Çöp eve hapsedilen çocukla ilgili kan donduran iddialar

Bursa'da, 11 yaşındaki yeğenini çöp evde alıkoyduğu suçlamasıyla yargılanan teyze K.P.A.'nın tahliye edilmesine tepki gösteren anne Y.A., oğlunun işkenceye maruz kaldığını belirterek, ''Ağzını koli bandıyla bantlayıp, ellerini arkadan bağlayarak, soğukta balkondaki sandalyeye oturtup kafasından 5 litre su dökmüşler. Kafasına çekiçle vurup, şişe kırmışlar. Saçlarını çekerek koparıp, üzerine idrar atmışlar. Oğlum bulunmasaydı, organları satılacaktı'' dedi.

Bursa'nın Nilüfer ilçesi Görükle Sakarya Mahallesi'ndeki bir apartmanda, çöp eve dönen dairede 2022 Temmuz'da belediye ekiplerinin baygın bulduğu ve teyzesi K.P.A.'nın 1 yıl alıkoyduğu iddia edilen C.M.A., Antalya'ya gönderildi. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekiplerinin korumaya aldığı ve Akdeniz Üniversitesi'nde tedavi gören C.M.A., ardından, Antalya Çocuk Evleri Sitesi'ne yerleştirildi. C.M., fiziki ve psikolojik tedavisi sonrası da annesine teslim edilip, Antalya'da yeni bir yaşam kurdu.

YENİDEN DEVLET KORUMASINA ALINDI

Bursa 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'İhmali davranışla kasten öldürmeye teşebbüs' suçlamasıyla yargılanan K.P. A. ise 6'ncı duruşmada, üzerine atılı suçun vasfının değişme ihtimali göz önünde bulundurulup adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın da taraf olduğu davada, tahliye kararına itiraz geldi. Bakanlık avukatları, K.P.A.'nın adli kontrol şartına rağmen yurt dışına kaçma ihtimali olduğu, çocuğun can güvenliği olmadığı ve kaçırılma riski bulunduğu gerekçesiyle savcılığa itirazda bulunarak, sanığın yeniden tutuklanmasını istedi.

İtiraz dilekçesi, bir üst mahkeme olan Bursa 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilirken, Antalya'da annesiyle yaşayan C.M. de tedbir amacıyla yeniden devlet korumasına alındı. Y. A., kendi avukatının da karara itiraz ettiğini, oğlunun yeniden devlet korumasına alındığını söyleyerek, "Muhtemelen kişi, cezaevine girene kadar kalacaktır. Normal görüşmelerimiz devam ediyor. Ailelerin 3 haftada 1 çocukları yasal olarak görme hakları var. Ancak şu anda böyle bir tedbir gerekti" dedi.

'KAN DONDURUCU İŞKENCELER'

Tahliye kararını duyan oğlunun öfke nöbetine girdiğini söyleyen Y. A., "Kuruma teslim etmeden 1 gün önce uygun şekilde söyledim. O akşam, boks torbasını aldı, sürekli tekme attı. Çocuk bir şeylerden öfkesini çıkartmak istiyor, bunu doğru bulmuyor. 'Nasıl olur?' diyor. 'Düzeltileceğine inanıyorum. Mutlaka cezasını çekecek' dedim. Söz verdim" diye konuştu.

Y. A., C.M.'in çöp evdeki 1 yılda yaşadıklarını pedagog desteğiyle anlattığını söyleyerek, şöyle konuştu:

"Ben sadece aç ve susuz bırakma olayı olarak biliyordum. Oğlumla irtibat kurdukça ve travmaları iyileşip anlatmaya başladıkça, daha yeni, son 6 aydır bu bilgileri veriyor çocuk. Kan dondurucu işkenceler var. Oğlum bu travmaları unutmak için 2 yıldır psikolojik destek alıyor. Beni en çok etkileyen şey şu oldu, hava kararınca önce çocuğun ağzını koli bandıyla bantlıyor. Şu an 18 yaşında olan kızı da iple ellerini arkadan bağlıyor. Balkona sandalyeye oturtuyorlar. Kafasına da 5 litrelik pet şişe suyu döküyorlar. Bu, kış günü ve Bursa soğuğunda oluyor. Hastalanmasının hızlanması için bunu yapıyorlar. Kafasına çekiçle vurmuş bir gün. Kafası patlıyor, elbiseleri kan içinde kalıyor. Bunu yapan, kadının kızı. O kanlanan saçları da aylar sonra topaklanmış, üstü başı kan içinde. Kız gelmiş, parmaklarını dolayıp saçlarını çeke çeke koparmış. Canları sıkılınca çocuğu uyandırıp dövüyorlar, hakaret ediyorlar, tekmeliyorlar. Kafasında soda şişesi kırıyorlar. Bu anne ve kız kendilerini çizip kollarını, yüzlerini kanatmışlar. Sonra oğlumu da balkona çıkartmışlar, 'İmdat, bu çocuk bizi kesiyor' diye bağırmaya başlamışlar. Kimse ilgilenmeyince, odaya geri götürüp dövmüşler. Haftada 1 gün su, yemek vermişler. Başka su istediği zaman da bardakla getiriyorlarmış yanına kadar, tam alacakken geri çekip bardaktaki suyu üstüne fırlatıyorlarmış. 'Al sana su, hadi iç' diyorlarmış. Oğlumun üzerine kaynar su dökmüşler, idrar şişesini fırlatmışlar. Bu çocuğun aklını kaçırmaması bir mucize. Bunu yapan 18 yaşına girmek üzere olan yeğenim. Oğlum onun dışarıda olduğunu duyunca bana çok kızdı. 'Anne onu niye şikayet etmedin' dedi. 'O kız daha çocuk diye şikayetimi geri aldım' dedim. 'Hayır anne, esas annesini daha çok azmettiren oydu. Birlikte yapıyorlardı. Hatta o daha çok ağır şeyler yapıyordu. Saçlarım yatmaktan topak topak oluyordu. Tutup tutup zevk için saçımı yoluyorlardı' dedi."

ODADAKİ ÇÖPLERDEN 

Haftada 1 gün yemek verdikleri çocuğun, acıkınca odadaki çöplerden yemek artığı yediğini ve zehirlenip ölümden döndüğünü söyleyen Y. A., oğlunun kendisine anlattıklarına dayanarak çocuğun, kız kardeşi ve yeğeni tarafından organ mafyasına satılmak istendiğini öne sürdü. Y. A., oğlunun balkondan atlamayı da düşündüğünü ancak, gördüğü örümcekten korktuğu için atlamadığını belirtti. Y. A., 2020'de de götürüldüğü hastanedeki doktorların da C.M.'in kaçırıldığından şüphelendiğini ve ihbarda bulunduklarını ancak Sosyal Hizmetler yetkilileri gelene kadar çocuğun teyzesi tarafından kaçırıldığını belirtti.

C.M.'in teyzesini öz annesi, annesini de teyzesi sandığını söyleyen Y. A., oğluyla, anne-çocuk ilişkisini de sonradan kurduklarını anlatarak, "Hastanede, ilk bulunduğunda, ona sordum, dedim ki, 'Oğlum bak, savcı seni bana vermezdi Bursa'da. Sen beni ilk görünce 'Bu kim' diye sorduklarında, 'Annem' dedin. Peki onu niye söyledin?' 'Çünkü baktım bir başka şansım yok. Seni teyzemsin diye biliyorum ama bana yemek verirsin, su verirsin diye düşündüm. Gerçek annem olduğunu öğrenince de çok sevindim' dedi."

'ARTIK HER ÇOCUK GİBİ OLMAYA BAŞLADI'

Oğluyla hayallerinden de bahseden Y. A., Sosyal Hizmetler tarafından da takibinin yapıldığına dikkat çekerek, "Her 3 haftadaki görüşmelerimizde, 1,5- 2 yıl boyunca sürekli video verdik. Fotoğraf çekildi, video çekildi. Anne-çocuk uyumuna bakıldı. Biz oğlumla çok iyi arkadaşız. Her şeyi beraber yapıyoruz. Geziyoruz, eğleniyoruz, beraber yemek yapıyoruz. Bahçemiz var, bahçeden portakal, limon, ayva topluyoruz. 2 kedisi, 1 köpeği var. Çiçeklerle, doğayla mutlu. Arkadaşları var. Artık her çocuk gibi olmaya başladı. Futbolu çok seviyor. Otobüs şoförü olmak istiyor. Bazen hukuk okumak istediğini söylüyor. Avukat olmak istiyor. Böyle adaletsizlikleri görünce, 'Anne hangisi daha üstte, hakim mi savcı mı? Ben ne olayım?' diyor. Çok güçlü, çok akıllı bir çocuk. Çok güzel bir hayatı olacağına inanıyorum ve bunun için de elimden gelen her şeyi yapacağım" diye konuştu.

'ÇOK BÜYÜK AYRIMLARLA BÜYÜDÜK'

Annesinin hayatını kaybetmesinden de kız kardeşi K.P. A.'yı sorumlu tutan ve kardeşiyle ayrımlarla büyüdüklerini anlatan Y. A., "Ailem ona çok destek verdi. Beni tam tersine çok itti anne-baba. Ben sürekli ayaklarımın üstünde durmak zorunda kaldım. O her düştüğünde kaldırdılar. Çok şımarttılar. Herhangi bir psikolojik rahatsızlığı bulunduğuna inanmıyorum. Zaten o evde annemle yaşamıyordu. Daha sonra boşandı geldi. Ben o geldikten sonra oğlumu çeker alırdım. Ancak kaçırılmadan önce pandeminin patlaması, şehir kapılarının kapanması, sokağa çıkma yasakları, eski eşinden kaçarken sürekli adres gizliliği yapması nedeniyle böyle oldu" ifadelerini kullandı. 

Sonraki Haber