Bahçeli: ''Şehidimizin bacısına küfür etmek soysuzluktur''

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada İYİ Partili Lütfü Türkkan'a tepki gösterdi. Bahçeli, ''Açık açık söylüyorum bir şehidimizin bacısına küfür etmek soysuzluktur, şerefsizliktir, düşman dilidir. Bu kansızlık, içinde insan sevgisi olan hepimizin yüreğini dağlamıştır'' dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yarının 10 Kasım Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 83. yılı olduğunu hatırlatarak, "Ölüm raporunu imzalayan 9 tıp profesörünün aynen dediği şuydu: '10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 9'u 5 geçe muazzez ve büyük hasta terki hayat eylemiştir.' Aziz Atatürk fani bir insandır. Ömrü hem sayılı hem de sınırlıdır. Fakat geride bıraktığı muhteşem eserleri, muazzam emanetleri, müstesna hizmetleri, muhterem mücadeleleri mahşeri vicdanda, milli hafızada ebediyen varlık hükmünü koruyacaktır." diye konuştu.

Bir arada ve bağımsız olarak yaşama azim ve iradesi kırılmadıkça bir milletin asla yok edilemeyeceğini herkese ispat ederek, mazlum milletlerin istiklal mücadelelerine örnek alan Atatürk'ü yüzyılın dehası yapan özelliklerinin başında kuvvetli öngörüsünün geldiğinin altını çizen Bahçeli, "Atatürk, Türk milletinin varlığına kasteden her türlü sinsi tertibin farkına vararak onları deşifre etmiş, milleti uyandırmış, bağımsızlık meşalesini yakarak Türk milletinin yolunu aydınlatmıştır. Her alanda bağımsız olmayı esas alan, milli menfaatlerden asla taviz vermeyen, baskıya, dayatmaya, esarete karşı geri adım atmayan bir politika izlemiş, tüm dünyanın Türkiye'ye gıptayla bakmasına neden olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.

Atatürk'ün, Türk milletinin tarihi ve milli ortak değeri olduğunu vurgulayan Bahçeli, istiklal mücadelesinin verildiği zorlu dönemde yaşananların, Türkiye'yi her taraftan kuşatan düşmanlarla, ihanetlerle, isyanlarla ve bunlara karşı verilen mücadelelerle her Türk vatandaşının çok iyi öğrenmesi ve ibret alması gereken bir dönem olduğunu anlattı.

Türk milletinin, şahsi menfaatlerini, düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilecek gafillerin ihanetleriyle her zaman karşılaşmasının mümkün olduğunu kaydeden Bahçeli, Atatürk'ün bir yandan Türk milletinin kendine olan güvenini, var olma kararlılığını güçlendirirken, diğer yandan da milletin arasına nifak sokan art niyetlilerle mücadeleye öncelik verdiğini söyledi.

Güven duygusunu yok etmek isteyenlerin hedeflerinden birinin de Atatürk olduğunu belirten Bahçeli, 57 yıllık bir hayata devasa bir tarihi sığdıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Türk nesillerinin her daim saygıyla hatırlayacağını dile getirdi.

"10 Kasım esasen bir yas ve matem günü değil, aziz Atatürk'ü idrak vesilesi, düşüncelerini ifade vetiresi, eserlerini muhasebe veçhesi, Cumhuriyeti öncesi ve sonrasıyla kavrama vefasıdır." diyen Bahçeli, "O, yılmaz bir mizaca, teslim olmaz bir şahsiyet mimarisine haizdir. O, Türk milletinin sinesinde bir hilal gibi parlayan kurtuluşun öncü ismidir." ifadelerini kullandı.

Atatürk'ün "Orduya ilk katıldığım günlerde, bir Arap binbaşısının 'Kavm-i Necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir Anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında Türklük şuuruna erdim. Onda gördüm ve kuvvetle duydum. Ondan sonra Türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. Benim hayatta yegane fahrim, servetim, Türklükten başka bir şey değildir." sözüne atıfta bulunan Bahçeli, Atatürk'ü her zaman hatırlayacaklarını söyledi.

Bahçeli, Atatürk'ü vefatının 83. yılında saygıyla, minnetle, rahmetle anarak, "Türk milleti, hiçbir güce eğilmeyecek, vatan evlatlarının özündeki cevheri ortaya çıkartarak, şer odaklarının heveslerini kursaklarında bırakacaktır." dedi.

Terörle mücadeleyi engellemek, terör örgütlerine can suyu vermek için devamlı faaliyet halinde olan siyasi partilerin milli güvenlik problemi haline geldiğini görmek meselemizdir. Siyasi parti ve sivil toplum örgütü kisvesine bürünmüş odakların adalet, hukuk, insan hakları gibi kavramları sık sık telaffuz etmeleri yalandır. Türkiye'nin ayağından çekiştirenler boş durmuyorlar, fitnenin birisi biterken diğeri başlamaktadır.

CHP yönetimi terörle mücadeleye hayır diyerek tarihin en büyük kırılmalarından birini yaşamıştır. CHP yönetimi, PKK'ya evet Türkiye'ye hayır demiştir. HDP'nin kafesine giren CHP resmen patlamıştır. CHP ile yüzleşmek demek Türkiye'nin huzursuzluk devirlerine ayna tutmak demektir. Nerede bir travma varsa orada CHP suçüstü yakalanmıştır. Kemal Kılıçdaroğlu bir sonuçtur, sebepler ise CHP'nin son 50 yıllık tarihinde yatmaktadır. Kılıçdaroğlu'nun bütün yolları Kandil'e açılmıştır. PKK'nın eline avucuna düşen CHP'nin hali utanç vesikasıdır. Mehmetlerimize kurşun sıkan, polislerimize pusu kuran, kadınlarımıza bebeklerimize ölüm saçan teröristlerle mücadeleye karşı çıkan CHP'dir ve bu güvenlik sorunu parti tarafını şeytandan yana kullanmıştır.

KILIÇDAROĞLU'NA 'KANDİL' TEPKİSİ

CHP'ye oy veren kardeşlerimiz şaşkındır, şok halindedir. İyice sıkışan, minderden kaçmak için çareler arayan Kılıçdaroğlu soluğu bu defa da Yozgat'ta almıştır. Atalarımız boşuna söylememiş, karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış. Gerçekten de Kılıçdaroğlu'nun hali tıpkısıyla budur. Sayın Kılıçdaroğlu, Kandil'de yuva değil mağara delikleri vardır, teröristleri o deliklerde yerle bir edeceğiz. Sanıyorum bilmiyorsun çünkü ilgilenmiyor, takip etmiyorsun. Teröristler sadece Kandil'de bulunmuyor. Senin meşru kabul ettiğin HDP, Kandil'in hıyanet odağıdır. Bari bunu kabullen, milletin huzuruna çıkarak af ve merhamet dilen.

Yurdumuzun dört bir köşesinde analar evlatlarını almak için analar HDP il binalarının önünde nöbet tutuyorlar. Eğer kendine güveniyorsan HDP'li yoldaşlarının karşısına dikil de Kandil'i yerle yeksan edeceğini söyle. HDP'li bölücülerin, terör destekçilerinin yüzüne haykır. Haykır da adam mısın değil misin görelim.

KILIÇDAROĞLU'NUN ELÇİLERE MEKTUBU

Demokrasilerde muhalefet, iktidarlardan daha mühimdir. Muhalefet yalnızca demokrasilerde mevcuttur. TBMM'de denge ve denetleme göreviyle mesuldür. Türkiye'de görev yapan 10 ülkenin büyükelçisi tarafından açıklanan muhtıranın külleri soğumadan, şimdi de Kılıçdaroğlu karşımıza çıkmıştır. CHP Genel Başkanı, Türkiye'de görev yapan yabancı devlet büyükelçilerine bir mektup yollamıştır. Bu mektup 5 Kasım skandalı olarak tarihe geçecektir. Bahse konu mektupta diyor ki "Ülkenizdeki yatırımcılar, Kanal İstanbul gibi her yönüyle dünya iklimine karşı olan bu projeyi desteklememelidir. Kanal İstanbul'un uygulanmasının önlenmesi için mücadele etmeye devam edeceğim. Sizlere de dünyayı korumak için çağrıda bulunuyorum" Sayın Kılıçdaroğlu ne hallere düştün? Seni ele geçiren irade kimdir? İtiraf et de yardım edip elinden tutalım. Türkiye'yi nasıl bir mantıkla hangi hakla şikayet ediyorsun?

Kılıçdaroğlu bir çuval inciri berbat etmiştir. Artık suyu ısınmış, miadı dolmuştur. Mektup gayrimillidir, gayrimeşrudur, bu mektup bir rezalettir. Zillet ittifakının yama tutmadığı ortaya çıkmıştır. Yabancı büyükelçilere mektup yazıp Türkiye'yi şikayet etmen ipliğini pazara çıkarmıştır. 

TERÖRLE MÜCADELE

Terörle mücadele aynı zamanda vatan mücadelesi, millet mücadelesi, bağımsızlık mücadelesidir. 24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar 32 bin 859 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 1 Ocak'tan bu yana da 2 bin 384 hainin başı ezilmiştir. Allah'ın izniyle terör müsibetinin kökü kazınacaktır. İstedikleri kadar tezkereye hayır desinler... 

Son zamanlarda PKK/YPG ile Esad rejimi arasında görüşmelerin arttığı görülmektedir. ABD Dışişleri Bakanlığı, PKK/YPG'ye karşı muhtemel operasyona engel çıkarmak için Türkiye'ye çağrılar yapmaktadır. ABD Başkanı da aralık ayındaki sözde demokrasi zirvesine ülkemizi çağırmayarak mesajlar vermek çabasındadır. Milli güvenliğimize diş bileyen kim olursa olsun bedelini en ağır şekilde ödeyecektir. Tezkere kararı açıktır, terör örgütleri için artık hiçbir yer güvenli değildir. Artık bu işin başka çaresi kalmamıştır. Seyit Onbaşı'nın duruşu kahramanlarımızın mücadele ilkesinin esaslarıdır. 

Onlar göz boyamak için durmasınlar dedikodu yapsınlar, millet baştan ayağa bunları zifte bulayacaktır. Kimin eli kimin cebinde belli değildir. 26 Eylül 2021 tarihinde Erbil'de bir toplantı gerçekleştirilmiş, Irak asıllı Yahudilerin bu ülkeye dönmesi için ortam hazırlanmıştır. 7 Kasım 2021 tarihinde Irak Başbakanı Kazimi'ye suikast girişiminde bulunulmuş, Allah'tan yara almadan kurtulmuştur. Öte yandan Bosna Hersek huzursuzluk içindedir. BM yeni bir savaş ihtimalinden bahsetmektedir. ABD ise askeri yığınak ile meşguldür. CHP,HDP, İP ve diğer yandaşları nasıl direnirlerse dirensinler Türkiye zulme, teröre, hıyanete teslim olmayacaktır. Güvencemiz büyük Türk milletidir. 

Sonraki Haber