Başbakan Davutoğlu Canlı Yayında

Davutoğlu: (7)- "Siyasi ve hukuki sorumluluk taşıyan biri olarak söylüyorum; terörle mücadele mutlak şekilde silahlar terk edilene, gömülene kadar sürer. Bu müzakere konusu değil. Yani silahların olduğu silahlı bir terör faaliyetinin sürdüğü bir ortamda h

ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, terörle mücadelenin mutlak bir şekilde silahlar terk edilene, gömülene kadar süreceğini belirterek, "Bu müzakere konusu değil. Yani silahların olduğu silahlı bir terör faaliyetinin sürdüğü bir ortamda hiçbir müzakere yapılamaz. Türkiye özgür bir ülkedir, herkes kendi kanaatini söyler ama söylediği sözü söyledikten sonra bunu başkalarına dikte etmek için eline silah alırsa o silahı indirtiriz." dedi.

Davutoğlu, Şanlıurfa'da, Habertürk televizyonunda canlı yayınlanan "Şimdi ve Burada" adlı programda gençlerin sorularını yanıtladı.

Bir gencin, Çözüm Süreci ve terör operasyonlarına ilişkin soru üzerine, uzun ve zorlu bir yüzyıldan geçildiğini herkesin görmesi gerektiğini söyledi.

Osmanlı Devleti'ni tasfiye eden sömürgecilerin bu işi ülke içindeki farklı grupları birbirine düşürerek yaptığını dile getiren Davutoğlu, "Biz de son sığınağımız olarak hep beraber İstiklal Harbi'yle bu vatanda Şanlıurfa'nın kurtuluşu gibi hep beraber vatan içinde buluştuk. Bu vatan içindeki herkes bir ortak tarihi paylaşmak anlamında bir ve eşittir, ortak vatanı paylaşmak bağlamında da eşit vatandaşlardır. Yani biz tarihdaşız. Bu tasfiyenin yetersiz olduğunu düşünen bazı çevreler bu yüzyıl içinde birçok kez, bu vatanı parçalamak için, bu vatan içindeki insanları birbirine düşürmek ve daha da küçük bir parçaya indirip, kendileri için zayıf ve tehlikesiz devlet haline dönüştürmek için çaba sarf ettiler." diye konuştu.

Davutoğlu, bu çabanın kimi zaman darbelerle kimi zaman da PKK gibi terör gruplarıyla hayata geçirildiğini dile getirerek, AK Parti olarak kuruldukları günden beri herkesin dilini, örfünü ve geleneğini ülkenin ortak değerleri olarak gördüklerini kaydetti.

- "Aradığımız şey, herkesin kendisini bu ülkeye ait hissetmesi"

Bu kapsamda da birçok demokratik açılımlar yaptıklarını ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Eskiden bir düğünde Kürtçe bir türkü söylenmek istense tahkikat yapılırdı ya da soruşturmaya götürülürdü. 28 Şubat döneminde de Kur'an eğitimi alanlara da aynı işlem uygulanırdı. Bütün yasakları biz kaldırmaya ahdettik. Bu yasaklar insan doğasına aykırı yasaklar. Her dil kutsaldır, önemli olan o dillerle neyi söylediğiniz, neyi ifade ettiğiniz. Yunus Emre'nin güzel Türkçesi de Fekiye Teyran'ın güzel Kürtçesi de bizim dilimizdir. Bu dilleri birbirinden ayırmayız. Onun için çok özgürlük alanları açtık. Her şey bu anlamda konuşulur hale geldi. Kimse ait olduğu renkler dolayısıyla tahkir edilmedi, yasak getirilmedi. 'Demokratik Açılım' dedik önce buna, sonra 'Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci' dedik, sonra 'Çözüm Süreci' dedik. Hep aradığımız şey, herkesin kendisini bu ülkeye ait hissetmesi."

Başbakan Davutoğlu, Çözüm Süreci'nin şiddet ve teröre dayalı mücadele yönteminin terk edilerek sadece siyaset diliyle insanların meselesini çözmesini sağlamak üzere başlatıldığını kaydederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da kendisine Çözüm Süreci ve paralelle mücadeleyi emanet olarak bıraktığını aktardı.

- "7 Haziran bir kritik aşamaydı"

Çözüm Süreci ile ilgili çalışmaların yapıldığı esnada 6-7 Ekim olaylarıyla şehirleri yakıp yıkılmaya başladığını hatırlatan Davutoğlu, "Sonra 2 zorlu seçim dönemini fırsat bildiler. O ortamda herkesin oylarını rahat kullanabilmesi, Türkiye'nin suhuletle seçimlerini yapabilmesi için ne kadar zorluk çektiğimizi ancak biz biliriz. Başbakan olarak en önemli hedeflerimden biri ülkenin seçimlere suhuletle gitmesiydi. Ama silahlanma çağrısı yaptılar, her yerde insanları şiddete, teröre teşvik ettiler. 7 Haziran bir kritik aşamaydı. 7 Haziran'da biz tek parti hükümeti kuramayınca fırsat bilip birçok terör örgütü bir anda harekete geçti." şeklinde konuştu.

Davutoğlu, saldırıların ilk olarak Suruç'ta başladığını ve Şanlıurfa'nın saldırıların hedefi olmasının farkı bir anlamı bulunduğuna dikkati çekerek, Şanlıurfa'nın bu anlamda birlik ve beraberliğin omurgası olduğuna işaret etti.

- "Ülkemizi bir an dahi hükümetsiz, yönetimsiz bırakmayız"

Suruç olayının ardından DHKP-C, PKK ve DAEŞ'in bir anda Türkiye'ye saldırmaya başladığını belirten Davutoğlu, şunları söyledi:

"Zannettiler ki 'biz geçici bir hükümetin içindeyiz, cesur kararlar alamayız, bir sonraki hükümetin ne olacağı belli değil'. Bu mevkilerin, makamların ağır sorumlu hissedilen dönemlerden biridir. 7 Haziran akşamı ben milletimize bir söz vermiştim. Partili arkadaşlar çoğunluğu alamadığımız için üzgündü. Çıktım ve dedim ki, 'milletime bir söz veriyorum, bu netice ne olursa olsun, ülkemizi bir an dahi hükümetsiz, yönetimsiz bırakmayız.' Ertesi gün güvenlik zirvesinde tek şey söyledim, 'Türkiye çok taraflı bir saldırı altındadır, tek bir taraftan değil. Bu saldırı karşısında artık hepimizin tek bir hedefi olabilir, bu saldırıyı yapanlara gereken dersi vermek.' O gece Türk Hava Kuvvetlerinin uçakları DAEŞ ve PKK mevzilerini bombaladı."

Davutoğlu, herkesin olayların seyrini iyi bilmesi gerektiğini aktararak, o günden bugüne kadar operasyonların aynı kararlılıkla devam ettiğini dile getirdi.

Bütün terör odaklarını sokaklardan, dağlardan temizleyene kadar operasyonların devam edeceğini anlatan Davutoğlu, hükümetin Çözüm Süreci'ndeki kararlılığının aynısını terör operasyonlarında göstereceğine işaret etti.

- "Mücadele mutlak şekilde silahlar terk edilene, gömülene kadar sürer"

Davutoğlu, bazı odakların, terör operasyonlarının seçimden sonra biteceğiyle ilgili düşünceye sahip olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bu mücadeleyi başından itibaren kararlılıkla sürdüren bir hükümetiz. Çünkü güvenlik birimlerine, güvenlik talimatını, siyasi riski alarak veren makamda bulunuyordum. 23 Temmuz'da bütün güvenlik birimlerine 'mücadeleyi başlatacaksınız' dedim. 28 Temmuz'da 7, 8 ve 9. kolordulara mücadeleye doğrudan müdahil olmaları için talimatı da başbakanlık direktifi olarak verdim. Siyasi ve hukuki sorumluluk taşıyan biri olarak söylüyorum; bu mücadele mutlak şekilde silahlar terk edilene, gömülene kadar sürer. Bu müzakere konusu değil. Yani silahların olduğu silahlı bir terör faaliyetinin sürdüğü bir ortamda hiçbir müzakere yapılamaz. Türkiye özgür bir ülkedir, herkes kendi kanaatini söyler ama söylediği sözü söyledikten sonra bunu başkalarına dikte etmek için eline silah alırsa o silahı indirtiriz."

(Bitti)

Sonraki Haber