Nerede o eski Ramazanlar!
Ramazan dendiğinde her kuşaktan insanın aklına farklı şeyler gelse de ´direklerarası´ kelimesi, 3-4 kuşak öncesinin İstanbulluları için eğlence hayatının adıdır. İstanbul´da modern tiyatronun kuruluşunda ve gelişiminde çok önemli bir yere sahip olan direklerarası, Ramazan aylarında halkı eğlendirmek için, boş alanlara dikilen direklere gerilen çadırların altında yapılan eğlencelere verilen ad olarak bilinir. Eskiden Ramazan akşamlarında iftardan sonra herkes ailesiyle bu çadırlara gider, tiyatro oyunlarını ve kanto gösterilerini izlerdi.
Eskiden Ramazan ayının yaklaşmasıyla başlayan hummalı hazırlıklar günümüzde maalesef çok az yerde sürdürülüyor.Eskiden konaklarda yaklaşık iki hafta süren Ramazan hazırlıklarında evler baştan aşağıya temizlenir, her yer gelecek ziyaretçilere hazırlanırdı. Evin özellikle mutfak bölümü türlü türlü yiyeceklerle doldurulur, misafirlere her türlü ikramın yapılması için her şey eksiksiz şekilde hazırlanırdı.Herhangi bir evin iftar sofrasında yer alabilmek için o evdekileri tanımaya gerek yoktu çünkü eskiden “Tanrı misafiri” geleneği vardı. Bugünlerde hala sürdürülse de önemini kaybetmişe benziyor.
Osmanlı İmparatorluğu´nun kuruluşundan bu yana her konuda gelişmiş olan protokol kuralları Ramazan ayında da değişmiyordu.Neyin, ne şekilde ve ne zaman yapılacağı çok ince ve hassas kurallara bağlanmıştı. Ramazan ayı geldiğinde geleneksel hale gelmiş kurallara göre faaliyetler planlanır ve uygulamaya geçilirdi.Bu faaliyetlerin başında veziriazamın verdiği iftar davetleri geliyordu. Âlimlerin, bürokratları ve askerlerin ileri gelenlerinin protokol kurallarına davet edildikleri bu iftarlar da kendi aralarında ayrılırdı, en önemlisi hükümet merkezinde verilen yemekti.Veziriazamın davetine katılacak devlet adamlarının listeleri hazırlanıp düzenlendikten sonra padişahın onayına sunulur, ancak padişah onayladıktan sonra iftar davetine katılabilirlerdi.
İftar davetleri Osmanlı döneminde, şimdi olduğu gibi Ramazan´ın ilk günüyle beraber başlamıyordu.Oruç tutan insanların kendilerini ruhsal ve fiziksel açıdan oruca hazırlamaları ve ilk iftar gününü aileleriyle beraber geçirmeleri için davetler, Ramazan ayının 4. gününden sonra verilmeye başlanıyordu. Davetlilere göre kategorize edilen yemeklere, dördüncü gün padişahlar tarafından yaptırılan camilerin şeyhleri, beşinci gün şeyhülislam, altıncı gün Rumeli ve Anadolu kazaskerleri ve Hz. Muhammed´in soyundan gelenlerin kayıtlarını tutan nakibüleşraf çağrılıyordu. Daha sonra da askerlerin ve bürokratların önde gelenleri sahip oldukları makama göre sınıflandırılarak iftar yemeğine davet ediliyordu.Makamı her ne olursa olsun, herkesin iftar sofrasına gelişi ve gidişi tören eşliğinde olurdu.