Fitch’ten Türkiye için kritik uyarı

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye’nin analisti Erich Arispe "Daha fazla gevşeme dikte edilmesi, önemli bir risk" yorumunda bulundu.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye’nin analisti Erich Arispe, artan enflasyona rağmen siyasi kaygıların faiz artırma kabiliyetini sınırladığını belirterek “Dış kırılganlıklar ve risklere rağmen seçim döneminin yakınlığı nedeniyle benzer kaygılarla daha fazla parasal gevşeme dikte edilmesi önemli bir risk” dedi.

Dünya’dan Elif Karaca’ya konuşan Fitch Ratings Direktörü ve Türkiye analisti Erich Arispe, Türkiye’de yüksek enerji fiyatlarının artan enflasyonun esas nedeni olmasa da, katkıda bulunan bir faktör olabileceğini, küresel düzeyde emtia fiyatları artmadan önce de Türkiye’nin enflasyonla mücadele ettiğini (2020 sonunda yıllık yüzde 14,5) söyledi.

 Arispe Türkiye’nin kırılganlıklarının; zayıflayan dış tamponlar, FX swaplarına daha fazla ihtiyaç duyulması, yüksek dolarizasyon ve daha zorlu hale gelen dış ortam nedeniyle yüksek olduğuna dikkat çekti.

Güvenin zayıflaması ve dolarizasyonun hızlanması durumunda bu kırılganlıkların yoğunlaşacağını vurgulayan Arispe, şunları kaydetti: “Siyasi kaygıların, artan enflasyon ve bozulan beklentilere rağmen merkez bankasının politika faizini tekrar yükseltme kabiliyetini sınırladığı görüldü. Benzer siyasi kaygılar nedeniyle, makroekonomik istikrarsızlık riskine ve dış kırılganlıklara rağmen, 2023 seçim döngüsünün yakınlığı nedeniyle daha fazla parasal gevşemeye gidilmesi önemli bir risktir. Bize göre erken gidilen gevşeme, para politikasına duyulan güvenin zayıflığını gösterirken, enflasyonla mücadele zorluklarını da artıracaktır.”

Arispe’nin açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

Artan enerji maliyetlerinin enflasyon üzerinde ne gibi etkileri olacak?

Gelişmekte olan ülkelerdeki merkez bankaları, artan gıda ve enerji fiyatlarından kaynaklanan baskılar ve küresel tedarik zincirlerindeki aksamalar karşısında politika duruşlarını önemli ölçüde sıkılaştırdı. Bu faktörlerin bazılarının geçici olması beklense de, politika yapıcılar, örneğin daha yüksek ücret artışlarından kaynaklanabilecek enflasyon beklentileri ve ikincil etkilere ilişkin riskleri azaltmak istiyor. Türkiye için, yüksek enerji fiyatları artan enflasyona katkıda bulunan bir faktör olabilir, ancak esas neden değildir. Enflasyon, para politikasına duyulan güvenin güçlü olmayışı, kredi teşviklerinin etkisi ve TL’nin sürekli değer kaybetmesiyle 2016 başından bu yana %13,2 gibi bir ortalamayla yüksek seviyelerde yer alıyor. Türkiye, küresel düzeyde emtia fiyatları artmadan önce de yüksek enflasyonla mücadele ediyordu (2020 sonunda yıllık %14.5).

Enflasyon beklentisi

Yüksek enerji fiyatları, güçlü iç talep ve liradaki değer kaybıyla birlikte Türkiye’nin bu yılki enflasyon dinamikleri arasında yer alıyor. Eylül’de yıllık enflasyonun 2021 sonu itibarıyla %17,3’e düşmesini bekliyorduk. Ancak temel senaryomuz para biriminde kayıplara ve enflasyon beklentilerinde bozulmaya yol açan erken politika gevşemesini hesaba katmadığı için, tahminimizi aralık ayında yukarı yönlü revize edeceğiz. Zira TCMB’nin kendisi de son enflasyon raporunda Temmuz’da %14,1 olan yıl sonu tahminini %18,4’e revize etti.

MB’nin son faiz kararları

Bize göre, para politikasında gidilen erken gevşeme enflasyonu kontrol altına almayı zorlaştıracak. Alınan kararlar para politikasının kredibilitesinin zayıflığını ortaya koyuyor. Karar ayrıca, Türkiye’nin uluslararası rezerv pozisyonunda son dönemde görülen kısmi toparlanmaya zarar verme riskini de taşıyor. Artan enflasyona rağmen siyasi kaygıların, Mart 2021’de %19’a yükseltilen politika faizinde tekrar artırıma gitme kabiliyetini sınırladığı görüldü.

Bir diğer önemli risk ise, dış kaynaklı kırılganlıklar ve makroekonomik istikrarsızlık risklerine rağmen ve 2023 seçim döneminin yakınlığı nedeniyle benzer kaygılarla büyümeyi desteklemek için daha fazla parasal gevşemenin dikte edilmesidir. Zayıflayan dış tamponlar, FX swaplarına daha fazla ihtiyaç duyulması, yüksek dolarizasyon ve (yüksek enerji fiyatları ve gelişmiş ekonomilerin para politikası duruşlarının daha az destekleyici hale geleceği yönündeki yönlendirmelerden kaynaklanan) zorlu dış ortam nedeniyle Türkiye’nin kırılganlıkları yüksek kalmaya devam ediyor. İç güvenin zayıflaması ve dolarizasyonun hızlanması durumunda bu kırılganlıklar artacaktır.

Sonraki Haber