Babacan'dan asgari ücret açıklaması

AK Parti'nin Ankara Milletvekili adayı Ali Babacan, AK Parti'nin 1.300 TL'lik asgari ücret vaadi için tarih verdi.

AK Parti hükümetlerinde ekonomiye yön veren isim olarak bilinen AK Parti Ankara Milletvekili adayı Ali Babacan, AK Parti'nin asgari ücret vaadine ilişkin açıklamalarda bulundu. NTV canlı yayınında konuşan Babacan, asgari ücretin bin 300 liraya yükselmesi için 2016 yılının Aralık ayını işaret etti.

İşte Babacan’ın açıklamalarından satır başları:

"7 Haziran’da oldukça kapsamlı bir beyanname açıkladık. 100 maddelik bir 2023 sözleşmesi vardı. Ancak beyanname içindeki unsurların tanıtımıyla ilgili başarılı bir performans sergileyemedik. Yeni açıklanan vaatler olsun projeler olsun ya da reformlar olsun önemli bir bölümünün 7 Haziran beyannamesinde olduğunu göreceksiniz. Emekli maaşları için diyorduk ki emeklilerimize genel refahtan payı somutlaştırdık.

EĞİTİM PROGRAMI 1 YILA ÇIKTI

Bütçemizin şartları ocak şubattan bu güne iyileşmiş durumda. Çiftçilerimizle alakalı kur artışından dolayı gübre fiyatlarında ciddi bir artış oldu. KDV’yi indirme gibi adımlar attık. İş başı eğitim programını 1 yıla çıkardık. 1 yıl boyunca beğenirse işveren artık kendi bordrosuna alacak. Bunun gibi 50-60 tane konu var. 7 Haziran’dan sonra şunu gördük. 13 yıllık bir iktidarımız var çok da güzel şeyler yaptık ama daha güzel şeyler yapacağız dememiz yetmiyor. Bunun da farkına vardık. 

Siyasi partilerin asgari ücret konusundaki inandırıcılığı AK Parti kadar iyi değil. Burada rakamın ne kadar olacağı ve olması gerektiği konusunda ciddi hesaplar yapıldı. Sahada ücretler ne? Asgari ücret her yerde aynı ödenmiyor. İstanbul’da 1000 liraya işçi çalıştıramıyor, mümkün değil. Ama bugün başka bir şehirde 1000 lira vermek, iş veren için mümkün değil. Bunun için sahada araştırma yapması gerekiyor. Aralık 2016 geldiğinde asgari ücretin 1300 lira olmasını istiyoruz. Nihayetinde bir asgari ücret komisyonu var. Hükümetin de bir rolü var. Oldukça etkin bir yol. Olması gereken işçi ile işverenin oturup anlaşması. İşin mekanizmasını ve özelliğini dikkate almamız lazım. Bakanlar Kurulu kararı ile kanunla olacak bir şey değil. 


İş veren kesiminden herhangi bir tepki var mı?Yatırım teşvik kapsamındaki yatırımlarda destek teşviki zaten sürüyor. Bu gruptaki bir yatırım ise asgari ücret üzerinden vergide büyük indirimler yapılıyor. İşverene vergi yükü konusunda büyük bir kısmını zaten biz üstleniyoruz. Seçimler geçsin, zaten asgari ücret tespiti aralık ayında yapılır. Üzerinde çalışılabilecek çok unsur, 1300 lira nokta değil. İşvereni zora sokmak istemeyiz. Kayıt dışılığı artırmak istemeyiz. İş tehlike sınırına göre ayrı ayrı asgari ücret tespiti mümkün. Bunu da daha önce açıkladı. 17 milyon insan var asgari ücretle ilgili. 

TAŞERON İŞÇİLERLE İLGİLİ AÇIKLAMA

Orada biliiyorsunuz 700 bin 800 bin arası bir taşeron çalışan söz konusu. Zaman içerisinde alt işverenler sistemiyle işe alınabilecek ve o statüde çalışılabilecek işler var ama personel sınırı nedeniyle bazı kurumların taşeron türden kullanmak istediği çalışanlar var. Bir bakanlar kurulu kararıyla da yeni düzenleme gerekti. Mevcut sistemdeki maduriyetleri gidermek için elimizden geleni yaparız. Bir yandan esnekliği koruyacak bir yandan da işvereni koruyacak çalışma yapılacak.

GELİR VERGİSİ

Gelir vergisi şu anda TBMM’de. Meclis kapandı ama o kadük olacak yeniden canlandırılması gerekecek. Temel bakış açısı, gelir vergisi ve kurumlar vergisini tek bir kalemde toplamak. Kayıt dışı ile ilgili önlemler olacak. Bugünün gerçeklerine daha uygun bir mevzuat olacak. 

Vergide adalet bir devletin en önemli görevlerinden bir tanesi. Vergi almak devletin asli bir görevi bunu da adil bir şekilde yapması lazım. Bunu sağlamadığında toplumda adalet duygusunu yerleştirmek de zor oluyor. Bu çok önemli. 2002 yılından bu yana Türkiye’de gelir dağılımı düzeliyor. G20 ülkelerinde ise gelir dağılımı bozuluyor. Tek başına yeterli değil belki ama en azından vergiyi doğru bir şekilde düzenlerseniz bir şekilde düzene girebilir.

MİLLİ GERİLİN YÜZDE 1'İ

Şu anda bizim vaatlerimiz milli gelirin sadece yüzde 1’ine denk geliyor. 2002den bu yana en büyük görevimiz bütçe açıklarını kapatmaktır. Açıklanmış olan vaatler ki asla bizi mali disiplinden uzaklaştırmamalı dedik. Daha önce Orta Vadeli Program’daki hedeflerden çok fazla uzaklaşmamalı dedik. Diğer siyasi partilerin vaatleri gerçekleşirse, 150 milyar dolara yakın bir maliyet, bu da milli gelirin yüzde 7sine denk geliyor, bunların gerçekleşmesi demek Türkiye’nin 2002 yılına geri dönmesi demek.

13 TANE BÜTÇE YAPTIK

Biz 13 tane bütçe yaptık, daha önce bütçe yapmayan arkadaşların vaatlerine bakmak lazım. Bütçe tecrübesi sadece bizde var. 13 yıldır biz yapıyoruz. Biz ne söz verdiysek şimdiye kadar, bunu yerine getirmenin azami çabası içinde olduk. Güçler ayırımı gereği meclis var. Meclis te daha farklı şeyler gündeme gelebiliyor. AK Parti’nin seçim beyannamesi kurumsal bir belgedir ve herkes bu belgenin arkasında durur.

SÖZ NAMUSTUR

Söz namustur bizim geleneğimizde. Bundan sonraki dönemde nasıl bir hükümet kurulursa kurulsun uygulanacak olan planlar budur. Bazen siyasette şu oluyor. Farklı bir şey olunca haber olunuyor. Bazen şahsi bazda bunu yaşıyoruz. Ama farklı alanda söylediğimiz şey partinin seçim vaatleriyle çatışıyorsa, orada parti disiplininin devreye girmesi gerekir. Partiler için güven de bu şekilde oluşur. Seçim beyannamesinde önem verdiğimiz, halkımızla olan güven bağımızı yeniden kurmaktı. AK Parti’ye destek bir azalma oldu. Bunun için tek tek çalıştık. Neden oylarını bize vermediler. Oyun kalitesi de çok önemli. Vardığımız nokta güven bağının yeniden sağlamlaştırılması. Tutamayacağınız sözleri vermemeniz gerekiyor.

YOLSUZLUK SORUNU HER ÜLKEDE VAR

Şeffafllıkta önemli adımlar attık. Sorunlar yok mu var. Bunların da düzeltilmesi için çabanın büyük bir iradeyle devam etmesi gerekiyor. Yolsuzluk meselesi her ülkede az ya da çok var. Türkiye’yi az grubuna yönlendirmek için adım atmak gerekiyor. Seçilmişler için etik kurallar silsilesi var. Atanmışlar için de. Bu etik kurallar son 20 yılda ortak aklın oluştuğu kurallara dönüştü dünyada. Kuralları yazılı hale getirmek gerekiyor. Kurallara uymayanları da cezalandırmak gerekiyor. AK Parti ne demek? AK yani beyaz, lekesiz. Bu mesela parti için bir beka meselesidir. Partinin adına AK deyip de şeffaflık ve yoksulluklarla mücadele konusunda belli bir duruş ortaya koymazsanız bu bir beka meselesi haline gelir Burada neler yapılacağıyla ilgili somut adımları listelemiş durumdayız. Kanun metinlerimiz satırına, virgülüne kadar hazır. Daha önce dört siyasi partinin oluşturduğu etik kurallar listesi var. İnşallah seçimlerden sonra da bütün siyasi partilerin bir araya gelip bir etik kurallar listesinin oluşturulmasını istiyoruz.

Etik kurallar bazı uygulamalar var, meğer bu uygulamaların olmaması gerekiyor. Muhalefet partilerinden de bu konularda ciddi açıklamalar var. Bu da çok güzel. Seçim sonunda sonuç ne olursa olsun bu konuyu önem vermek en birinci öncelik olmalı. Güven esassa bu meselenin üzerine gitmemiz gerekiyor.

ADAYLIK SÜRECİ AÇIKLAMASI

Niyetli olmadığınız yolunda, aile şirketinizi büyütme yolunda algı vardı. Neden devam etmeyi düşünmediniz?

Parti kurallarını yazarken 3 dönem kuralını yazdık. Daha önceki olumsuz gelişmelerden çok büyük ders alınmıştı. Başta liderlik pozisyonları olmak üzere mutlaka görev süreleri sınırlı olsun, kurum devam etsin ama kişiler yumuşak rotasyonla değişsin. Bu pek çok siyasi partide yaşamış bir sorundu bizde yaşanmasın istedik. Bu amaçla bunları koyduk. Arkasından farklı gelişmeler oldu. 7 Haziran’da aday olmadık. 7 Haziran’dan sonra tekrar seçim gündeme gelince 3 dönem kuralı kendiliğinden devreden çıktı. Ben bizzat başvuru yapmadı. Ben kendi planlarımı buna göre yaptım. Yavaş yavaş siyasetten ayrılırım, kendi işime bakarım diye plan yaptı. En son gün son saatlerde, Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanı aradı ve seni listeye yazdık dedi. Liste YSK’ya 16.30 gibi verildi, başbakan beni 12.30 gibi aradı. Yeniden hizmet sorumluluğu da önemli bir vebal. Bu vebalin altından kalkamazdım. Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinin patronu da olsanız, siyasetteki kadar etki etmiyor. Ülkenin kaderiyle alakalı etkisi bayağı bir büyük.

AH ŞU DA YAPILSAYDI DEDİĞİNİZ BİR ŞEY VAR MI?

13 yıllık süreçte iki konuda keşke daha fazla şey yapılsaydı diyorum. Bunların birisi adalet. Adalet noktasında işler iyiye gitmedi. Kanun çıkarmak ve müdahale yapmak hükümetin görevlerinden biri. Bunu yargı tek başına yapamaz. Bir yandan yargının bağımsızlığını korurken bir yandan da gerçek anlamda işleyen bir adalet mekanizması bir ülkenin olmazsa olması. Hukuk sisteminin işlemediği bir ülkeye yatırım gelmez. İyiki bu bakan var da ben yatırım yapıyorum. Bunun örnekleri çok fazla yok dünyada.

Genç nüfusla övünüyoruz ama Türkiye’nin bundan sonraki kalkınmasında eğitim en önemli katkı olacak. Mevcut eğitim sistemimiz Türkiye’yi bir orta gelir ülkesi olarak ayakta tutuyor. Fert fert daha iyi eğitime ihtiyacımız var. Eğitimde kolay kolay reform yapamadık. Her iki konuda beyannamemizde çok detaylı çalışmalar var. Eğitimde ilk üç önceliğimiz öğretmenlerden geçiyor.

DOLARDA BİR İSTİKRAR ÖNGÖRÜYOR MUSUNUZ?
Türkiye’yi finansal açıdan etkileyen en önemli unsurlar, dış etkenler. Bugün Çin’in para birimi yuan, Brezilya’nın reali çok fazla değer kaybetti. Siyasi belirsizlik devam edince, önünü göremeyen yatırımcılar da yavaşlıyor. Herkes yavaşlıyor. Herkes yavaşlayınca ekonomi de yavaşlıyor. Seçimlerden sonra fiilen işleyen iyi bir ekonomik plan ortaya konursa, bizim diğer ülkeler arasındaki ortalamadan etkilenme oranımız azalır. Evet yine dışardan dalgalar gelir ama kendi içimizde güçlenirsek, bu dalgaları daha yumuşak atlatırız. Şartlar çok hızlı değişiyor. Fed’in ne yapacağı yönündeki belirsizlik devam ediyor. Çin bir dalga olmaya başladı. Biz kendi gemimizin kaptanı olacağız. Biz bu güveni verirsek, fırtınalarda olsa limana ulaşırız. Geminin içinde kavga varsa, su durgun bile olsa gemi bir yere gitmez."

DOLARDA BİR İSTİKRAR ÖNGÖRÜYOR MUSUNUZ?

Türkiye’yi finansal açıdan etkileyen en önemli unsurlar, dış etkenler. Bugün Çin’in para birimi yuan, Brezilya’nın reali çok fazla değer kaybetti. Siyasi belirsizlik devam edince, önünü göremeyen yatırımcılar da yavaşlıyor. Herkes yavaşlıyor. Herkes yavaşlayınca ekonomi de yavaşlıyor. Seçimlerden sonra fiilen işleyen iyi bir ekonomik plan ortaya konursa, bizim diğer ülkeler arasındaki ortalamadan etkilenme oranımız azalır. Evet yine dışardan dalgalar gelir ama kendi içimizde güçlenirsek, bu dalgaları daha yumuşak atlatırız. Şartlar çok hızlı değişiyor. Fed’in ne yapacağı yönündeki belirsizlik devam ediyor. Çin bir dalga olmaya başladı. Biz kendi gemimizin kaptanı olacağız. Biz bu güveni verirsek, fırtınalarda olsa limana ulaşırız. Geminin içinde kavga varsa, su durgun bile olsa gemi bir yere gitmez.

Sonraki Haber