Ünlü anketçiler açıkladı! İşte 2023 seçimlerindeki ''üçüncü güç''

Yaklaşan 2023 yılı seçimleri öncesinde peş peşe anket sonuçlarını açıklayan Türkiye'nin önde gelen araştırma şirketlerinin patronları, sandık başında sonuçları etkileyebilecek "üçüncü gücü" açıkladı.

Son dönemde yayınlanan kamuoyu anketlerine göre, kararsız ve oy vermeyeceğini söyleyen seçmenlerin oranında büyük bir artış gözlemleniyor.

Birgün gazetesinin haberine göre AK Parti iktidarının ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminden memnun olmayan yurttaşlar, en büyük problem olarak ekonomik krizi ve hayat pahalılığını işaret ediyor. Faturalarının tamamını ödeyemeyen, geçinebilmek için her geçen gün borçlanan yurttaşlar, krizin faturasını iktidara kesmeye hazırlanıyor. Kararsızların ve oy vermeyeceğini ifade edenlerin çoğunluğunu, önceden iktidara oy veren kesim oluşturuyor. İktidardan kopan seçmenlerin belli bir partiye yönelmediği, kararsız kaldığı ya da oy vermeyeceğini söylediği dikkat çekiyor. Muhalefetin ekonomik çöküşe karşı güçlü ve inandırıcı bir program ortaya koymadığını belirten uzmanlar, mevcut partilere yönelik topyekûn bir tepki olduğu görüşünde.

MAK Araştırma Başkanı Mehmet Ali Kulat, Türkiye’de oy kullanmayan kitlenin birçok nedeni olduğunu ifade ederek, “Türkiye’de milyonlarca insan polis tarafından aranıyor. Onun için oy kullanmaya gitmiyor. Adres değişiklikleri oluyor. O gün eşinin doğumu oluyor. Türkiye’deki insanların sandığa gitme oranı genelde yüzde 88-90 aralığında. İddialı seçimler olmazsa oy kullanma oranları yüzde 85’e kadar inebiliyor. Yani yüzde 15 civarında oy kullanmayan kitle oluyor” açıklamasını yaptı.

"MUHALEFETE YAKIN"

Telefon aracılığıyla yapılan anketlerde kararsız seçmen oranının daha yüksek çıkabildiğini belirten Kulat, “Kararsız olduğunu söyleyen seçmenler ağırlıklı olarak iktidardan koptu. Muhalefete daha yakın. Çünkü iktidarın yanındaysa bağıra bağıra zaten iktidarın yanında olduğunu söyler. Millet İttifakı bloku sahada kamuoyu araştırmaları yapıyor ve çalışmalar yapıyor. Yaptıkları bu kamuoyu araştırmalarının sonuçlarını sonuçlarına göre yeni politikalar oluşturacaklar. Çünkü Türkiye siyasetinde karar vermiş seçmenin de bir kısmı kararını değiştirecektir doğal olarak” dedi.

Sandığa gitmeyecek olan seçmenin sosyoekonomik durumunun tespitinin kolay olmadığını kaydeden Kulat, şu değerlendirmeyi yaptı: “Genel itibarıyla zannedilen aksine oy kullanmayanlar gençler arasında yüksek değil, belli yaşın üzerindeki insanlar arasında sandığa gitmeme oranı daha yüksek. Az sayıda, protest seçmen dediğimiz kitle var Türkiye’de. Kim gelirse gelsin, bir şey değişmiyor diyorlar. Yaklaşık yüzde 2 oranında ‘Oy versem de ne değişir ki?’ diyen seçmen var. Kararlı olup da kararsız olduğunu ifade eden seçmen de var. Kendilerini deşifre etmek istemiyorlar. Mesela biz memurlarda kararsız oranını yüksek görüyoruz. Ben bir memurun kararsız olabileceğini çok düşünmem. Çünkü tahsilli insandır. Niye kararsız olsun ki?”

"ANLAMLI BİR ARTIŞ YOK"

AKSOY Araştırma Şirketi’nin kurucusu Ertan Aksoy ise kararsız seçmenlerle ilgili şu yorumu yaptı: “Bizim bulgularımız içinde ‘oy vermeyeceğim, protesto edeceğim’ diyen seçmende anlamlı bir artış yok. Türkiye’de seçimsiz dönemde mutlaka bir yüzde 15 civarında kararsız olur. Hatta partiler de daha çok konsantrasyonu buraya kaydırır. Bu kitleyi ikna etmeye çalışırlar. Fakat bu kitlenin seçim olmadığı dönemde kararlı hale gelmesi çok karşılaştığımız bir durum değil. İki şey bu kitlenin kararını belirliyor. Adaylar belli olduktan sonra kararsız oranı azalıyor. İkincisi de partilerin vaatleri belli olduktan sonra azalıyor. Ama burada yine vaat açıklandıktan sonra da bir seçim takvimine yaklaşmak gerekiyor. Protesto oylarda bugün için sıra dışı bir artış bulgusuna rastlamıyoruz ve önümüzdeki dönemde de mevcut oranlar böyle devam edecek.”

Ekonomik krizin seçmen davranışları üzerindeki etkisine dair de konuşan Aksoy, “Kriz, iktidardan temel kopuşu neden sağlamıyor?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Geride bırakılan 18-19 yıl içerisinde AK Parti herkesin düşündüğünden daha büyük bir seçmen aidiyeti yarattı. Muhalif blokta belki anlaşılması zor olan bölümlerden bir tanesi bu. İkinci olarak çok büyük bir üye yapma başarısı var. Yaklaşık 11 milyon üyesi var. Onlarda da oluşmuş güçlü bir aidiyet var. Üçüncüsü Refah Partisi gibi bir geleneğin üzerine oturuyor. Dolayısıyla daha o tabanın kemik oyunu da her daim koruyor. Dördüncüsü de tek başına bir ekonomik kriz insanların seçiminde belirleyici olmuyor. Bu DSP’de bu yaşandı ama DSP, AK Parti örgütlülüğüyle iktidara gelmemişti.”

Asal Araştırma Genel Müdürü Adem Belede ise kararsızların ve oy vermeyeceğini belirtenlerin oranının yüzde 20’nin üzerinde olduğunu ifade ederek, “Bunların yüzde 11’i kararsız kesim. Bizim mart ayı çalışmamızda ‘hiçbir partiyle işim olmaz ve kararsızım’ diyenler toplam oranı yüzde 21. Bu kesimin yüzde 60’ından fazlası AK Parti ve MHP’den kopan kesimler.

Ukrayna-Rusya savaşından dolayı bu kararsız seçmenlerin yüzde 2’si AK Parti’ye döndü. Bu kitle Türkiye’nin gündemine göre hareket ediyor. Şu anda gördüğümüz tabloda Cumhur İttifakı’ndan bir kopuş var. Oy vermeyeceğini söyleyen 18-24 yaş arasındaki bir grup, ekonomik sıkıntılardan dolayı oy vermeyi düşünmüyor” açıklamasını yaptı.

Sonraki Haber