Hamilik Sağduyu İle Olur

Tuncay Özkan’ ın kitabını okuyorum; Anne Hiç Canım Acımadı….Tahmin ettiğiniz üzere Silivri’ de...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Tuncay Özkan’ ın kitabını okuyorum; Anne Hiç Canım Acımadı….Tahmin ettiğiniz üzere Silivri’ de yazılmış bir kitap, hem de el yazısıyla…Dava konularından bahsediyor, zanlıların neyle, hangi suçlarla yargılandıklarından, o iddia edilen suçlamaların ne kadar tutarsız, ne kadar desteksiz olduğundan, kimliği saklı gizli tanıklardan.

Adalet sisteminin ne kadar yavaş işlediğini bilince insan, eğer gerçekten davasında haklıysa neden bu kadar uzun süre içeride tutuluyor diye üzülüyor.

Tabii onlara yöneltilen suçlamalarda öyle Başbakan’ a hakaret, bir yazıdan dolayı başlarına gelmiş işler yok. Bayağı bayağı terör suçlamaları yöneltiliyor. Bir yere bombalı saldırıda bulunmak, birilerini öldürmek gibi…Bu suçlamalar için ortaya sunulan deliller de, işte telefon konuşmaları, orada kullanılan şifreli olduğu iddia edilen sözler, görüşmeler , bir yerde toprağa gömülmüş silah, mühimmat v.s…

Bizim normal vatandaş olarak bu iddiaların doğruluğunu bilme şansımız yok. Gazeteci olarak da eğer istihbarat alanında çalışmıyorsanız yine bu konuların doğruluğu hakkında bir bilginiz olmaz. Dolayısıyla sadece suçlanan insanları takip ediyorsak, bu güne kadar yaptığı işleri göz önünde bulundurarak şahsi kanaatlerimizi ortaya koyabiliriz.

Ama bu kadar bir dava hakkında mahkumlar; bizi haksız yere burada tutuyorlar, bizim bir suçumuz yok diye seslerini böylesine yüksek çıkartıyorsa, onu da duymazdan, görmezden gelmek aymazlığında bulunmayı da vicdani bulmuyorum.

Kaldı ki Başbakanımız da, bir şiir yüzünden 6 ay hapiste kalmasının ne kadar insafsızca olduğunu dile getirdi, haklıdır . O zaman bu isyanları, bu başkaldırışlara onun çok daha duyarlı olması gerekir.

Keza başka bir pencereden bakarsak son günlerde artan terör olayları ile ilgili tavrında da, tuhaf davranışlar sergiliyor. CHP’ nin karakol baskınlarına ilişkin, meclisi olağanüstü toplamasını, siyasi bir manevra meselesi olarak görebiliyor. Yani bu kadar hassas bir konuyu CHP’ nin siyasete alet ettiğini düşünüyor.

Tüm bu sorunlar hallolmuş gibi gündem bir anda gazete başlıklarında Mynamar’ da Rohingya Müslümanları için açılmış banka hesapları buradaki Müslüman kardeşlere yardım kampanyaları. Bir bakıma Müslüman ülkelerin hamiliğine soyunmuş bir tavır. Orada Budist’ lerin yaptığı saldırıları çok vahşice, acımasızca diye gösteren  abartılı tavırlar.

Bir durup düşünmek lazım, bizim ülkemizde, kendi içimizde katliama uğramamış ama açlık, sefillik, işsizliğin pençesinde kıvranan, insan gibi yaşamayan ne kadar insan var diye… Adaletin yavaş işlediğine, haksızlığa uğradığına inanan ne kadar suçsuz insan var diye. Korku imparatorluğu yaratmadan önce, gerçekten aklı başında, bana çıkarları için değil, inandığı ve güvendiği hatta saygı duyduğu için biat eden ne kadar insan var diye….

Tüm bunlar düzeldiği, herkesin doğrulukta, adalette, insanca yaşadığı, saygı ve mutluluk içinde olduğu  bir coğrafya da, sanıyorum ki hami olunacaksa kalkıp bir yerlere gitmeye, yardım eli uzatmaya ihtiyaç olmayacak, yaratılan idealize edilmiş modelle, örnek alınacak bir konuma gelinecektir. O zaman biz değil, onlar bize gelecektir, bu yaptığın işin sırrını bize de öğret diye….

">

Tuncay Özkan’ ın kitabını okuyorum; Anne Hiç Canım Acımadı….Tahmin ettiğiniz üzere Silivri’ de yazılmış bir kitap, hem de el yazısıyla…Dava konularından bahsediyor, zanlıların neyle, hangi suçlarla yargılandıklarından, o iddia edilen suçlamaların ne kadar tutarsız, ne kadar desteksiz olduğundan, kimliği saklı gizli tanıklardan.

Adalet sisteminin ne kadar yavaş işlediğini bilince insan, eğer gerçekten davasında haklıysa neden bu kadar uzun süre içeride tutuluyor diye üzülüyor.

Tabii onlara yöneltilen suçlamalarda öyle Başbakan’ a hakaret, bir yazıdan dolayı başlarına gelmiş işler yok. Bayağı bayağı terör suçlamaları yöneltiliyor. Bir yere bombalı saldırıda bulunmak, birilerini öldürmek gibi…Bu suçlamalar için ortaya sunulan deliller de, işte telefon konuşmaları, orada kullanılan şifreli olduğu iddia edilen sözler, görüşmeler , bir yerde toprağa gömülmüş silah, mühimmat v.s…

Bizim normal vatandaş olarak bu iddiaların doğruluğunu bilme şansımız yok. Gazeteci olarak da eğer istihbarat alanında çalışmıyorsanız yine bu konuların doğruluğu hakkında bir bilginiz olmaz. Dolayısıyla sadece suçlanan insanları takip ediyorsak, bu güne kadar yaptığı işleri göz önünde bulundurarak şahsi kanaatlerimizi ortaya koyabiliriz.

Ama bu kadar bir dava hakkında mahkumlar; bizi haksız yere burada tutuyorlar, bizim bir suçumuz yok diye seslerini böylesine yüksek çıkartıyorsa, onu da duymazdan, görmezden gelmek aymazlığında bulunmayı da vicdani bulmuyorum.

Kaldı ki Başbakanımız da, bir şiir yüzünden 6 ay hapiste kalmasının ne kadar insafsızca olduğunu dile getirdi, haklıdır . O zaman bu isyanları, bu başkaldırışlara onun çok daha duyarlı olması gerekir.

Keza başka bir pencereden bakarsak son günlerde artan terör olayları ile ilgili tavrında da, tuhaf davranışlar sergiliyor. CHP’ nin karakol baskınlarına ilişkin, meclisi olağanüstü toplamasını, siyasi bir manevra meselesi olarak görebiliyor. Yani bu kadar hassas bir konuyu CHP’ nin siyasete alet ettiğini düşünüyor.

Tüm bu sorunlar hallolmuş gibi gündem bir anda gazete başlıklarında Mynamar’ da Rohingya Müslümanları için açılmış banka hesapları buradaki Müslüman kardeşlere yardım kampanyaları. Bir bakıma Müslüman ülkelerin hamiliğine soyunmuş bir tavır. Orada Budist’ lerin yaptığı saldırıları çok vahşice, acımasızca diye gösteren  abartılı tavırlar.

Bir durup düşünmek lazım, bizim ülkemizde, kendi içimizde katliama uğramamış ama açlık, sefillik, işsizliğin pençesinde kıvranan, insan gibi yaşamayan ne kadar insan var diye… Adaletin yavaş işlediğine, haksızlığa uğradığına inanan ne kadar suçsuz insan var diye. Korku imparatorluğu yaratmadan önce, gerçekten aklı başında, bana çıkarları için değil, inandığı ve güvendiği hatta saygı duyduğu için biat eden ne kadar insan var diye….

Tüm bunlar düzeldiği, herkesin doğrulukta, adalette, insanca yaşadığı, saygı ve mutluluk içinde olduğu  bir coğrafya da, sanıyorum ki hami olunacaksa kalkıp bir yerlere gitmeye, yardım eli uzatmaya ihtiyaç olmayacak, yaratılan idealize edilmiş modelle, örnek alınacak bir konuma gelinecektir. O zaman biz değil, onlar bize gelecektir, bu yaptığın işin sırrını bize de öğret diye….

Tüm yazılarını göster