İstanbula nefes aldıran mekanlar
İşte İstanbul'a nefes aldıran mekanlar
BEYKOZ KORUSUİstanbul Boğazı'na hakim bir noktada bulunan Beykoz Korusu, Beykoz ile Paşabahçe arasındaki sırtlardan başlayarak Karadeniz'e, Riva'ya kadar uzanan geniş bir alanda yer alıyor. Abraham Paşa'nın bu geniş araziyi, padişahla tavla oynarken kazandığı söyleniyor. 1887'de askeri önemi nedeniyle kamulaştırılarak hazineye devredilen korunun bir bölümü, 2. Meşrutiyet'in ilanından sonra, ''Hürriyet Bahçesi'' adı altında halkın ziyaretine açıldı. Korunun Boğaziçi'ne bakan yamaçlarındaki parkı Fransız bahçe mimarlarına düzenleten Abraham Paşa, köşkler, kuşhaneler, havuzlar yaptırdı. Koruya, ayrıca o zamana kadar Türkiye'de yetiştirilmeyen bitkiler, ağaçlar diktirildi. Korunun içinde bulunan küçük tiyatro, 1937'de yandı. ''Abraham Paşa Korusu'' olarak da bilinen Beykoz Korusu içinde iki büyük mağara, 5 havuz, 3 adet kayalık, bir de saray kalıntısı bulunuyor. Havuzlardan birinin içindeki küçük adacık ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Korunun içinde 2 kır kahvesi, bir restoran, 2 sera, 2 otopark, bir açık spor alanı, çocuk bahçesi, oturma terasları ve piknik alanları yer alıyor.
BÜYÜK VE KÜÇÜK ÇAMLICA KORULARIÜsküdar ile Ümraniye arasında iki yüksek tepenin adı olan Çamlıca, birtakım çatlaklarla parçalanmış olan kuvarsitlerden süzülen içimi çok güzel su kaynaklarına sahip. Turistik tesislere sahip Çamlıca'da, radyo ve televizyon vericileri yer alıyor. Bugün kentsel alanların sınırları içinde yer alan Çamlıca tepeleri güzel panoraması, su başları ve özellikle Küçük Çamlıca'da korunmuş bulunan kızılçam ve fıstıkçamı koruları ile Türk edebiyatına ve şarkılara konu olmuş gözde bir gezinti yeri olarak biliniyor. Küçük Çamlıca, Büyük Çamlıca'ya göre daha yaygın ve geniş yüzlü bir alanda bulunuyor. Koruluk 1940'da devrin valisi Dr. Lütfü Kırdar tarafından sembolik bir bedelle kamulaştırılmıştı. Bugün halka açık park ve rekreasyon alanı olarak hizmet veren Küçük Çamlıca'daki ağaç türleri, Büyük Çamlıca Korusu'ndan daha zengin. Küçük Çamlıca'da, İspanyol göknarı, akçaağaç, çiçekli dişbudak, erguvan, sedir, ceviz, defne, yalancı akasya gibi ağaç türleri yer alıyor.
FETHİPAŞA KORUSUÜsküdar'ın kuzeyinden başlan ve Kuzguncuk Tepesi'nde sona eren Fethipaşa Korusu, adını 2. Mahmud (1808-1839) ve Abdülmecid (1839-1861) dönemlerinde valilik, elçilik ve nazırlık görevlerinde bulunan Türkiye'de ilk müzenin temelini atan Tophane Müşiri Fethi Ahmet Paşa'dan aldı. Halk arasında ''Kuzguncuk Korusu'' olarak da anılan Fethipaşa Korusu, Fethi Ahmet Paşa'nın ölümünden sonra varisleri arasında paylaşıldı. Torunlarından avukat Şevket Mocan, korunun kendi hissesine düşen kısmını 1958'de belediyeye devretti. Daha sonra İstanbul Belediyesi, diğer hisseli yerleri de istimlak ederek korunun büyük bölümüne (yaklaşık 16 hektar) sahip oldu. 1985-1987 yılları arasında bakıma alınan korunun içine, otomobil ve gezinti yolları, koşu parkurları, ışıklandırma, seyir yerleri ve kafeterya inşa edildi. Sulama ve içme suyu şebekesi döşendi, voleybol ve basketbol sahaları yapıldı. Korunun çevresi duvarlarla çevrilerek, emniyet altına alındı. Fethipaşa Korusu, İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından doğal sit alanı ilan edildi.
HAREM KORUSU Harem Korusu, Üsküdar'da Salacak ve Selimiye Kışlası arasında oldukça sarp ve eğimli bir arazi üzerinde yer alan özgün bir kent ormanıdır. Arazi eğiminin yer yer yüzde 100'ün üzerine çıkması korudan yararlanmayı sınırlamaktadır. Ormandan bugüne kadar sadece estetik ve toprak koruma amacıyla yararlanılabildi. Harem Korusu'na yakın kesimlerdeki yapıların en ünlüsü Kız Kulesi.