Babam içip içip bizi döverdi
Fatih Ürek'ten ilginç açıklamalar...
Onun için çok şey yazıldı ve söylendi. Röportaja giderken hakkında hemen hemen her şeyi bildiğimi sanıyordum. Ama Fatih Ürek’i deştikçe neler çıktı altından neler... Kimsenin tavuğuna kışt demeyen, gündem yaratmak için etrafa sataşmayan, buna rağmen hayatımızdaki yeknesaklığı bozan ender sanatçılardan biri Fatih Ürek. Ona marjinal diyebilir miyiz bilmiyorum ama aykırı olmadığı kesin. Toplumla bağlarını koparmadan yine de yaşayış biçimi ve düşünceleriyle farklı bir düzeyi koruyan kaç kişi var ki etrafımızda? Ne demek istediğimi bu röportajı okuyunca siz de daha iyi anlayacaksınız zaten...(İzzet Çapa / Hürriyet)
* Haydi başla bakalım anlatmaya Fatih’in şeceresini... - Babam Erzurum’da celepti, pastırma sucuk tüccarlığı yapardı. Aynı zamanda çok iyi bir kasaptı. İnanır mısın 10 dakikada kurbanı keser, çengele asar bütün derisini de soyardı.* Gladyatör gibi adammış desene... Ailenin “Jr. Gladyatör”ü de sensin sanırım...- Aynen öyle. Üç ablam var ama hep bir erkek evlatları olsun istemiş bizimkiler. Hatta annem en küçük ablam doğduğunda yatağında onu boğmak bile istemiş. * Doğum sonrası lohusa sendromu herhalde... - Sendrom mu, depresyon mu valla o kadarını bilemem. Ama hayvanlarda da katil anneler vardır ya... Mesela aslan istemediği yavrusunu boğarmış. Anadolu kadını anam da çok eziklenirmiş neden bir erkek evladı yok diye.* Sen doğunca 40 gün 40 gece kutlama yapmışlardır o zaman...- 40 gün 40 gece kutlama yapmamışlar ama babam “sonunda erkek evladım oldu” diye 40 büyükbaş hayvan kurban etmiş.
* Ee annen de sonunda muradına ermiş.- Annem doğmadan önce erkek olacağımı biliyormuş zaten. * Atma Fatih o yıllarda ultrason mu vardı ki? - Önce bir dinle ya... Annem rüyasında Fatih Sultan Mehmet’i görmüş. Sultan, “Bir oğlan doğuracaksın ve benim adımı koyacaksın” demiş valideme. İsmimin Fatih olacağı bile önceden belliymiş anlayacağın. Göbek adımı da Sultan Mehmet koymuşlar ama nüfusa öyle geçmemiş ne yazık ki. * Fatih Sultan Mehmet Ürek... Bu ismi koymak için de yürek gerek! - (Gülüyor) Nüfus memuru da böyle düşündü herhalde. Aslında soyadımız Yürek’miş ama Erzurum şivesinde yüreğe, ürek dedikleri için o da öyle kaydedilmiş.* Bu arada ben seni Bursalı biliyordum.- Sadece sen değil, pek çok kişi öyle zannediyor. Alkole düşkün olan babamın işleri bozulunca dükkanı kapatıp, ben 6 yaşındayken Bursa’ya göç etmişiz. İlkokula bile Erzurum’da başladım ama inan ki hiç hatırlamıyorum oraları.* Saçmalama ya insan 6 yaşını hatırlamaz mı? Hatırlamak istemiyor olabilir misin? - Altında bir trajedi varsa hatırlamazsın tabii İzzetçim. Aile içi şiddetten strese girip felç oldum. O yılım hâlâ kayıptır.
BABAM İÇİP İÇİP BİZİ DÖVERDİ* Felç mi?- Babam içip içip bizi döverdi. Gerçi ölüp gitti rahmetli, arkasından konuşmak doğru olmaz ama bir gün yine kafası kıyak annemi döverken, şoka girip felç geçirmişim. Sonrasında da hatırladığım tek şey Bursa’ya taşınmış olmamız.* Tekrar ayağa nasıl kalktın?- İnanır mısın yine bir travma sonucu... Babam bir gün tekrar annemi döverken ayaklanmışım.* Türk filmi gibi... - Şimdi gülebiliyorum ama geriye dönüp baktığımda yaşananları unutmak hiç kolay değil. Travmadan sonra iyice içime kapandım. Ağzım var dilim yoktu resmen.* Yani bugünkü cazgırlığından eser yok o günlerde...- İnan ki artık cazgır değilim. 40 yaşımda kendimi buldum, ilk defa büyüdüğümü hissettim ve çok değiştim.