ABD'nin raporuna Türkiye'den sert cevap

Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 3 Mart günü yayımlanan 2016 Türkiye İnsan Hakları Raporu hakkında yazılı bir açıklama yaptı.

Raporun Türkiye ile ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği ifade edilen açıklamada, "İnsan hak ve özgürlüklerinin korunması, daha da ileriye götürülmesi ve en üst uluslararası standartlara erişilmesi ülkemizin temel hedefleri arasında yer almaktadır. Bugüne kadar gerçekleştirilmiş olan kapsamlı reformlar bunun teyididir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 Türkiye raporu, her yıl ABD Kongresine sunulmak üzere 190’dan fazla ülke için hazırlanan mutat belgelerden birini oluşturmaktadır. 3 Mart 2017’de yayımlanan son raporun ülkemizle ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği görülmüştür. Devletimizin ve ulusumuzun varlığına yönelik emsali görülmemiş terör tehditleriyle karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, FETÖ/PDY, PKK, DHKP-C ve DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütleriyle haklı mücadelemizin gerçeklerle örtüşmeyen biçimde yansıtılması derin hayal kırıklığı yaratmıştır" denildi.

"FETÖ LİDER KADROSUNUN ABD’DE İKAMET ETTİĞİNE HİÇ DEĞİNİLMEMESİ MANİDAR BULUNMUŞTUR"

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama, şöyle sürdürüldü: "Bu bağlamda, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında FETÖ unsurlarının rolüne ve FETÖ lider kadrosunun ABD’de ikamet ettiğine hiç değinilmemesi manidar bulunmuştur. PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelemizin ’iç çatışma’ olarak nitelendirilmesi ise hiçbir şekilde kabul edilemez. Raporun, vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına matuf olarak alınan tedbirlerin gerekliliğini; ayrıca, tüm bu koşullar altında büyük çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu toplam 3,2 milyon sığınmacıya yönelik eşi görülmemiş çabalarımızı da idrak etmekten geri kaldığı esefle karşılanmıştır. Yapıcı işbirliği anlayışı içinde makamlarımızca sunulan bilgi ve görüşleri yok sayan bu raporun nesnellik konusunda hiçbir dayanağının olmadığı açıktır. Sadece raporun itibarını azaltmaya hizmet edecek bu tür bir yaklaşımın, şimdiye kadar raporların yazımında sergileyegeldiğimiz işbirliğinin devamı konusunda önemli sonuçları olacaktır. Başlı başına bir insan hakları ihlali olan terörizm ile mücadelemiz kararlılıkla sürdürülürken, temel hak ve özgürlüklerin daha da güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız kesintisiz devam edecektir."

Sonraki Haber