Gözler oraya çevrildi ! Yamadi'de neler oluyor ?

Sınırın Suriye tarafında fiili olarak güvenli bölge olarak geçen Yamadi Kampı'nda neler oluyor ?

Sınırın Suriye tarafında bulunan ve fiili olarak güvenli bölge haline gelen Yamadi Kampı’nda korku dolu gözlerle bakan çocukların yanıtlanamayan sorusu: Neden bombalar patlıyor?

YAMADİ

Milliyet'ten Abdullah Karakuş'un haberine göre Türkmen Dağı ve Bayır Bucak Türkmenleri; Rus uçağının sınır ihlali nedeniyle düşürülmesinin ardından gözlerin biraz daha çevrildiği bölge.

Türkiye’nin desteği ile varlık mücadelelerini sürdüren Türkmenlerin yaşamlarını Suriye’ye geçerek yakından görme imkanı bulduk. Rusların bombardımanı altındaki Türkmenlerin ayakta kalma mücadelelerine tanıklık ettik. 
Türkmen Dağı’na, Bayır Bucak Türkmenlerine yönelik yardımların yapıldığı Hatay’ın Yayladağı yakınlarındaki Arpalı insani yardım noktasından geçiyoruz. Burası sınır ihlali nedeniyle Rus uçağının düşürüldüğü alana da çok yakın bir bölge. Bombalardan kaçan Türkmenler de kontrollü olarak Türkiye’ye buradan geçebiliyor.

GÖZLER ORAYA ÇEVRİLDİ ! İŞTE YAMADİ KAMPI'NDAN GÖRÜNTÜLER - FOTO GALERİ

Kızılay 24 saat çalışıyor

Kızılay’ın buradaki varlığı hemen hissediliyor. Türkiye’ye giriş yapanları karşılayan sıcak çorba arabası hemen dikkati çekiyor. Çikolata ve su da veriliyor gelenlere. Kızılay’ın özel ekmeği açlığın hemen bastırılmasını sağlıyor. Kızılay Hatay Ekip Amiri Bora Atlıhan da gelen yardımları ulaştırmak için çabalıyor.

Gelen yaralılara ilk yardımın yapıldığı seyyar Hastane kurulmuş bu alana. Hatay Valiliği, Türkmenlere yardım konusunda çok hassas. Tüm imkanlar seferber edilmiş. Ambulanslar bekliyor. İlk yardımın ardından ağır yaralılar hemen Yayladağı ve çevredeki hastanelere sevk ediliyor. Türkmen Dağı’na açılan kapı olarak karşımıza çıkan Yamadi köyü, buradan yaklaşık 5 km. içeride. Yamadi, Suriye rejiminin güçlü olduğu Lazkiye şehrine bağlı. Yamadi, stratejik önemi olan bölgede.
Fiili güvenli bölge
Yamadi’de Türkiye’nin sürekli göçü önleyeceğini belirterek gündeme getirdiği, “güvenli bölge” fiili olarak kurulmuş. Rus uçaklarının bombardımanından kaçan Türkmenler, Suriye tarafında bizim sınırımıza yakın çadır kentler oluşturmuş. 
Gittiğim yer dağlık bölge, düzlük yok denecek kadar az. 
Sınıra çok yakın olduğu için Türkmenler kendilerini daha güvende hissediyor. 
Bu bölgede dokuz çadır kent oluşturulmuş. 
Yaklaşık 8 bin Türkmen kalıyor. 
Bombalama sonrasında yaralılar güvenli olur diye buraya getiriliyor.

Bomba sesleri

Türkmenler beni özel bir arabayla Yamadi’ye geçiriyorlar. Ancak fazla kalmamam gerektiğini vurguluyorlar. Birkaç gündür duran bombardımanın Sabah tekrar başladığını söylüyorlar. Sabahki bombalar üç kişinin ölümüne yol açmış. Özellikle Türkmen yaralıların getirildiği Yamadi’deki hastanenin bombalanacağına yönelik de duyumlar olduğu belirtiliyor.

Yamadi’nin merkezi, sınırdan 5 km. içeride. Türkmenlerin ileri gelenlerinin de olduğu arabada giderken Rus uçağının bombaladığı yerleri görüyoruz.  Bombalanan alanların bulunduğumuz noktaya 3 km uzakta olduğunu öğreniyoruz.

Savaşı hissediyoruz

Suriye topraklarına adım atar atmaz bombalar nedeniyle yaralanan bir Türkmen ile karşılaşıyoruz. Yardımların yapıldığı sıfır noktasına getirilen yaralı hemen Türkiye tarafına alınıyor ve ilkyardım yapılıyor. Bu görüntü, Suriye’de olduğumuzu bize bir kez daha hissettiriyor.

Toprak ve dar yolda ilerlerken sırtlarında çantalarla çocukları görüyorum. İlk önce okula gitmek istediğimi söylüyorum hemen. Yamadi’de dört tane okul varmış. Ancak binada değiller. Binalar boşaltılmış. Çocuklar belli alanlarda yapılan prefabriklerde eğitim alıyormuş. Bunlardan birine gidiyoruz.

Çocuklar korkuyor

Sınıflara girince çocukların bakışlarının çok farklı olduğunu hissediyorum. Bir korkuyla bakıyorlar bana. Çocuk gibi bakmıyorlar. O anda bomba sesleri geliyor. Çocuklar bu seslere alışmış, tepki vermiyorlar. Birkaç tanesi “bomba” diyor sadece. “Sesi duydunuz mu?” deyince bir çocuğun sorusu ise duygulandırıyor. “Neden bombalar patlıyor?” diyor. Yanıt veremiyoruz, ne anlatılabilir ki?

Bu soğuk ortamı getirdiğim oyuncakları dağıtınca kırıyorum biraz. Çocuklar sanki çocukluklarını hatırlar gibi gülmeye başlıyorlar. Bu okulda altı sınıf olduğunu ve toplamda 135 öğrencinin eğitim gördüğü anlatılıyor.

Çocukların yüzleri Türkiye’den getirdiğim oyuncaklar sayesinde gülüyor.

‘Bulgur kendi tarlamdan ye’

Hastaneden fiili güvenli bölge olarak adlandırılan kamplara doğru gidiyorum. Dik yamaçlara çadırlar kurulmuş. Beni yabancı gören ilk önce tedirgin bakıyor. Ama Türkiye’den geldiğimi söyleyince gözlerde ışıltı görüyorum. “Türkiye arkamızda. Desteği sayesinde dik duruyoruz” diyorlar. Hemen çadırlarında misafir etmek istiyorlar. “Türkiye’ye dua ediyoruz” diyorlar. 

Bir çadıra giriyoruz. Fatma Teyze, sobalı ve iyi şekilde dizayn edilmiş çadırında bizi misafir ediyor. Pancar dolması yapıyor ayrıca. Bana da, “Suriye malı ye. Bulgur kendi tarlamdan” diyor, gülerek. Çadırların içi donanımlı, Türkiye’den gelen insani yardımlar tek tek listelenerek veriliyormuş.  Ayrıca Kızılay yakından takip ediyormuş yardımların kimlere gittiğini.

Hastane yıkık dökük halde

Okuldan hastaneye gidiyorum. Yıkık dökük bir bina ama Türkmendağı’ndaki tüm yaralılar buraya geliyormuş. Başka yerlerde bombalanan hastanelerin ilaçlar ve aletleri de getirilmiş. 14 doktor, 22 hemşire var. Acil odası, ameliyathane ve tomografi odası kullanılıyor. Hastanede çocuk hastaları ve yaralıları görüyorum. Onlar da genç. İlk müdahalenin ardından yaralanmanın durumuna göre Türkiye’ye gönderiliyormuş hastalar. Hatay Valiliği’nin bu hastaneyi daha modernize etmek istediğini, ancak bombardıman riskinden dolayı yapamadığını öğreniyorum. Telsiz konuşmalarından bu yönde istihbaratlar alınmış.

Arabayı beğenmeyen çocuk bana, ‘Uçak var mı?’ diye soruyor. Bombardıman geliyor aklımıza. 
 
 Bomba sesleriyle dönüş

Bu bölgede Kızılay’ın ve İHH’nin çadırlarını görüyorum. Bir çadıra Türkmenlerin Türk bayrağı asmış olması dikkatimizi çekiyor.

O esnada iki-üç bomba sesi geliyor. Beni gezdiren Türkmenler, “yavaş yavaş götürelim sizi tehlikeli olabilir” demeye başlıyor. Dağlık yoldan geri dönüşe geçiyoruz. Yol denemez geçtiğimiz yere. Dönüş yolunda üç çocuk görüyorum okuldan eve dönen. Arabayı durdurup konuşmak istiyorum. Ama öndeki çocuğun bakışı benim de donmama neden oluyor. Gözlerinde savaşın izlerini görüyorum. Ben de duraksayınca koşarak uzaklaşıyor yanımızdan. 
Türkmenlere neden bu daracık dağlık alanda olduklarını, Türkiye’ye geçmediklerini soruyorum. Türkmenlerin yaşadıkları yeri ve akrabalarını bırakmak istemediklerini anlatıyorlar. “Sonuna kadar buradayız” diyorlar. Yayladağı’na geçen Türkmenler de 7 bin civarındaymış. Yayladağı’na yerleşmek isteyenler ise TOKİ’den kalıcı konut istiyormuş. 
Biraz önce, “buralar bombalanıyor” dedikleri yerden bu defa yoğun bir Duman ve kokusu geliyor. Fiili güvenli bölge olan Yamadi’den çıkarken biraz daha iyi anlıyorum Türkmenlerin ölüm kalım mücadelelerini. Uzaktan koşullarını anlamak güç.

Türkiye’nin yardımıyla Türkmenler şimdilik ayakta.

Ancak çocukların donuk bakışlarına yönelik dünyanın kayıtsızlığını düşünerek Türkiye’ye geçiyorum.

Sonraki Haber