Depo'dan çıkan Türkiye
(Aşık Veysel, Sivrialan köyündeki elma bahçesinde kız kardeşi ve torunuyla) Bugün Aşık Veysel'in aramızdan ayrılışının 43. yılı. Veysel’in türküleri, bir çok sanatçı tarafından söylendi ve söylenmeye devam ediyor. Türkiye’de ozan denilince akla gelen isimlerden Aşık Veysel.
Aşık Veysel, Şarkışla’da (Sivas) 1894 yılında dünyaya gelmiş ve yedi yaşında geçirdiği çiçek hastalığı nedeniyle iki gözünü birden kaybetmişti.Aşık Veysel bugünü şöyle anlatır: “Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeğe gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım... Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan.”
Aşık Veysel babasının kendine oyalanması için aldığı saz ile kendi bestelerini yapmaya başladı. 1933 yılında Ahmet Kutsi Tecer vasıtasıyla bütün ülkede tanınan bir halk ozanı haline geldi.
Sesiyle, sazıyla, sözüyle içimizde dokunan büyük ozanın gerçekten hayatına dokundukları oldu. Onlardan biri de Fikret Kızılok'tu... Fikret Kızılok, henüz genç. Bir plak çıkarmak istiyor. Plağa iki şarkı seçmiş, büyük usta Aşık Veysel'den "Söyle Sazım" ve "Yumma Gözün Kör Gibi..." Gazeteci arkadaşı Arda Uskan'la Âşık Veysel'in Sivas-Sivrialan'daki köyüne gittiler. Arda Uskan röportaj yapacak, Kızılok da şarkıları için izin isteyecek. İki gün kalıyorlar o evde.Aşık Veysel susuyor, Kızılok eline gitarını alıyor, çalıyor... Sonra bir cesaret büyük ozandan şarkılarını istiyor, cebinde 250 kuruş telif parası... Âşık Veysel gülümsüyor ve "O parayı al şirketine götür, gazoz parası yapsınlar ama sen güzel söylüyorsun oğlum. İstediğin şarkımı kullanabilirsin'' diyor. Bu sözlü anlaşmadan birkaç ay sonra Fikret Kızılok'un ilk plağı çıkıyor. Plak satış rekorları kırıyor ve Kızılok Altın Plak kazanıyor. Kazandığı Altın Plak'ı götürüp ustasına; Âşık Veysel'e hediye ediyor.