Devlet ineklere de el koydu

Koza İpek Grubu'na yönelik operasyonda ilginç ayrıntı; Koza İpek Grubu'na ait çiftliğe el konulunca devletin el konulmuş inekleri de oldu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu ile birlikte Eskişehir'de basın toplantısı düzenleyen CHP Genel sekreteri Gürsel Tekin, "Büyük olasılıkla göreceksiniz 1 Kasım'dan sonra CHP'nin zaferiyle Türkiye uyanacak" dedi.

Abacı Konak Eskişehir Otel'de düzenlenen basın toplantısına CHP Genel sekreteri Gürsel Tekin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu'nun yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Yılmaz Büyükerşen, CHP miletvekilleri Gaye Usluer ve Utku Çakırözer de katıldı. Türkiye'nin olağanüstü bir dönemden geçtiğini söyleyen Gürsel Tekin, ülkede yönetim, başbakan bulunmadığını öne sürerken "Bakanları sessiz, suskun. Neredeyse herkes esir alınmış. Eskişehir'den de sormak istiyorum; acaba sayın vali Diyarbakır'a gider gitmez özellikle IŞİD terör örgütüyle ilgili devletin jandarma, Milli İstihbarat, emniyet istihbarata bölgede IŞİD kampları, IŞİD hücreleri var mı yok mu yazısından dolayı mı alındı ?" dedi.

Gürsel Tekin, 12 Eylül döneminde bile yaşanılmayan sorunlarla karşı karşıya olunduğu söyledi. Tekin, "7 televizyonun kablosunu kestiler. Hiçbir hukuki gerekçesi olmadan kestiler. Gittiğimiz her yerde AKP'nin bir bitişi olduğunu hepinizin bilmesini istiyorum. Yayınların kablosunu çekiyorlar ama 1 Kasım'da AKP'nin kablosunu çekileceğini buradan Eskişehir'den sizlere müjdelemek istiyorum" diye konuştu.

"İNEKLERDEN NE İSTEDİNİZ?"

Eskişehir'de İpek Grubu'na ait bir çiftliğe de el konulduğunu öğrendiğini belirten Tekin konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bırakın televizyonlara, şirketlere insanların mal varlıklarına el koymayı. İneklere de el koymuşlar. İneklerden ne istediniz? Bu ne kin, bu ne öfke, bu ne hınç? Bunun adı eşkıyalık sistemi de değil çünkü eşkıyalığın bile kendi iç dünyasında çok ciddi kuralları vardır. Eşkıya düşmanına namaz kıldığında dokunmaz, su içerken dokunmaz, çocuğuyla, eşiyle yan yana ise dokunmaz. Maalesef böyle bir kritik dönemde seçime gidiyoruz. Şimdi büyük olasılıkla göreceksiniz 1 Kasım'dan sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin zaferiyle Türkiye uyanacak."

SURİYE SINIRINDAKİ GELİŞMELER

Bir büyük tehlikenin altını çizmek istediğini de belirten Tekin, "Seçime 3-4 gün kala Suriye sınırlarında ısrarla yeni bir provokasyonun yaratılması başlı başına başka bir tehlike olduğunu ifade ederken, şunları söyledi:

"Acaba dün çok zorlayan ısrar eden kesimler acaba tekrar bizi yeniden böyle bir maceranın içine mi sürüklemek istiyorlar. Bu çok önemli, çok takip edilmesi gereken olaydır. Özellikle sınırdaki son 24 saattir yaşanan sorunlar önümüzdeki saatlerde büyük sıkıntılarla karşı karşıya bırakabilir bizi."

Bir cemaat liderinin Başbakanla görüştüğünü söyleyen Gürsel Tekin, "Bir söylentiye göre cemaat lideri beyefendinin külliyesi tehlike altında ve bundan dolayı kendi bölgesine gidemediği IŞİD tehdidinden gidemediğini ve bu konuda Başbakandan destek istendiği söyleniyor. Gelmiş olduğumuz boyuta bakın arkadaşlar" dedi.

Ak Parti'deki koalisyonun dağıldığını öne süren Tekin, şunu bir partinin genel sekreteri olarak söylemediğini ifade ederken, "Bir yurttaş olarak söylüyorum; AKP yönetselliğini kaybetti. Bu saatten sonra AKP'nin yönetmesi mümkün değil. Yönetemez. Kim AKP? AKP kim? Cumhurbaşkanı mı, Tayyip Erdoğan mı, Bülent Arınç mı, Abdullah Gül mü, Cemil Çiçek mi? Hangi AKP? Tamam geçmiş dönemde iyi kötü bir koalisyonları vardı şimdi bu koalisyon da dağılmış. Bu şey bizi çok memnun etmiyor. AKP'nin ya da bu hükümetin bu kadar paramparça olması. Bu saatten sonra AKP'nin bu ülkeyi yönetmesi mümkün değil. İki yıldır yalvarıyorsunuz Obama ile görüşemiyor. Böyle bir ülke olur mu Allah aşkına. İki yıl. Bu kadar mı önemli biz aracı olalım sizi görüştürelim. Obama ile görüşmek meselenizi çözecekse" diye konuştu.

BERBEROĞLU: HANGİMİZ TERÖR DESTEKÇİSİYİZ?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu da konuşmasında IŞİD'in terör örgütü olarak ilan edilmemesini eleştirerek şöyle dedi:

"Şuradan sokağa çıkıp 100 kişiye sorun. Ankara bombasını kimin koyduğu konusunda hala bir fikir birliği yok. Sebebi AKP'nin medya operasyonlarında yatıyor. AKP ne yaptı? Bomba patladığı dakikadan itibaren bilinçli bir program uygulamaya başladı. Medyada bir algı operasyonu uygulamaya başladı. Anında ekranları kararttı. Gücünün yetirebildiğinin ekranlarını kararttı gücünün yetiremediğinin kablosunu çekti. Devam etti kendi televizyonları ve kendi çamur medyasıyla haber uydurmaya başladı. İşte DEAŞ dedi, Muhaberat dedi, CIA, dedi ben sayamadım. İran dedi, sonunda da işte başbakan kokteyl dedi. Sonuç olarak halka sordular, olaydan 15 gün sonra kim yaptı bu işi diye. Yakalanan, şuanda zanlı olarak içeride bulunanların tamamı IŞİD'ci. İntihar bombacısı IŞİD'ci, arananların tamamı IŞİD'ci. Ama halka sorduğunuz zaman yüzde 30'u PKK diyor, başka bir terör örgütünün adını veriyor. Neden? Yani AKP'nin IŞİD'i Türkiye'de terör örgütü, Türk İŞİD'i terör örgütü olarak ilan etmemesi neden? IŞİD'in adını Türkiye'de niye değişik kullanması, başka şekilde ifade etmesi neden? Ama Başbakanın da açıkça ifade ettiği gibi bir IŞİD'ci sırtında bombalı yelekle dolaşırsa eyleme geçmeden yakalayamazsınız. Bunun adına adalet diyorlar. Bunu eleştirdiğimiz zaman da bize terör destekçisi diyorlar. Hangimiz terör destekçisiyiz bir oturalım konuşalım."

"TOPLUMUN NEFES BORUSU KESİLİYOR"

Medya kuruluşlarına yapılan operasyonların hukuka aykırı zolduğunu da ifade eden Enis Berberoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bugün yapılan operasyonda hukuka aykırılık şu noktada açıktır. Medya kuruluşlarının üretim araçları müsadere edilemez. Bu Anayasa'nın güvencesi altındadır. Açın bakın. Her şeyini alabilirsiniz adamın. Ama medyasına dokunamazsınız. Medyanın üretim aracı bağımsız olarak bu halka hizmet içindir. Halkın haber alma hakkı içindir. Burada kesilen halkın haber alma hakkına dönük bir operasyondur bu olay. Yani nefes borusu kesiliyor toplumun. Haber almadan, bilgi edinmeden nasıl karar verecek bu insanlar seçimde. Önümüzdeki dönemde ne yapacağına dair kararlarını nasıl oluşturacak. Türkiye'yi karartıyorlar bunlar. Mesele şunun televizyonu bunun gazetesi, ötekinin şirketi değil. Mağdura bakarak kara vermeyin. Bu sermaye grubu düne kadar Tayyip Erdoğan'ın göz bebeğiydi. Bizim partimizde bu sermaye grubunun medya organları tarafından suçlanan, onların hakim ve savcıları tarafından içeriye atılan, haksız yere yatan 4 tane milletvekili var aramızda. Fakat onun medyası, ötekinin şirketi derken bütün medya kaybolup gidiyor önümüzde. Bunu unutmamak lazım. Sonuç olarak kim kalacak ve gerçekleri kim halka anlatacak. Soru budur. Mağdura bakarak değil, iktidarın baskı yöntemine bakarak karar verin."

Kaynak: Doğan Haber Ajansı

Sonraki Haber