi kurarak, kişisel notlarını dünyayla paylaşan yazarlar, blog yazarları (ya da “blogger”lar”) olarak hayatımıza girdi.

Dünyada “blogger” olmak bir meslek haline de gelmiş durumda. Günlük yaşantısından notlar paylaşarak ünlenmiş kişilerin çokça takip edilen kişisel blog siteleri olduğu gibi, belli bir konu (dizi, film, roman vb.) üzerinde uzmanlaşan kişi veya kişilerin içerik ürettiği ve dünyaca takip edilen blog siteleri de ortaya çıktı. Bunun dışında yaptığı bir işle tanınan veya üne kavuşmuş kişilerin hayatlarından notlar paylaştığı kişisel blog siteleri de mevcut. Buna Game of Thrones dizisinin uyarlandığı A Song of Ice and Fıre roman serisinin yazarı George R.R. Martin’in kişisel blog sitesi örnek gösterilebilir.

Tabii diğer her şey gibi internete taşınan günlük kültürü de, dijital ortamda evrim geçirerek, kişinin kendisine yazdığı notlar olmaktan çıkıp, okuyucularına/takipçilerine yazdığı notlar haline geldi.

Aynı evrimi fotoğraf albümleri de geçirmişti. Sosyal medya kültürünün yaygınlaşmasıyla, konvansiyonel fotoğraf albümlerinin yerini alan Instagram, bize kendimiz için değil, çevremiz için fotoğraf çekmeyi ve paylaşmayı öğretti.

Aynı gelenek YouTube sayesinde kişisel video günlüklere, Spotify sayesinde kişisel çalma listelerine taşındı.

Günlük kültürü ise blog kültürüne evrilerek benzer bir değişim yaşadı. “Kendimize notlar” olan günlük yazılarımız, “okurlarımıza notlar” haline geldi ve bu kültürün yaygınlaşmaya başladığı ilk yıllarda blog sahibi olmak bir prestij meselesine dönüştü. İnsanları blog yazmaya iten motivasyonlar arasında seyahetlerini anlatmaktan, gündemi yorumlamaya; bir olay üzerine fikir beyan etmekten, soyut düşüncelerini paylaşmaya kadar muhtelif sebepler yer alıyor.

Ancak söz konusu gelenek, en temel ve etkili iletişim yollarından olan yazma kültürüne taşınamadı. Ta ki şimdiye kadar…

Bir blog platformu olan kooplog’da kişisel blog sayfanızı, yani internet günlüğünüzü oluşturabilir, blog yazılarınızı binlerce okurla buluşturabilirsiniz.

Seçiniz...

Etiketler kooplog