Plastik halka boğazına dolanmış halde yakalandı

Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Erüz, plastik atıkların deniz canlıları için büyük tehdit oluşturduğunu belirterek, insanları çevreye karşı duyarlı olmaya çağırdı.

Doç. Dr. Coşkun Erüz, yaptığı açıklamada Karadeniz'in  bazı noktalarında zaman zaman gövdesinde plastik halka bulunan mezgit  yakalanmasını değerlendirdi.

Trabzon'un Ortahisar ilçesi açıklarında yakalanan mezgitin gövdesine  takılan ve deformasyon oluşturan lastiğin çevresel problemlerin boyutunu bir kez  daha gösterdiğini ifade etti.

Erüz, bazen uzakmış gibi görünse bile çevresel sorunların aslında  herkesin kapısında olduğunu belirterek, "Sorun aslında midemizde çünkü o mezgiti  biz yiyecektik. Eğer dışında değil de midesinde olsaydı o lastik, onu  görmeyecektik ve tüketecektik, görmediklerimizi tüketiyoruz da. O nedenle sorun  aslında her yerde." dedi.

Plastik atıkların son çeyrek yüzyılın en büyük sorunu haline geldiğine  işaret eden Erüz, "Dünyada denizlerde 275 milyon ton plastik atık var. Her yıl 8  milyon ton plastik atık daha denizlere dökülüyor ve bunlar her yıl gitgide  artıyor." bilgisini paylaştı.

Herkesin bu kirlilikte rolü bulunduğuna dikkati çeken Erüz, şunları  kaydetti:

"Eğer kişi attığı atığın düzenli bir depolamaya mı gittiğini, yoksa  gelişi güzel doğaya mı atıldığını bilmiyorsa, takip etmiyorsa o sorunun bir  parçasıdır. Bir su şişesi kapağının bile denize gittiği zaman fiziksel, kimyasal  ve biyolojik etkilerinin ortadan kalkması 800-1000 yılı buluyor. 800-1000 yıl  doğada midesine gittiği canlıyı, aç bırakarak, bağırsaklarını tıkayarak ya da  kafasına geçerse vücudunu sıkarak yavaş yavaş aç kalarak ya da ızdırap çekerek  öldürebiliyor. Kimyasal olarak bunlar parçalanıyor, mikroskobik boyutlara  iniyorlar ama bu seferde daha küçük organizmaların bünyesine girerek onları  öldürmeye devam ediyorlar. Biz o balıkları, organizmaları tükettiğimizde de  aslında bir şekilde plastiği onlardan geri bünyemize almış oluyoruz. Dolayısıyla  kendi rahatımız için kullandığımız plastik, bizim ve gelecek nesillerin hayatı,  doğal ekosistemin devamlılığı açısından büyük bir tehlike oluşturuyor."

Erüz, bu tehlikenin Everest'in tepesinden Karadeniz'in yaylalarına,  denizlerden okyanuslara kadar kadar her yeri kapladığını da dile getirdi.

"KARADENİZ HEPİMİZİN"

Berrak akan, tertemiz gibi görünen akarsuların tamamının ciddi bir  kirlilik tehdidi altında olduğunu vurgulayan Erüz, "Devasa bir kirlilik var. Her  yıl 8 milyon ton plastik atıklarla dolmakta. Bu ekosistemi, yaşayan  organizmaların tamamını etkileyen bir sorun haline geldi." açıklamasını yaptı.

Bu durumun en üst tüketici olan insanı da direkt etkilemeye  başladığını söyleyen Erüz, "Geri dönüşü ile yani attığımız atıklar bize geri  dönmeye başladı. Karadeniz hepimizin, eğer Karadeniz tükenirse maalesef bizimde  besinimiz ve yaşam alanımız tükenecek. O yüzden plastik atıklar ve diğer  atıkların azaltılması konusunda mutlaka tüm bireylerin ve toplumun işin içine  girmesi gerekiyor." dedi.

Sorunu çözmek için mutlaka toplumun, yerel ve ulusal idarecilerden çok  ciddi çözümler almasını talep etmeleri gerektiğini anlatan Erüz, bu kapsamda  ulusal düzeyde çok önemli olan "Sıfır Atık Projesi"nin yürütüldüğünü, bu projenin  mutlaka daha etkin yürütülmesi gerektiğini belirtti.

Erüz, her yıl deniz ve okyanuslarda milyonlarca canlının atıklar  nedeniyle öldüğüne vurgu yaparak, "Dünyada her yıl 10 milyonun üzerinde deniz  canlısı plastik atıkları bir şekilde besin gibi algılayarak tüketmesi ya da o  malzemelerin başına geçmesi, vücuduna takılması sonucunda aç kalarak, acı çekerek  ölüyor. Başta deniz kuşları bu anlamda çok zarar görüyor." diye konuştu.

BALIKÇI KAİNAT ÇAVDAR'DAN ÇEVRE DUYARLILIĞI ÇAĞRISI

Ortahisar açıklarında oltayla balık avlarken gövdesinde plastik halka bulunan mezgit yakalayan 54 yaşındaki Kainat Çavdar ise yaklaşık 25 yıldır amatör  balıkçılık yaptığını, hava şartlarının müsait olduğu günlerde 100. Yıl Balıkçı  Barınakları'nın bulunduğu yerden teknesiyle denize açıldığını anlattı.

Derinliğin 70-80 metreyi bulduğu yerlerde olta attığını belirten  Çavdar, şunları söyledi:

"Oltaya balık vurunca çektim. Balıkları çıkartırken baktım ki birinin  kafasında tasma gibi bir şey var. Boyun kısmını inceltmiş, o şekilde büyümüş.  Balığın kafasındaki lastiği çıkarıp tekrar suya koyarak canlandırmak istedim  ancak mezgit derin su balığıdır, yukarıda yaşayamaz, belki çok soğuk olursa gitme  şansı bulur ama denedim olmadı. Denize bu tür maddeleri atmamak lazım. Hiç göze  gelmiyor, küçük gibi görünüyor ama bayağı bir zararları oluyor. Bazen çöplere  rastlıyoruz, torbalar çekiyoruz oltalarla beraber. Çevremizi temiz tutmamız  lazım. Bu konuda duyarlı olmak gerekiyor."

Sonraki Haber