Ekrem İmamoğlu: ''Kaybedersem itiraz etmem''

Ekrem İmamoğlu: ''Kaybedersem itiraz etmem''
Güncelleme:

Yabancı basına konuşan CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, "Kaybedersem ve seçimin adil geçtiğine ikna olursam itiraz etmem" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) seçimleri iptal edilerek mazbatası elinden alınan CHP'li aday Ekrem İmamoğlu'na yoğun ilgi göstererek röportaj yapan yabancı medya organları arasına Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Dubai merkezli haber kanalı Al Arabiya da katıldı.

Al Arabiya kanalı, Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İBB seçimlerini iptal etmesini 'belli bir iradenin dayatması sonucu baskı altında kalarak verilmiş yanlış bir karar' diye niteleyen sözlerini başlığa çıkardı.

'YSK'nin büyük baskı altında bulunduğunu' ve 'olgulara dayanmayan bu yasadışı kararın verilmesini hükümetin istediğini düşünmek durumunda olduklarını' belirten İmamoğlu, 'Türkiye'nin seçim tarihinde ilk kez İstanbul yerel seçimlerinin iptal edildiğine, bunun demokrasi adına çok üzücü bir karar olduğuna' dikkat çekti. 'Eğer yenilenen seçimi kaybederse ve seçimin adil geçtiğine ikna olursa AKP'nin sonuçlara itiraz etme yoluna girmeyeceğini' söyledi. 

Yeniden seçime boykot etmek varken neden katıldığının sorulması üzerine, İmamoğlu, konuyu CHP Genel Başkanı ve Genel Sekreteri ile görüştüğünde "Bu seçimleri boykot edersek Erdoğan ile partisi sevinçten ellerini ovuşturur ama ne bizim ne de demokratik süreç için coşku verici olur. Sonuna dek bu seçim mücadelesinin içinde kalmalıyız" mesajı verdiğini anlattı.

Kampanyası boyunca zaferden emin gözüktüğünün, bu iyimserliğinin kaynağının nereden geldiğinin sorulması üzerine, İmamoğlu, şunları söyledi:

"Her şeyden önce ortak vicdan. Biz vicdan sahibi insanlarız, biz haklara, yasalara, adalete inanıyoruz. İstanbul'un 16 milyon nüfusu ya da büyük bölümünün Ekrem İmamoğlu'nu yarı yolda bırakmayacağına kesinlikle inanıyorum. Biz bunu görüyoruz ve fark ediyoruz, çünkü seçimlerin yenilenmesinin hiçbir yasal mantığı yok. Seçim hazırlıklarının hepsi hükümetin kontrolü altında yapıldı, benim değil. Seçimlerde başarısız olunca kendi hatalarıyla ilgili bizi suçlayıp sorumlu tuttular. Seçimleri yasadışı ilan edenler ve sandık yetkililerinin ihlalde bulunduğunu söyleyen onlar. Siz hükümet olarak dediniz bunu, biz değil." 

"Tüm bu gelişmeler ve seçimin yenilenmesi kararının ışığında olan bitenlerin değerlendirilmesi sonucunda ister İstanbul'da isterse Türkiye genelinde yurttaş vicdanının benimle dayanışma içinde olduğunu düşünüyorum, çünkü benim geçen seçimi hakkımla kazanmış olduğumu biliyorlar. Gelecek seçimi de kazanacağımı düşünüyorum, bundan eminim."

Bazı partilerin adaylarının kendisini desteklemek için çekilmesinden memnuniyetini ifade eden CHP'li yerel siyasetçi, şakayla karışık bazı rakiplerinin bile kendisini desteklediğinden söz etti:

"Bazı rakiplerim beni destekledi: AK Parti ile MHP liderliğindeki Cumhur İttifakı. Bu ittifaktan bazı partilerin bilmeden beni desteklediğini düşünüyorum. Cumhur İttifakı'nın da desteğini alacağımı düşünüyorum. Ocak ayında hangi noktadan başladığım ve nerede bitireceğim çok şey vaat ediyor." 

"Medyayla aranızda ihtilaf var mı? Niye Anadolu Ajansına alternatif medya platformu kurulmasını önerdiniz" sorusunu "Yeni bir haber ajansının kurulmasından söz etmedim, Anadolu Ajansı devletin haber ajansıdır, ben seçimlerle ilgili yayın yapacak özel bir organın kurulmasını talep ettim" diye yanıtlayan İmamoğlu, AA'nın 31 Mart yerel seçimlerindeki performansını 'skandal' ve 'rezalet' diye niteledi. 

"Bize ne kadar kötü davrandıklarını gösterdik, ne kadar yanlış yaptıklarını herkese gösterdik. AA yönetimi değişmezse biz onlara bağımlı kalmayız. Bu yüzden gelecek seçimde haber ajansı olarak yeni bir medya grubuyla enformasyon paylaşacağız" diyen İmamoğlu, yerel seçim olmasına rağmen İstanbul seçiminin neden bu kadar önemli hale geldiği sorusunu şöyle yanıtladı:

"İktidar partisi baştan beri yerel seçimlerde genel seçimler gibi kampanya yürüttü. İstanbul'dan değil, Türkiye'den, Türkiye'nin bekasından, ilerlemesinden söz ettiler. Bense sadece İstanbul'daki duruma odaklandım. 31 Mart'tan 6 Mayıs'a yani YSK'nin karar verdiği tarihe dek, AA'nın yasadışı pozisyonunun üzerine YSK'nın yasadışı kararı üzerine onların eylemleri ve pozisyonları işleri daha de beter hale getirdi, çünkü mesele İstanbul değil, Türkiye düzeyine geldi.

"Onların baktığından farklı bir açıdan bakarsak, İstanbul seçimlerinin konusu Türkiye'de demokrasinin, siyasi güçlerin, bizim de içinde bulunduğumuz tüm muhalefet partilerinin demokratik temsilinin olup olmadığıdır. Biz Türkiye'de demokrasiyi koruma mücadelesi veriyoruz, bu mücadele sürdürülmez biterse siyasi partiler ve siyasi yaşam ölür. Bu seçimleri ve siyasi varlığımızı savunmazsak seçim ya da siyasi güçler diye bir mefhum kalmaz."

AK Parti ile de konuştuğunu, çünkü halihazırdaki ihtilafın, kişisel bir mesele değil, siyasi partilerin varlığını istikrarlaştırmaya yönelik demokratik bir mücadele olduğunu dile getiren CHP'li yerel siyasetçi, "Seçimi kaybederseniz sonuçları tanıyacak mısınız yoksa itiraz mı edeceksiniz" sorusuna şu yanıtı verdi

"Seçim adil yapılırsa ve biz kaybedersek itirazımız olmayacak. Yani seçimin gerçekleşeceği şartlara göre itiraz etmeyeceğiz. Sahip olduğumuz her şey verirsek, elimizden gelenin en iyisini yaparsak ve buna rağmen kazanamazsak, kaybettiğimizi kabul ederiz. Niye kaybettiğimizi anlamaya çalışırız ve demokrasi ile sonuçlarına saygı duyarız. Demokrasiye saygı duymayan, seçimlere saygı duymayan bizim rakiplerimiz. Oy sayısında benim önde olduğumu birden fazla kez kabul ettiler, ama sonuçlara saygı göstermediler."

"On binlerce avukatımız, on binlerce gönüllümüz var. Onlar seçim sürecinin sağlıklı geçtiğine ve bizim kaybettiğimize kanaat getirirlerse, bunu kabul etmekte sorun çekmeyiz. Genel manada, on binlerce avukat, on binlerce gönüllüyle tüm önlemleri alacağız ve sonuçlar açıklanmaya başlandığında kimsenin bizim başka niyetlerimiz olduğuna dair bir şüphesi bulunmayacak."