Ak Parti Tbmm Grup Toplantısı

Genel Başkan ve Başbakan Davutoğlu: (4)- "Fezlekeleri yargıya intikal ettirme teklifimiz, siyaseti zayıflatmak, güçsüzleştirmek gibi bir maksat taşımıyor. Siyasetçi kimseden korkmadan, hür vicdanıyla konuşabilmelidir. Bunun yasal güvencesinin ortadan kald

TBMM (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, dokunulmazlıklar konusunda, "Bizim fezlekeleri yargıya intikal ettirme teklifimiz, siyaseti zayıflatmak, güçsüzleştirmek gibi bir maksat taşımıyor. Siyasetçi kimseden korkmadan, hür vicdanıyla konuşabilmelidir. Bunun yasal güvencesinin ortadan kaldırılmasına asla müsaade etmeyeceğiz." dedi.

Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Davutoğlu, dokunulmazlıklar konusuna değindi. Siyasi zemini güçlendiren, parti kapatmayı neredeyse imkansız hale getiren düzenlemelerin tamamının kendi dönemlerinde gerçekleştiğini ifade eden Davutoğlu, düşünce ve ifade hürriyetini artırmaya yönelik tüm düzenlemelerin kendi iktidarları döneminde yapıldığını anlattı.

Davutoğlu, "Ama bir kişinin siyasetçi olması, onu mutlak anlamda dokunulmaz kılamaz. AK Parti, kurulduğundan beri aynı ilkeyle hareket etti. Teröre destek veriyor, şiddet çağrısı yaparak birçok masum canın alınmasına vesile oluyorsa, arabasında silah taşıyor, bir caninin taziyesine gidiyorsa, bu kimselerin faaliyeti siyasi dokunulmazlık kapsamında asla değerlendirilemez." diye konuştu.

Bağımsızlık ve onun mücadelesinin sembolü olan Gazi Meclis'te olduklarını belirten Davutoğlu, Meclis çatısı altında teröre ve teröriste destek veriliyor olmasının, milletin vicdanını yaraladığını söyledi. AK Parti olarak milletin arzusu doğrultusunda, teröre destek verenlerin yargılanabilmesi için dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili fezlekelerin görüşülmesi kararını aldıklarını hatırlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu gündem ettiğimizde, muhalefet partilerinden 'tüm dokunulmazlıkları kaldıralım' çağrıları geldi. Zannettiler ki biz korkarız, zannettiler ki bizim çekindiğimiz bazı hususlar var ve sürekli üstümüze geldiler. Zannettiler ki biz geri adım atacağız. Tam tersine onlar meydan okudu, biz 'hodri meydan' dedik. Hesap çok açıktı; HDP her türlü tahriki yaparak kendilerine yönelik fezlekelerin kaldırılmasını istismar edip mağdur edebiyatı yapmaya çalışacaklardı. CHP ve HDP de 'AK Parti dokunulmazlıkların kaldırılmasından kortu, çekindi' diyeceklerdi. Bir hamleyle hepsini boşa düşürdük ve dedik ki 'siz meydan okuyorsanız, buyurun hodri meydan, çekineceğimiz hiçbir şey yok.' Bunu yaparken de 'fezlekeleri toptan bir seferde görüşelim' derken de bir başka hususu dikkate aldık. Meclisimizin gündemi son derece yoğun. Mevcut yasama faaliyetleri ve reformların yanında, AB ile mutabakata vardığımız reformları gerçekleştirmek gibi acil bir durum ortaya çıktı. Normal yasama faaliyetlerinin muhalefet partileri tarafından ne kadar çok sabote edildiğini ve normal şartlarda saatler içinde geçirilecek yasaların günlerce geçemediğini en iyi siz biliyor, siz yaşıyorsunuz. Bu haliyle fezlekelerden bir tanesinin görüşülmesi ve karara bağlanması dahi günlerimizi ve haftalarımızı alabilir. Anayasaya geçici bir madde koyarak Meclis'te bekleyen tüm fezlekeleri hemen yargıya intikal ettirmeyi mümkün kılacak bir teklif sunduk. Böylece Meclis de bu işe gereğinden fazla zaman harcamamış olacak ve normal temposunda milletimizin beklediği vaatleri ve reformları yapmaya devam edecekti."

- "Hemen ipe un sermeye başladılar"

Teklifleri karşısında muhalefet partileri ve onun arkasındaki çevrelerin hep birden afalladığını ve hemen ipe un sermeye başladıklarını vurgulayan Davutoğlu, "Çağrımız bu kadar açık ve net iken, önce CHP'den, daha sonra da HDP'den çatlak sesler gelmeye başladı." dedi.

Başbakan Davutoğlu, "Hani derdiniz bütün dokunulmazlıkları kaldırmaktı? Hadi buyurun hep beraber kaldıralım ve kimin ne hesabı varsa, bütün bu hesaplar ortaya çıksın. Ama bunların derdi bu değil. Bunların derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Ama ne ortada dövülecek bağcı var ne de onların dövülmesine izin verecek bağcı var. Biz öyle kuru sıkı meydan okumalara fırsat vermeyiz." diye konuştu.

Hodri meydan çağrılarına hemen "fezlekeleri değil, dokunulmazlıkları kaldıralım" demeye başladıklarını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Açıkça söylüyorum; bu ipe un sermek, olayı laçkalaştırmak, millet vicdanının isteğini maniple etmekten başka bir şey değildir. Bu gayrimeşru istek, TBMM'nin gelecekteki iradesine ipotek koymaktır. Bizim fezlekeleri yargıya intikal ettirme teklifimiz, siyaseti zayıflatmak, güçsüzleştirmek gibi bir maksat taşımıyor. Siyasetçi kimden korkmadan, hür vicdanıyla konuşabilmelidir. Bunun yasal güvencesinin ortadan kaldırılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Eğer bu gayrimeşru istek gerçekleştirilir ve dokunulmazlık garantörlüğü tamamen kaldırılırsa, TBMM iradesi ipotek altına girer ve yönetim, şekli demokrasi dışında başka araçlara dönüşür. CHP'nin bu teklifi, doğuracağı sonuçlar itibarıyla hiçbir zamana düşünmediği aşikardır. Geçmişte bu Meclis'in iradesine dönük ne tür müdahaleler yapıldığını biliyoruz. Şunu herkes bilsin ki TBMM'nin iradesine ve kürsüde siyasetçinin hür vicdanına hiçbir şekilde dokundurtmayız. Bir daha bu Meclis hiçbir suretle kapatılmayacak, bir daha bu Meclis'in hür milletvekilleri herhangi bir şekilde siyasi bakımdan ipotek altına alınamayacaktır. Ama bu Meclis'te eğer birileri suç işlemişse şimdi olduğu gibi, teröre destek vermişse, birileri bir çok davadan milletin iradesi dışında sapmışsa bunların da bu tavırlarının karşılığını görmesi normaldir. Onun için biz, bütün kurullarımızda düşünerek, konuşarak, istişare ederek çok net bir karar aldık. Süreç, kimin samimi olduğunu, kimin samimi olmadığını, kimin gerçekten niyetlerinin, amaçlarının ne olduğunu açık şekilde ortaya çıkaracak. Şundan emin olunuz, geçmişte bir çok maskeyi düşürdük dokunulmazlıklar üzerinden, şimdi de bir çok maskeyi daha düşürecek, milletin önüne bunları gerçek yüzleriyle ortaya çıkaracağız."

-"Mülteci sayısını artırarak ülkemizi yeni bir yükün altına koymuyoruz"

Davutoğlu, geçen hafta 3. Türkiye-AB Zirvesi'ni Brüksel'de gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, zirvede gerek Türkiye-AB ilişkileri gerek bölgedeki insani krize çözüm getirmek açısından önemli kararlar alındığını, bu çerçevede Ege'de can kayıpları ve göçmen kaçakçılığının sona ermesini hedefleyen önerilerinin hayata geçirilmesinin karar bağlandığını anlattı.

"Bu kararla ülkemiz ve Suriyeli göçmen kardeşlerimizin için hayırlı olacağına inandığımız yeni bir dönem başlamış oluyor. Alınan bu karara göre, mültecilerin hayatını tehlikeye atmadan yasal yollarla Avrupa'ya gönderilmesini temin edebilmek amacıyla Yunan adalarına geçen mültecilerin alınacağını, bunun karşılığında da yeni kabul edilen her bir Suriyeli'ye karşılık ülkemizdeki başka bir Suriyeli, Türkiye'den AB ülkelerine gönderilecek." diyen Davutoğlu, kamuoyunda konuyla ilgili bazı yanlış anlaşılmalar olduğunu gördüklerini kaydetti.

Eski mültecilerin alınmayacağını, 20 Mart'tan sonra, anlaşmadan sonra illegal yollarla geçen mültecilerin alınacağını, onun karşılığında aynı sayıda mültecinin de Avrupa'ya yasal yollarla gönderileceğini belirten Davutoğlu, böylece Türkiye'de herhangi bir mülteci artışının söz konusu olmayacağını vurguladı.

Yasa dışı yollarla adalara geçen Suriyelilerinin 4 Nisan tarihi itibarıyla geri alınmasını ve aynı gün Türkiye'deki Suriyelilerden AB'ye yeniden yerleştirme programının başlatılmasını planladıklarını aktaran Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Böylece Ege'de yasa dışı göç yerini yasal göçe bırakacak, artık hepimizin yüreğini yakan o vefatlar, ölümler, Aylan bebeklerin dramları yaşanmayacak. Düzensiz göçmenlerin ülkemize geri dönüş operasyonlarının maliyeti de tümüyle AB tarafından karşılanacak. Bu düzenlemede mülteci sayısını artırarak ülkemizi yeni bir yükün altına koymuyoruz. Bilakis hem mültecilerin insani dramlarına son veriyor hem de ülkemize yönelen mültecileri peyderpey azaltmayı hedefliyoruz.

Ortak Göç Eylem Planı çerçevesinde yük ve sorumluluk paylaşımı kapsamında AB'nin tahsis edeceği 3 milyar avronun artırılmasına yönelik sürecin hızlandırılması ve önümüzdeki haftadan itibaren başlatılmasına karar verildi. Bu bağlamda sağlık, eğitim, altyapı ve gıda alanındaki somut projelerin süratle oluşturulmasına karar verildi. AB, ayrıca 2018 yılı sonuna kadar şimdiki 3 milyar avronun üzerine ilave bir 3 milyar avronun, ülkemizdeki Suriyeliler için tahsis edilmesi taahhüdünde bulundu. Bu notayı özellikle vurgulamak istiyorum; bu para tamamen Suriyeli göçmelere, yetimlere, öksüzlere kullanılacak. Türkiye'nin kimsenin parasına ihtiyacı yok, kimsenin merhametine de ihtiyacı yok. Biz merhametimizi de gücümüzü de Suriyeli mülteciler için nasıl kullanacağımızı gösterdik. Bu tamamen Avrupa ülkelerinin ortak sorunda sorumluluk almalarıyla ilgili meseledir. Biz zaten 5 yıldır kimseden bir yardım beklemeden Suriyeli kardeşlerimizin yardımına koşuyoruz. Türkiye bu onuda her zaman duyarlı oldu, olmaya da devam edecek. Mesele bir para paylaşımı değil, sorumluluk paylaşımı meselesidir. Bunun bu şekilde bilinmesi ve anlaşılması lazım.

AB ile ayrıca Suriyelilerin Suriye içinde yaşam koşularının iyileştirilmesi ve sınırımıza yakın güvenli bölgelerde yaşamaları için işbirliği yapılması hususunda da mutabakata vardık.

Zirvenin en önemli sonuçlarından biri de vatandaşlarımızın en geç Haziran 2016 sonuna kadar Avrupa'ya vizesiz seyahat imkanına kavuşmasıdır. Bu doğrultuda yarım asırlık rüya bitiyor, inşallah Haziran ayında vatandaşlarımızın vizesiz seyahati mümkün olacak. Ancak onun için hep beraber Meclis'te yoğun bir şekilde çalışmamız lazım. Bu doğrultuda Vize Serbestisi Yol Haritası çerçevesinde gerekli çalışmalar süratle tamamlanacak. Bu konuda siyasi partilerimize, gerekli yasal düzenlemeleri Nisan ayı içinde bitirmemiz için yardımcı olmaları çağrısında bulunuyorum. Bütün vatandaşlarımıza da partilere bu yönde baskı yapmaları çağrısında bulunuyorum. Çünkü 72 şart vardı, 37'sini yerine getirdik, 35 şart kaldı. Onu da Nisan ayında bitirmek durumundayız. 4 Mayıs'a kadar bunların bitmesi halinde inşallah Haziran ayında hedefimize ulaşacağız. İnşallah Meclis'te yoğun tempoda çalışarak bu yasal düzenlemeleri gerçekleştirecek ve vatandaşlarımızın vizesiz dolaşmalarını sağlayacağız."

- "Hem ülkemizin hem de AB'nin yararına"

Zirvede, 1 Temmuz'a kadar sürecek Hollanda dönem başkanlığı sırasında, "mali ve bütçesel hükümler" başlıklı 33 nolu faslın açılması kararının alındığını anımsatan Davutoğlu, diğer fasılların açılmasına yönelik sürece hız verilmesi konusunda da ortak bir noktaya ulaştıklarını söyledi. Davutoğlu, Türkiye-AB ilişkilerinin temelini oluşturan müzakere sürecine hız verilmesinden memnuniyet duyduklarını ifade etti.

Zirvede ayrıca, Gümrük Birliğinin güncellenmesine yönelik iradenin teyit edildiğini, en kısa sürece bu çalışmaların tamamlanmasına karar verildiğini vurgulayan Davutoğlu, "En geç 2017 yılı başında başlatılması öngörülen Gümrük Birliğine ilişkin müzakere sürecinin başarılı şekilde sonuçlandırılmasının hem ülkemizin hem de AB'nin yararına olduğuna inanıyoruz." dedi.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye ile AB'yi son dönemde yakınlaştıran olgunun göç krizinin yarattığı ortak sınama olduğunu ancak Türkiye-AB ilişkilerinin sadece kriz yönetimiyle değil stratejik ve daha geniş vizyonla ele alınması gerektiğini belirtti. Davutoğlu, "Türkiye tarihi boyunca Asya ülkesi olduğu kadar Avrupa ülkesidir. Halkımız tarih boyu Avrupa'nın kaderini belirlemiştir, bundan sonra Türkiye olmadan Avrupa'nın tarihi de geleceği de yazılamayacak." diye konuştu.

(Sürecek)


Sonraki Haber