Levent Gültekin sessizliğini bozdu: ''Deli olmam lazım!''

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Bu ülke bitti, bu ülkeyi artık kimse kurtaramaz" dediğini iddia eden Levent Gültekin "Böyle bir yalan uydurmak için deli olmam lazım" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile seçimlerden önce yaptığı sohbet sırasında Kılıçdaroğlu’nun kendisine “Bu ülke bitti, bu ülkeyi artık kimse kurtaramaz” dediğini aktaran gazeteci yazar Levent Gültekin, tepkiler üzerine gazeteci Fatih lAtaylı'yı arayarak yeni açıklamalarda bulundu. Altaylı'nın kendisine yönelik eleştirilerine de yanıt veren Levent Gültekin, söz konusu açıklamalarını İsmail Saymaz, Nevşin Mengü ve Fatih Portakal'a da yaptığını söyledi. 

Fatih Altaylı'nın yazısı şöyle: 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile seçimlerden ve aday belirlenmesinden önce yaptığı sohbet sırasında Kılıçdaroğlu’nun kendisine “Bu ülke bitti, bu ülkeyi artık kimse kurtaramaz” dediğini ve “Benim Cumhurbaşkanlığı adaylığımı kendim bile engelleyemem” diye devam ettiğini söyleyen Levent Gültekin için “Bir siyasal İslamcıya güvenmem ama böyle bir yalan söylemek için delirmiş olması gerek.” dedim ve “Aslında eski bir AK Partili idi. TMSF tarafından Cine 5’in başına atandı. Burayı satmak için birileri ile görüşmeler yapmaya başlayınca AK Parti tarafından görevden aldırıldı ve sonrasında muhalif oldu.” diyerek geçmişine atıfta bulunmuştum. 

Levent Gültekin dün aradı. Bazı açıklamalar yapma ihtiyacı hissettiğini söyledi. 

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çok eskiye dayanan hukukumuz olduğu, kendisi ile ve AK Partili pek çok isimle aynı mahalleden olduğumuz doğru ama asla AK Partili olmadım” dedi. 

Parti kuruluşunda yer alan iki isimden ötürü, AK Parti’ye katılmamış. (Bu isimleri yazmazsanız sevinirim diyerek söyledi)

“Bu yüzden de genel olarak AK Parti’ye eleştirel yaklaştım hep.” dedi. 

Cine 5’e yönetici olarak atanmasını ise şöyle anlattı:

“Cine 5’ten çok önce, TMSF yönetimine geçen Star gazetesinde çalıştım ilk olarak. Orada gördüğüm pislik düzen midemi bulandırdı. Çuvallar içinde paralar geliyor, paralar gidiyordu. Büyük bir soygun vardı. Midem bulandı. Bıraktım. Sonrasında dürüst ve düzgün bir insan olarak tanıdığım Şakir Ercan Gül, TMSF’nin başına geçti. Beni davet etti. Cine 5’in başına geçtim, doğru. Orada da büyük bir kamu zararı vardı. AKP’li isimlere büyük paralar dağıtılıyordu, çiftlik gibiydi. Milletvekili ve bakan yakınları ile doldurulmuştu. 300 milyon gider, 300 bin TL gelir vardı. Önce bunları kovdum. Partide kıyamet koptu. Herkes aleyhime çalışmaya başladı. Sonra buranın satılması gerektiğini söyledim. Kamu yararı bunu gerektiriyordu. Tüm medya patronlarına, olası alıcılara birer e-mail attım, bazılarını aradım. Bunlara Serhat Albayrak da dahildi. Gidip beni Erdoğan’a şikayet etmişler. Oradan da ayrılmak zorunda kaldım.” diyerek o günlerle ilgili iddialara yanıt verdi. 

ADAYLIK KONUSU HATAMDI, GAZA GETİRDİLER


“Cumhurbaşkanı adayı olduğumu açıklamam konusunda haklısınız. Gaza geldim. Başka Prof. Dr. Üstün Ergüder olmak üzere pek çok akademisyen, eski siyasetçi, Cem Boyner başta olmak üzere bazı işadamları, aklınıza gelebilecek 40-50 kişi ‘Aday ol. Sen girersen muhafazakar mahalleden en az 2-3 puan oy alırsın. Seçim 2. tura kalır. Bir şans olur’ dediler. Çocuk gibi onların gazına geldim ve ‘adayım’ dedim. Dediğim anda hepsi toz oldu. Çok haklısınız. Bu büyük hataydı ama egodan değil, onların gazıyla oldu. En büyük hatamdır.” dedi. 

“Bunları niye daha önce söylemedi diyorsunuz. Ben, son 20-25 yılı değerlendiren bir kitap yazmaya başladım. AKP’nin kuruluşu, Erdoğan, Ergenekon süreci, Anayasa Mahkemesi, davalar, muhtıralar. Kitap ilerledikçe puzzle tamamlanmaya başladı. Yapbozun parçaları oturdu. Kitabı yazarken gördüm ki, sanki gizli bir el 23 yıldır Tayyip Erdoğan’ın önünü açıyor. Hep gereken yerde, gerektiği anda, gereken biri devreye girmiş. Hep önü açılmış. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da ‘Erdoğan’la ilgili parti kuramaz kararı vardı mahkemenin aldığı. Bu 3 yıl sümen altı edildi. Bu sayede AK Parti’ye kurucu olabildi’ deyince ben de dayanamadım Kemal Bey’e gittim.” 

KILIÇDAROĞLU, ERDOĞAN’IN ÖNÜNÜ AÇAN YAPBOZUN PARÇASI
Kılıçdaroğlu’na gitme nedenini de şöyle açıklıyor Levent Gültekin:

“Ben gazeteci değilim. Kendimi gazeteci olarak hiç görmedim. Ben yazarım. Fikir üretirim. Aramızda derin bir ilişki vardı. Adı konmamış bir tür danışmanlık gibi. Sık sık bir araya gelip görüşlerimi dinlerdi. Sorardı, fikir alırdı. Çok yakındık. Muhafazakar mahallenin kodlarını benimle çözmek isterdi. Bu yakınlığa güvenerek gittim. Ve kendisine bu oyunu anlattım. Dedim ki, ‘Siz de bu oyunun bir parçası gibi görünüyorsunuz. Siz de Erdoğan’ın yolunu açanlardan gibi duruyorsunuz. Eğer bu oyunun bir parçası değilseniz, aday olmayın ve bu tezgah bozulsun.’ Kendisini kimlerin aday olması için zorlayacağına kadar söyledim. (Burada da bazı CHP’lilerin isimlerini verdi. Bunlar gazeteci kökenli milletvekilleri) Ve ben bunları her yerde anlattım, her yerde bir yıldır söylüyorum. Ne yazık ki, gündem olmadı. Hatta bunları söylediğim için Halk TV’deki programıma son verildi. Şunu da söyleyeyim, bazı muhalif gibi görünen kanallar da aslında bu oyunun parçası. Ben tüm bunları Nevşin Mengü, Fatih Portakal, İsmail Saymaz’la da paylaştım. Gündem olsun diye. Ama onlar da bu konuyu gündeme getirmediler. Belki korktular. Bilmiyorum. Son şunu da söyleyeyim. Seçim sürecinde bir CHP’li belediye başkanı beni aradı ve ‘Bunlar seçimi kaybetmek için uğraşıyor.’ dedi.” 

Son olarak şunu ekledi Gültekin. 

“Tam da değiniz gibi. Böyle bir yalan uydurmak için deli olmam lazım. İki cümlesi hariç ben bunları bir yıldır söylüyorum. O iki cümleyi de bu oyunu bozmak için mecburen açıkladım. Kemal Kılıçdaroğlu ile istediği yerde yüzleşmeye hazırım.” 

Sonraki Haber