Galatasaray - Beşiktaş maçının ardından yazar görüşleri
Spor yazarları, Galatasaray-Beşiktaş derbisini değerlendirdi.
Koşmasalar fark olurdu - Serhat Ulueren (Vatan)BEŞİKTAŞLI oyuncular, biraz ciddi olsa veya G.Saray’ın adından korkmasa, ikinci yarı Jose Sosa acemi vuruşlarla saç-baş yoldurmasa maç farklı biterdi. Evet G.Saray diğer maçlara oranla kabul edelim disiplinli oynadı, bu maçı kazanmak için çok çabaladı ama hepsi bu. Gücün yoksa veya enerjini ekonomik kullanamazsan çarpılırsın. Yasin ve Emre ile öne geçecek pozisyonları da buldu G.Saray ama el freni Sneijder’in oynayıp Sinan Gümüş gibi bir pırlantanın 64 dakika kulübede oturması gerçekten büyük skandal. AYLARDIR söylüyorum ve bunlar gitmediği sürece gerekirse aylarca söylemeye devam edeceğim; bu Dursun Özbek ve ‘İşbecer’emeyen yönetimle G.Saray çökmeye mahkumdur.Bugün Hamza’yı görevden alanlar, Denizli ve sonrasında göreve getirilen ama futbolun f’sini bile bilmeyen teknik adamlara “buyur” diyerek güzelim Euroları saçanlar hesap vermelidir. BAŞAKŞEHİR’İ YENEMEZ! MUSLERA olmasa G.Saray fark yerdi. Sabri de iyi oynadı. Hakan Balta, Linnes, Denayer de kötü oynamadı ama gazı kaçmış, birbirlerinin arkasından kulis yapan, dedikodunun bol olduğu bir ortamda ne beklenebilir ki? Sezonun en iyi futbolunu dün de oynasa işte G.Saray bu. 2 haftadır Beşiktaş farklı kazanır, en az 3’lük yapar G.Saray’ı diyordum tutturamadım, özür dilerim. İnanın Beşiktaş’ın bu kadar korkak oynayacağını, Sosa’nın bu kadar kolay pozisyonları kaçıracağını, Quaresman, Olcay gibi isimlerin bu kadar kötü oynayacaklarını hesap etmemiştim. ARTIK Beşiktaş şampiyon oldu, çünkü F.Bahçe bugün Başakşehir’i yenemez. Herkese hayırlı olsun, tebrikler Beşiktaş.
Galatasaray bu kadar - Osman Şenher (Milliyet)TT Arena’da 27 bin Galatasaray taraftarı, takımı ligi beşinci bitirsin diye o kadar güçlü tezahürat yaptı ki, ilk yarı bu baskıyla sahada limitlerini zorlayan bir Cim Bom vardı. Zaman zaman Beşiktaş’tan daha iyi oynadılar. Gol pozisyonuna da girdiler ama değerlendiremediler. Burada en büyük faktör Beşiktaş’ın santrforu Gomez, Galatasaray’ın santrforu ise Sabri Sarıoğlu idi. Tek santrfor Umut Bulut ise kulübede.Siyah-beyazlılar gol atıyor, teknik direktör Riekerink Umut’u oyuna alayım, hiç olmazsa bu maçı kaybetmeyeyim diye düşünmüyor. Son 10 dakikada bu oyuncuyu oyuna dahil etse de atı alan Üsküdar’ı geçmişti, geç kaldı. Galatasaray’ın bu mağlubiyetten sonra ligi ilk 5’te bitirmesi mucize gibi bir şey. Avrupa’daki cezanın bitmesi için Fenerbahçe’yi Ziraat Türkiye Kupası’nda yenmesi lazım. Bu futbolcularla bunun da gerçekleşmesi çok zor. Artık mevcut kadronun bu büyük kulübe verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Para edenlerin hepsinin satılması gerekir.Oyuna bakıyorsun Sneijder çıkıyor, Donk giriyor. Ben bu oyuncunun futbolcu olduğuna bile inanmıyorum. Her ayağına top değdiğinde tribünlerden ıslık sesleri yükseliyor. Düşünebiliyor musunuz, sarı-kırmızılılarda bir futbolcuya tribünler inanmıyor. Gomez’in golünde Donk’un yanından geçiyorlar, Linnes’in yanından geçiyorlar, Hakan Balta Gomez’in arkasında duruyor, şaka gibi bir şey. Sonuçta Alman forvet topla buluşup, takımını galip duruma geçiriyor.Takımın kaptanı Selçuk İnan. Kaptan demek ne demek? Takımını hırslandıracak, derleyecek, toparlayacak... Bu takımın kaptanlığını o değil Sneijder yapıyor. O da sakatlıktan yeni çıktı, 73 dakika oynayabildi. Emre Çolak’ın oynadığı futbol sizi kandırmasın. Galatasaray’dan gönderilir miyim diye bir iki maçta gayret gösteriyor. Sinan Gümüş o kadar güzel kendisine gol pası verdi ki, Emre Tolga’yla karşı karşıya bu golü atamadı. Galatasaray’ın geleceğinde Emre Çolak’lara değil, Sinan Gümüş’lere ihtiyaç var.Beşiktaş’a gelince... Rakibin ilk yarıdaki agresif futbolu dengeleri bozmasına rağmen, bilhassa ikinci yarı sahaya daha sağlam basan, daha çok gol pozisyonuna giren bir siyah-beyazlı ekip vardı. Muslera kalesinde devleşmese skoru daha önce yakalayabilirlerdi.
Güneş çarpması! - Atilla Gökçe (Milliyet)Elimizi vicdanımıza koyalım. Günlerdir bir “yatma” masalı fısıldanıyordu kulaktan kulağa... Galatasaray’ın ezeli rakibi Fenerbahçe’ye avantaj tanımamak adına maçı Beşiktaş’a bırakacağı dillendiriliyordu.Gördük ki tutulduğumuz toplumsal paranoya futbol aklımızı yok etmiş.Dün dürüst bir maça tanık olduk. Ev sahibi Galatasaray’ın daha baskılı oynadığı, daha çok gol pozisyonuna girdiği, yüzde yüzlük fırsatları değerlendiremediği bir maçtı bu. Evet Beşiktaş da oraya şampiyon adayı, lider olarak gelmişti. Şampiyonluk mücadelesini yaparken fire vermek istemiyordu. Belki de sırf bu nedenle, daha disiplinli oynadılar. Ama psikolojik baskı altında zaman zaman bireysel katkıdan uzaklaştılar. Quaresma’nın, Olcay’ın hatta Gomez’in bu anlamda tutukluk yapması dikkati çekti. Ama günün en talihsiz adamı belki de Sosa idi. Özellikle ikinci yarıda öylesine üç fırsatı kaçırdı ki ne kendi inanabildi yaptıklarına, ne de biz!Galatasaray’da bütün toplara el koyan bir Muslera vardı öncelikle. Gomez’in, Sosa’nın, Oğuzhan’ın, Olcay ve Quaresma’nın şutlarında o vardı. Sneijder ve Podolski, Galatasaray’ın oyununa dinamizm ve ruh katan adamlardı. Onların arasına Sabri’yi de koymalıyız elbette. Tolga’nın maç boyunca yaptığı en önemli kurtarışta topu şutlayan adam Sabri’ydi.Bu maçın kilidini teknik direktörlerin hamleleri çözecekti. Kulübeden gönderilecek adamlar önemliydi. İlk hamleyi Riekerink yaptı... Yasin’le Sinan’ı değiştirdi (64)... Şenol Güneş, Olcay’la Quaresma’yı dışarı alıp (71) Gökhan ve Cenk Tosun’la hücumda daha etkin bir arayışa gitti. Riekerink de 1 dakika sonra Sneijder - Donk hamlesini yaptı. Taktikle ilgisi yoktu bunun... Türkiye Kupası’nda finale yaklaşırken sakatlıktan yeni çıkmış oyuncusunu riske etmek istemiyordu. Beşiktaş taze güç ve dinamik adamlarla bastırırken Donk’un hatalı pası, Beşiktaş’a muhteşem bir gol fırsatı sundu... Oğuzhan’ın driplingi, ceza alanında bekleyen Cenk Tosun’a aktardığı top, “damat bey”in hafif dokunuşla yaptığı asist Mario Gomez’in golüyle sonuçlandı.İkisi de canla başla oynadılar... Bence maçı Şenol Güneş kazandı!
Stresi de yendi! - Bilal Meşe (Milliyet)Zirveye oynamanın psikolojik zorlukları vardır, biliriz. Üstüne üstlük bir de baskı altında kalırsanız, kupaya uzanmak zorlukların en büyüğüdür.Ne var ki, derbinin ilk kırk beş dakikalık diliminde Beşiktaş’ı tanımakta zorlandık!Nereden başlayayım; kaleciden tutunda taa Gomez’e kadar, herkes bir stres ve panik içindeydi. Hele hele kaleci Tolga’yı izlerken şaşırdım. Eli ayağına dolaşıyor, her geri pasta yürekleri hoplatıyor! Kaleci atışları ya kısa düşüyor, ya rakibe ya da taca gidiyor. Hadi baskı gençleri olumsuz etkiliyor, ye sen? Nerede kaldı onca yıllık tecrüben kaptan...Bir de takım olarak hücuma çıkarken, yapılan top kayıplarına ne demeli? Dönen her top Tolga’ya tehlike olarak geldi. Yasin bu yarının en net pozisyonunu yakalaması da bundandır. Podolski’nin bazukası da bu olumsuz tablonun ürünüdür... Eee bu kadar pas hatası yaparsan, dişe dokunur pozisyon üretemezsiniz.Ancaak, adına yakışır bir mücadele izledik. Aksini söylersek ayıp ederiz. Heyecanı, telaşı, stresi, üretilen ancak atılamayan müthiş pozisyonlara tanıklık ettik, keyif aldık. Galatasaray ligde ununu elemiş,eleğini asmış konumda! Geriye ne kalıyor, iyi futbol oynamak, direnmek ve Kartal’a kafa tutmak... Başardı da... Taa ki Gomez’in golüne kadar...İkinci yarı mı?Valla o Kartal gitmiş, tüm hatlarıyla rakip kaleye yüklenen, pozisyonlar üreten, atamayan Beşiktaş vardı sahada... Yani liderlik apoletine yakışır, fazla top kaybı yapmadan, bir hücum futbolu ortaya koydu. Kartal’ın en iyilerinden Sosa’nın tam tamına üç net pozisyonu gole çevirememesine şaşırdık, klasına yakıştıramadık... Tosic ve Atiba’nın Muslera’ya takılan şutlarını da ilave edelim.Aslan’nın yorgunluğu Kartal’ın iştahını kabarttı! Şenol Güneş’in Cenk Tosun ve Gökhan Töre hamleleri işe yaradı ve Kartal aradığı ALTIN golü yine skorer futbolcusu Gomez’in ayağından buldu. Nöbetçi golcü Cenk de asistiyle öne çıktı.Tribünleri dahi dolduramayan sarı-kırmızılı taraftarların oyuncuları protesto etmelerini yadırgadık, ayıpladık. Büyük takımlar her dönem böylesi sıkıntılar yaşar. Ne var ki ıslıkladığınız Aslan, bir çok başarıya imza atmıştır, unutmayalım. Yanlış adrestesiniz, bilesiniz!İşin özeti, tadı-damağımızda kalan bir derbi izledik.Ufak-tefek tartışmalar, bu oyunun tuzu biberidir. Dursun Özbek ve Fikret Orman’ın yan yana maçı izlemeleri gergin futbolumuza şık bir fotoğraftır.Evet, Kartal ürkerek geldiği Aslantepe’den ikinci yarıdaki baskılı ve de akıllı futboluyla yine firesiz çıktı, zirveye park etti. Pek de bırakacağa benzemiyor.Ancaak, Şenol Güneş’in kalan iki maçta futbolculara iyi bir terapi uygulaması şart. Stres tamam; ama telaşın nasıl riskleri de beraberinde getirdiğini de unutmayalım.