CHP Şangay Beşlisi fikrine nasıl bakıyor ?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, partisinin Şangay Beşlisi ile ilgili fikirlerini açıkladı.

CHP Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında Türkiye ekonomisinin durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin ekonomik olarak olağanüstü bir durumla karşı karşıya olduğunu belirten Böke, “Türkiye ekonomisi çok uzun zamandır kötü yönetiliyor. Ancak bugün ilk kez Türkiye’de ekonomik bir olağanüstü hal yaşandığını, Türkiye’nin ekonomik krizin eşiğinde olduğunun altını çizmek ve kamuoyunu aydınlatmak için bir aradayız. Türkiye bugün yönetememezlik ve devlet aygıtının çökmesi kaynaklı bir reel sektör krizinin eşiğinde ve eğer tek adam rejiminin çılgınlığı devam ederse eşiğinde olduğumuz bu reel sektör krizi hızla ve kolaylıkla bir mali krize ve bankacılık krizine dönüşebilir durumda. Bu ne 1994 krizine ne 2001 ne de 2009 krizine benzemiyor. Bu farklı finansal sektör krizi değil. Bu bir reel sektör krizi” diye konuştu.

“EKONOMİMİZ NE YAZIK Kİ HÜKÜMETİN SÖYLEDİĞİNİN AKSİNE HİÇ DE SAĞLAM DEĞİL”

Böke, konuşmasına şöyle devam etti: “İlk defa Türkiye bir krize vatandaşları borçlu olarak, işsizliği çok yüksek ve yapışkan olarak, şirketleri ve bankaları yaygın borçluluk içerisinde yakalanıyor. Tüm siyaset kurumunun bugün tarihsel bir sorumluluğu var. İktidarın en temel sorumluluğu sebep olduğu durumu değiştirmektir. Bizim de sorumluluğumuz çatlayan testi kırılmadan gerekli uyarıları yapmak ve çözüm önerilerini sunmaktır. Türkiye’de hemen bugün eğer siyasetin istikameti değiştirilmezse bu çılgınlık haline son verilmezse bu terazi bu sıkleti artık çekemeyecek. Bugün göstergeler bize aynı şeyi söylüyor. Olağanüstü bir durum var. Son haftalarda yaşıyor olduğumuz bu durum hükümetin söylediği gibi geçici değil, ne yazık ki hükümetin söylediği gibi sadece dış kaynaklı değil ne yazık ki hükümetin yapmaya çalıştığı gibi basit ekonomi politikası hamlesiyle çözülebilir değil. Ekonomimiz ne yazık ki hükümetin söylediğinin aksine hiç de sağlam değil. Kafasını kuma gömenler çok geç olmadan kafalarını o kumdan çıkartmalılar. Gözü kendi sarayından başka hiçbir şey görmeyenler artık akıllarını başlarına almalılar. Aman tadımız kaçmasın diye sessiz kalanlar bugün bir şey yapılmazsa tatların kaçacağını bilmeliler.”

Geçtiğimiz hafta açıklanan işsizlik verilerinin Türkiye’de yeni bir rekora işaret ettiğini anlatan Böke, işsizliğin yüzde 11,3’e ulaştığını ve 3 milyon 493 bin kişinin çalışmak istediğini, iş aradığını ama bulamadığını bildirdi. Böke, “2 milyon 514 bin kişi iş dahi aramıyor umudunu kaybetmiş. Yani Türkiye’de 6 milyon 7 bin kişi çalışmaya hazır ama ya umutsuz ya da aradığı halde iş bulamıyor. Türkiye bununla son 6 yıllık işsizlik rekorunu kırıyor. Sadece yarım milyon kişi bu yıl işsiz kalmış” dedi.

“DEĞER KAYBININ HIZLANDIĞI TARİHE BAKTIĞINIZDA KARŞINIZA 3 EKİM ÇIKIYOR”

“Türk Lirası 2016 yılının başından itibaren yüzde 15 değer kaybetmiş” diyen Böke, “Bu değer kaybının yüzde 90’ı Ekim ayının başından itibaren yaşanmış. Değer kaybının hızlandığı tarihe baktığınızda karşınıza 3 Ekim çıkıyor. 3 Ekim Bakanlar Kurulunun OHAL’in uzatılacağı haberini bizimle paylaştığı gün. O günden bugüne TL yüzde 13’ün üzerinde değer kaybetti. Yani OHAL’in uzatılması siyasi risk oluşturuyor. Ekonomimizi boğuyor. TL’deki en büyük değer kayıplarının yaşandığı günlere baktığınızda sorunun ne olduğu açık bir biçimde ortaya çıkıyor. En büyük değer kaybı başkanlık tartışmasının alevlendirildiği gün yaşanıyor. En büyük değer kaybı AB ile Batı ile iplerin gerildiği gün yaşanıyor. Türkiye’nin en büyük riski AKP iktidarının ta kendisidir. Hükümetin iddia ettiği gibi mesele Amerika’da yaşanan seçimler değil. Öyle olmadığının en somut göstergesi TL’nin kendisine benzeyen para birimlerine kıyasla daha çok değer kaybediyor olmasında gözüküyor. TL Türkiye’de işler kötü yönetildiği için siyasi risk iktidar olduğu için değer kaybediyor” değerlendirmesinde bulundu.

“TL HER DEĞER KAYBETTİĞİNDE HEPİMİZİN HAYATINA ZAM OLARAK GERİ DÖNÜYOR”

TL’nin değer kaybının herkesi fakirleştirdiğini aktaran Böke, “Türkiye’nin kısa vadede ödemesi gereken 167.8 milyar dolarlık borcu var. Bu borç hepimizin. Bu borç TL değer kaybettikçe bugün çok daha pahalı. 2016 başında ödememiz gereken toplam borcu TL değeri 493 milyar liraydı. TL’nin değer kaybıyla bugün ödememiz gereken borcun değeri 570 milyar TL. Türkiye bu sene geliri artmadığı halde 77 milyar daha borçlu. Neden TL değer kaybettiği için. Neden tek ihtirasları başkanlık olduğu için. TL her bir kuruş değer kaybettiğinde şirketlerimiz 2.1 milyar TL zarar yazıyorlar. Bu sene TL 40 kuruşun üzerinde değer kaybetti. Şirketlerimiz 96.9 milyar TL zarar yazdılar. TL her değer kaybettiğinde hepimizin hayatına zam olarak geri dönüyor. OHAL’i uzatmakta ısrar eden, bu çılgınlığı sürdürmeyi kendine dert ve mesele edinmiş olan, Türkiye’yi görmezden gelen bir iktidar var. Onlar yüzünden bugün enflasyon 2 puan daha yüksek” açıklamasında bulundu.

“DOLAR AZICIK DEĞER KAZANSA BİRAZ RÜZGAR ESSE NEREDE ESERSE ESSİN TÜRKİYE ZATÜRRE OLUYOR”

Türkiye’nin büyüyemediğini söyleyen Böke, “Belki 27 çeyrek sonra ilk defa Türkiye’nin bırakın büyümeyi artık küçülüyor olduğu ihtimali üzerinde herkes konuşmaya başladı. İşsizlik dediğimiz zaten bunun sonucu. Korkarım ki buz dağının görünen kısmının altında çok derin büyük kitle yatıyor. Türkiye’ye para gelmiyor. Türkiye’nin dış finansman ihtiyacı yıllık 200 milyar doların üzerinde. Finansman ihtiyacı arttıkça finansman bulmanın zorlaştığı bir dönemde arttıkça TL’nin değer kaybı hızlanacak ve artacaktır. Böyle giderse 3,80’leri 4’leri görmek şaşırtıcı olmayacaktır. Türkiye ekonomisi AKP’nin inşa ettiği çarpık düzen sonucunda dış kaynaklara bağımlı. TL dolar kuru hepimiz için önemli hale geldi. Dolar azıcık değer kazansa biraz rüzgar esse nerede eserse essin Türkiye zatürre oluyor” ifadelerini kullandı.

“İKTİDAR EN TEMEL SORUMLUSUDUR”

Böke, şunları kaydetti: “Geçen hafta yapılan hazine ihalesinde hazinenin kapısını çalan olmadı. Sonunda hazine borcunu kamu bankalarına sattı. Son dönemlerde ödemediği kadar yüksek bir faizden. Can ve mal güvenliği OHAL kapsamında tamamen kaldırıldı. Bu iş dış komployla falan açıklanamaz. Ekonomi sağlam diyerek bu iş yok sayılamaz. Bu tabloyu gören bir bakan utanmadan dolarını satmadığı için vatandaşı suçluyor. Çözüm üreteceğiz diye toplanan EKK her zaman ki reform vaatleriyle ve hamasetle karşımıza çıkıyor. Nasıl böyle oldu sorusunu yanıtlama ihtiyacı ortaya çıkıyor. OHAL uzatan, ülkenin rejimini değiştirmekte ısrar eden iktidar Türkiye’nin sürüklenmekte olan bu krizin en temel sorumlusudur. Çözüm de siyasetten ve yeniden hukuk inşa etmekten geçiyor. OHAL düzeniyle mutfağımızın arasında doğrudan bir bağ var. Artık Merkez Bankasının yapacağı fazla bir şey kalmadı. Oysa çözüm belli. Her şeyden önce bu çılgınca rejim tartışması bitirilmeli. TL artık değer kaybetmesin diye bitirilmeli. Bu başkanlık ısrarından vazgeçilmeli. Derhal OHAL kaldırılmalı. Kalkmazsa Türkiye ekonomisi çok ciddi bir komaya girmek üzere. OHAL’i çok sevmiş olabilirsiniz ama bu OHAL Türkiye ekonomisini batırıyor. Şuandan sonra da kimsenin tuzu kuru değil. Özel sektör FETÖ operasyonları biran önce tamamlanmalı. Piyasa yeniden güven tesis edilerek iş yapabilir hale getirilmeli. AB ile Batı ile ilişkiler germeye yönelik değil toparlamaya ortak zemin yakalamaya yönelik yeniden kurgulanmalı. Derhal bu siyasi adımlar atılmalı ki çok ihtiyaç duyulan ekonomi politikaları tartışılabilir yazılabilir ve uygulanabilir hale gelsin. Eğer iktidar bunları yapmazsa yarın gelip bize ekonomik darbe demeye kalkmasın. Yarın gelip bize dış kaynaklıdır demeye kalkmasın.”

“BİR ÇABA OLARAK DEĞERLENDİRMEK GEREKİYOR”

Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Böke, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AB’ye alternatif olarak Türkiye’nin Şangay 5’lisi içinde yer alabileceği yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine, “Bir çaba olarak değerlendirmek gerekiyor. Çünkü AB’deki ekonomik entegrasyon ve dolayısıyla ortağı olan ülkelerde oluşturacağı kalkınma ve refah imkanı Şangay denen yapıda yok. Bir kez daha gerçeğin ifade edilmediği hamaset üzerine inşa edilmiş siyasetle karşı karşıyayız. Türkiye hayaller peşinde koşan değil, gerçeği inşa etmek isteyecek olan ve gerçeği inşa ederken de dünyayı doğru okuyan bir iktidara ihtiyaç duyuyor şuanda. Türkiye’nin yönü bellidir. Türkiye’yi kalkınmaya refaha taşıyacak olan bütün dünyayla işi geçinebilen ama yüzünü asla Batı’dan geri çevirmeyen bir gelecektir. Buna ekonomik olarak ihtiyacımız var” yanıtını verdi.

“EKK’DA ÖNCE OHAL’İ KALDIRACAK TÜRKİYE’DE SİYASİ GERGİNLİĞİ BİTİRECEK ADIMLARI ATMA CESARETİNİ GÖSTERSİN”

Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Ekonomi Koordinasyon Kurulunun yarın bir daha toplanma kararı almasının hatırlatılması üzerine Böke, “Türkiye’nin nasıl yönetildiğine dair çok somut bir şey söylüyor. Bu kadar kısa aralıklarla toplanma ihtiyacı duyan bir EKK. Arada belli yerlerden izin alınması gerektiği için ilk yapılan toplantıda bir sonuca ulaşılamamış gibi gözüküyor. Yarında yeniden izin alma ihtiyacı çıkarsa bir sonuç zaten çıkmayacaktır ama izin alındıysa dahi ortaya konacak olan çerçevenin çok umut vereceğini düşünmüyorum. Öte yandan istiyorum ki Türkiye için Türkiye ekonomisinin eşiğinde olduğu bu krizin atlatılabilmesi için hükümet uyansın ve EKK’da önce OHAL’i kaldıracak Türkiye’de siyasi gerginliği bitirecek adımları atma cesaretini göstersin” değerlendirmesinde bulundu.

Sonraki Haber