''Terörün sebebi HDP'nin kazandığı 23 milletvekili''

MHP'li Atilla Kaya, artan terör olaylarının altında HDP'nin 23 yeni milletvekilliği kazanması olduğunu söyledi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Atila Kaya, gündemi değerlendirdi. Terör olaylarının dönüm noktasının Uludere hadisesi olduğunu belirten Kaya, “7 Haziran sonrası harekete geçilmesinin nedeni, HDP’nin bölgede 23 yeni milletvekili kazanmasıdır” dedi.

Bugün gazetesinden Çetin Çiftçi'nin haberine göre yaşanan terör olaylarının sorumlusunun ülkeye sokulan silah ve bombalara, örgütün güçlenmesine göz yuman AKP iktidarı olduğunu savundu.

Kaya, HDP’ye kaptırılan 23 vekil nedeniyle bölgenin adeta cezalandırılırcasına kargaşa ve kaos ile karşı karşıya bırakıldığını söyledi. 
 
Kaya, 13 yıllık AKP iktidarının nispeten kabul edilebilir tek döneminin KCKoperasyonlarının yapıldığı dönem olduğunu vurguladı. Terör örgütünün mobilitesinin sıfıra indirdiğini belirten Kaya, “Esas dönüm noktası ise Uludere hadisesidir. BenUludere komisyonunun da üyesiydim. İçeriden mi dışarıdan mı bilemiyorum ama yanlış bir istihbaratla kaçakçılar vuruldu. Birden bire bölgedeki hava değişti. Ondan sonra iktidar KCK operasyonları ve teröre karşı operasyonlardan vazgeçerek çözüm sürecine başladı” dedi.

Oslo’da yapılan pazarlıklarda MİT Müsteşarı'nın ‘Bölgede sizi rahatsız eden görevliler varsa bize bildirin’ dediğini iddia eden Kaya, “Bütün o operasyonları yapan bakanla çözüm sürecini devam ettirmek mümkün olmazdı. Bunun için İdris Naim Şahin’i görevden aldılar. Terörist başının biz başkanlık sistemine karşı değiliz ifadesini de hatırlıyorum. Çözüm sürecinin hükümet tarafından bu kadar sahiplenilmesinin altında bu başkanlık beklentisi yatıyor. Ne zaman ki bu beklenti boşa çıktı, ondan sonra da hükümet zıvanadan çıktı” diye konuştu.

“7 Haziran öncesi, Yüksekova’da iki astsubayımız yürürken enselerinden kahpece kurşunlanarak şehit edilmedi mi? Diyarbakır’da pazarda yanında eşiyle yürüyen polisimiz ensesinden vurularak şehit edilmedi mi” diye soran Kaya şunları söyledi:

“O zaman bu siyasi iktidar bunlara karşı neden harekete geçmedi? Neden 7 Haziran’dan sonra Ceylanpınar’da iki polisimiz şehit edilince harekete geçti. Bu sorunun cevabı şudur. Seçim sonuçlarına bakıldığında bölgede HDP’nin bağımız adaylarla girdiği seçimlerde aldığı vekil sayısı ile parti olarak girdiğinde aldığı vekil sayısı arasındaki fark 23 vekile tekabül ediyor. Bu da AKP’nin tek başına iktidara gelmesinin önündeki engel. Sırf bundan dolayı bölgeyi adeta cezalandırırcasına bir kargaşa, bir kaos oluşturuldu.”

MHP'li Kaya, iktidarın medyayı susturmaya ve muhalefetin sesini kesmeye çalıştığını da belirtti. Basın özgürlüğünün, demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu kaydetti. ‘Şu grup, bu grup' demeden birlik olunması gerektiğini dile getiren Kaya, TRT’nin yandaş kalemlerin cirit attığını bir televizyon haline geldiğini anlattı. Muhalefete söz hakkı tanınmamasını eleştirdi.

Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı da yapmış olan Kaya, ülkücü görünümü ile sokaklarda vandallık yapanlara tepki gösterdi. “Osmanlı Ocakları’nın arkasında kimlerin olduğu belli. İnternet sitelerinde Cumhurbaşkanına, AKP’ye olan yakınlıkları belli. Bu tür hadiselerde provokatif bir unsur olarak kullanılmak üzere örgütlendirilmiş bir topluluk. Yakından takip ediyoruz. Bizim amblemlerimizi, bizim işaretlerimizi kullanarak ülkücüler hakkında bir algı oluşturmaya çalışanlara tepkimiz çok sert bir şekilde olur.

MHP'li Kaya, 17-25 Aralık operasyonları sonrası yaşananları da eleştirdi. Ordu olmadan darbe olamayacağını belirtti.



“Devletin emniyet güçleri bir takım insanları takip etmiş ve bakmış ki, bunların bakanlarla başbakana kadar uzanan bir ilişkiler ağı var. Savcılarda bunu soruşturmuş. Bunlar ortaya çıktığı zaman normal bir demokraside hükümetin istifa etmesi lazım. Onun için yok darbeydi, şuydu, buydu diye bunları geç. Çalmayacaktın, kupon arazilerin peşine düşmeyecektin, kendine ait medya havuzları oluşturup medyaları satın almayacaktın. Kara para aklayan bir adamı hayırsever iş adamı diye yanında gezdirmeyecektin” ifadelerini kullandı.

Kaya, Erdoğan’ın başbakanken bu savcı ve polislerle görüşmeler yaptığını, yönlendirdiğini ve taltif ettiğini hatırlattı. İşin ucu kendisine dokunan bir operasyon yapıldığında ise işlerin değiştiğini kaydetti. Türkiye’de yargının bağımsız ve tarafsızlığının askıya alındığı, hükümet eliyle soruşturma yürüten polislerin savcıların sürgünlere gönderildiği, uydurma suçlarla ceza evine atıldığı bir dönem yaşandığını vurguladı. Yolsuzların, hırsızların, ülkeyi bölenlerin hukukunun geçerli hale geldiğini aktardı.

Kaya, hükümetin 17-25 Aralık operasyonları sonrası makul şüphe, HSYK, MİT, iç güvenlik paketi gibi yasalar çıkardığına dikkat çekti.
Amacın yargıyı tamamen kendilerine bağlı bir hale getirmek ve kendilerini kurtaracak yasaları çıkarmak olduğunu söyledi. Yargının tarafsız ve bağımsız olması gerektiğine işaret etti. Türkiye’nin Suriye veya Irak olmadığını hatırlatan Kaya, “Birikim ve sosyal gelişmişlik böyle bir ilkelliği kaldıramaz” dedi.

 MHP Genel Başkan Yardımcısı Kaya, son günlerde yapılan okul baskınlarına da tepki gösterdi. Baskınların son derece ahlaksız bir tutum olduğunu vurguladı. Bu okulların iktidar mensuplarınca düne kadar örnek gösterildiğini, çocuklarının buralarda okutulduğunu hatırlatan Kaya şunları söyledi:

“İşin ucu sana dokunduğu zaman zulüm yapacaksın. Bu ahlaksızlıktır. Siyasi etik, ahlak, adalet hangi ölçüye vurursanız vurun kabul edilebilir bir durum değil.”

“Burada şöyle bir yanlış da yapılıyor” diyen Kaya şöyle devam etti:

“Bu Cemaat de geçmişte birçok kesime çok çektirdi, diyerek oh olsun veya tepkisiz kalma gibi durumlarla karşılaşıyoruz. Bu son derece yanlıştır. Bugün yapılanlar en katı darbe dönemlerinde bile olmadı. 12 Eylül’de bu kadar hukuksuzluk olmadı. Bunu 12 Eylül’ü yaşamış biri olarak söylüyorum. Cemaatleri kastederek söylüyorum. Hangi gruptan olursak olalım. Dünya görüşümüz ne olursa olsun bu ülkede yaşıyorsak, bütün bu yapılanlara, adaletsizliklere, keyfiliklere herkesin karşı çıkması lazım. Bunlar kime karşı yapılırsa yapılsın, buna ama, fakat, lakinlerle yaklaşmak olmaz. Bunlara karşı çıkmak lazım.”

“Yaptıkları işlerle öyle kötü örnekler oluşturuyorlar ki, yarın art niyetli ve bizim dini değerlerimize soğuk bir iktidar bu ülkede başa gelse; bugünkü uygulamaları örnek göstererek neler yapar. Bu kanunlarla bütün cemaatlerin neler çekeceğini bir Allah bilir. Yarın gelseler ve Türkiye’de ne kadar cemaat, tarikat varsa ‘Bunların hepsiterör örgütüdür' deyip onların üzerine gitseler,  kim ne diyebilir? Gerçekten vahim.”

Sonraki Haber