Türkiye'nin en tatlı kaçıkları

Galerinin tamamı için tıklayınız

GÜLSE BİRSEL: DELİLİĞİN DAYANILMAZ LEZZETİ ‘Çılgınlar’, ‘kaçıklar’ ya da ‘tatlı deliler’... Ne derseniz deyin. Ama tek başına ‘delilik’, benim terminolojimde akıl hastalığından tamamen farklı bir kavram. Dünyaya getirdiği dramatik ve lezzetli değişim övülmeyi hak ediyor. Hürriyet Pazar’dan arayıp ‘Çılgınlar’ haberini anlattılar. “Bartu Küçükçağlayan’ı sen yaz” dediler. Sonra ne olduysa, haberin teması üzerine muhabbet yapma işi de üzerime kaldı. İnsan işkilleniyor tabiatİyle. “Niye ‘tatlı kaçıklar’ yazısının girişi bana yazdırılıyor? Neden konunun uzmanı olarak görülüyorum?” gibi bir paranoya yaşanıyor! Kendimi gözden geçirdim. Doğuştan yanık devreler, fazla mesai yapan trafolar var illaki. Ama pek çaktırmadığımı düşünüyorum. Sonra yeterince normal göründüğüme inanıp, meslekten kaynaklanan ‘delilerden sen anlarsın konuş onlarla’ tarzı bir bakış açısı olabileceğine karar verdim! Bu portrelerin ilk başlığı ‘Tatlı deliler’di. ‘Tatlı’, bittabii ‘delilik’ kelimesinin negatif algısını yumuşatmak için eklenmiş. Ama bu, bence Bartu gibi insanlar için fazla mısır şuruplu, fazla ‘pasta üstüne bonibondan gülenyüz’ bir terim! Sonra ‘çılgın’ tercih edildi. ‘Çılgın’ı duyunca, gözümün önüne arı desenli mini etekle dans eden 67 yaşında bir kadın geliyor! 90’larda ‘uçuk’ denirdi ama genelde saçını kırmızıya boyayan veya yoga yapan insanlar olurdu onlar. ‘Marjinal’ iyi başladı, sonu kötü bitti! ‘Çizginin dışında’ çok romantik ve siyasi kaldı. Bonibondan gülenyüze de kırmızı saçlılara da mini etekli hanıma da saygım sonsuz. Hele ki ‘Asık suratlı olmayan her şeye, her zamankinden çok ihtiyacımız olan şu günlerde’!

Hadise'nin ateşli dansı sosyal medyayı kasıp kavurdu