HDP Parti Meclisi'nden ''kenetlenme'' çağrısı

HDP Parti Meclisi'nden ''kenetlenme'' çağrısı
Güncelleme:

Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Sezai Temelli başkanlığında 21 -22 Eylül’de yapılan Parti Meclisi toplantısının sonuç bildirisi yayınlandı.

HDP'nin 21-22 Eylül’deki Parti Meclisi (PM) toplantısının sonuç bildirgesinde, geleceği demokrasi güçlerinde gören herkese 'HDP ile kenetlenme' çağrısı yapıldı. Bildirgede, "İktidar HDP’yi kriminalize etmeye, yalnızlaştırmaya, tasfiye etmeye çalışmaktadır" denildi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli başkanlığında 21 -22 Eylül’de yapılan Parti Meclisi (PM) toplantısı sonrası yayınlanan bildiride, iktidarın partiyi tesfiye etmeye çalıştığı belirtilerek, demokrasi güçlerine çağrı yapıldı.

HDP'nin 21-22 Eylül’deki Parti Meclisi (PM) toplantısının sonuç bildirgesinde, geleceği demokrasi güçlerinde gören herkese 'HDP ile kenetlenme' çağrısı yapıldı. Bildirgede, "İktidar HDP’yi kriminalize etmeye, yalnızlaştırmaya, tasfiye etmeye çalışmaktadır" denildi. HDP Parti Meclisi toplantısı sonrası bildiri yayınlandı.
 
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli başkanlığında 21 -22 Eylül’de yapılan Parti Meclisi (PM) toplantısı sonrası yayınlanan bildiride, iktidarın partiyi tesfiye etmeye çalıştığı belirtilerek, demokrasi güçlerine çağrı yapıldı.

“31 Mart seçimlerinden sonra yerel yönetimlere seçilen HDP’lilere yönelik saldırılar aralıksız devam ediyor ve mevcut gidişat Kürt illerinde yeniden bir kayyım rejimi oluşturulmak istendiğini gösteriyor” denilen bildiride, 19 Ağustos’ta Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasının demokratik siyasete karşı bir darbe olduğu ifade edildi. Bildiride şöyle denildi:

‘DARBE KAYYIMLARLA SINIRLI DEĞİL’

“Bu darbenin sadece kayyımlarla sınırlı olmadığı açıktır. 9 Ağustos’ta barış çağırıları yapan Sayın Öcalan’la görüşmelerin kesintiye uğratılmasının ve tecridin sürdürülmesinin bu darbeden bağımsız olduğunu düşünemeyiz. Diyarbakır il binamızın önüne çocuklarının akıbetini öğrenmek isteyen annelerin yönlendirilmesi ve değişik Kürt kentlerinde asker, polis, memur ve korucu aileleriyle birlikte organize edilen provokatif mitingler de gerçekleştirilen kayyım darbesinin bir parçası niteliğindedir.

‘HDP İLE OMUZ OMUZA OLMAYA DAVET EDİYORUZ’

“Kayyım darbesine karşı demokratik ve meşru direnişimiz genişleyerek, zenginleşerek, büyüyerek, belediyelerimiz kayyımlardan geri alınıncaya kadar sürecektir. Kayyım darbesine karşı olan, geleceğini demokraside gören herkesi HDP’yle omuz omuza olmaya davet ediyoruz. Bu iktidar çoğunluk desteğini yitirmiş, siyasi çözülme sürecine girmiş ve demokratik meşruiyetini kaybetmiş bir iktidardır. Toplumsal rıza üretme yeteneğinden yoksundur. Yağma ve talan üzerine kurulmuş olan soygun ve savaş düzenini meşru zeminlerde ve demokratik yöntemlerle sürdürmeleri imkansızdır. O nedenle bu düzeninin önündeki en büyük engel olarak gördükleri HDP’yi kriminalize etmeye, yalnızlaştırmaya, tasfiye etmeye çalışmaktadır.”

‘ERDOĞAN’IN KONUŞMASI NEFRET SUÇU’

“Erdoğan’ın Teknofest’te HDP’yi kastederek yaptığı konuşmada, bir Cumhurbaşkanı’na yakışmayacak cümlelerle nefret suçu niteliğindeki kışkırtıcı ve düşmanca sözleri ortalığa boca etmesi bu nedenledir. Diyarbakır il binamızın önünde oturan annelerin de, polis ve asker ailelerinin de, Cumartesi ve Barış Anneleri’nin de evlat acılarının ortak olduğunu biliyoruz.

Annelere ve ailelere uzun yıllardır bu acıları yaşatan savaş ve şiddette ısrar eden AKP-MHP iktidarıdır. Annelerin acılarına son verecek çözüm yeri Meclis, muhatabı iktidardır. Bütün anneleri bir kez daha Meclis’e davet ediyoruz. Meclis’te bütün partilerin içinde yer alacağı bir ‘Çözüm Komisyonu’nun kurulmasını ve sorunun çözülmesine katkı sunulmasını öneriyoruz.”

“Faşizmin partimize ve tüm demokrasi güçlerine saldırılarının aralıksız devam ettiği, partimizi suçlayan, etkisiz kılmaya çalışan operasyonlarını sürdürdüğü bu günlerde Parti Meclisi olarak geleceğini demokraside gören tüm güçleri ‘HDP’yle kenetlenmeye’ çağırıyoruz. HDP’yi bu saldırılardan korumak, büyütmek ve güçlendirmek bir demokrasi ve vicdan görevidir.

Bu bilinç ve kararlılıkla sürdürdüğümüz örgütlenme ve direniş yolculuğumuz sürmektedir. Demokrasi nöbetlerimizi, adalet taleplerimizi, özgürlük direnişlerimizi eş zamanlı olarak aynı coşku ve heyecanla sürdürmeye devam edeceğiz.”