PKK onları hain ilan etti !

PKK'nın son günlerde yaptığı eylemleri ve HDP'nin tutumu böyle analiz edildi.

Gazeteci Oral Çalışlar, PKK'nın son terör eylemlerini ve HDP'nin tutumunu analiz etti.

PKK'nın yanlış "çukur" hesabı  Gazeteci-yazar Oral  Çalışlar, "Kobani yanılgısıyla" yeniden silaha sarılan PKK'nın şiddet  eylemlerinin yol açtığı tahribatı ve HDP'nin, PKK dayatmaları karşısında kararlı  bir tavır alamamasının bölge halkında yarattığı hayal kırıklığını AA için  değerlendirdi
 
PKK YENİDEN BAŞLARIZ DİYE TEHDİT EDİYORDU
 
Çözüm süreci devam ederken, PKK zaman  zaman, "yeniden başlarız" tehditlerini sürdürüyordu. Bölgeyi uzun yıllardır  yakından izleyen bir gazeteci olarak, orada yaşanan olumlu gelişmeleri  görüyordum. Sosyal ve ekonomik hayat canlanmış, başta Diyarbakır olmak üzere  bölge kentlerinde, kafeler, lokantalar, turistik tesisler, sanat galerileri hızla  yaygınlaşmaya başlamıştı. 
 
 Siyasi alanda da önemli ilerlemeler sağlanmıştı. Çözüm süreciyle  birlikte Kürtlerin hak ve hukuk talepleri alanında da dikkat çekici adımlar  atılmıştı.
 
Böylesine önemli başarıların elde edildiği bir ortamda, PKK'nın  yeniden şiddet politikalarına dönmesini, dönebilmesini mümkün görmüyordum. Bunun  gerçekçi olmadığını, bölge halkının desteğini sağlayabileceğini düşünmüyordum.
 
PKK'NIN KOBANİ YANILGISI
 
Buna rağmen PKK silaha sarıldı. Bu kez daha önce karşılaşmadığımız bir  yolu denedi. Şehir savaşları yoluyla bir ayaklanma girişiminde bulundu.
 
 Öyle anlaşılıyor ki Suriye'nin Kobani kentindeki tecrübe; onları aynı  yolları Türkiye'de de denemeye sevk etmişti. Aynı gelişmeleri Türkiye'de de  gerçekleştirebileceklerini düşünmüşlerdi.
 
 Oysa iki deneyim arasında çok büyük farklar vardı: Kobani'de kenti  IŞİD'e karşı savunan Suriye Kürtleri, topraklarını, mallarını, mülklerini,  dükkanlarını, işyerlerini, hepsinden önemlisi canlarını savunuyorlardı.  Kaybetmeleri halinde, yok olacaklardı.
 
Cizre'de, Sur'da, Silopi'de yaşayan Kürtler için böyle bir tehdit  yoktu. Evleri kendilerinindi, dükkanları kendilerinindi, çözüm süreci döneminin  de etkisiyle hayatları daha zenginleşmişti. Çözüm süreci dönemindeki  çatışmasızlık hali, can ve mal emniyeti açısından bir rahatlık sağlamıştı.
 
Hendek kazarak ne elde edeceklerdi? Kobani'yle hiç ilgisi olmayan bir  durumla yüzyüzeydiler. Burada oldu bitti yoluyla ilan edilen özyönetimden de bir  şey elde etmeleri sözkonusu değildi.

Tersine kazılan çukurlar nedeniyle, hayatlarını, evlerini, işyerlerini  tehdit eden bir durumla yüz yüze gelmişlerdi. PKK'nın hendek siyasetine destek  vermek, onları için her şeylerini yitirdikleri bir felaket anlamına geliyordu.

PKK KARŞI GELENLERİ HAİN İLAN ETTİ
 
Elinde silahıyla kapısına dayanan PKK'lılara karşı koyacak bir güçleri  de yoktu. "Yapmayın etmeyin" demeleri bile ağır şiddetle karşılık buluyordu.  Çareyi terk etmekte buldular. Şehirler hızla boşaldı.
 
Bu olayların yaşandığı kentlerde çok sayıda dostum tanıdığım var. Önce  itiraz ettiler. Tehdit edildiler. Sonra başka bir yere göç etmeyi denediler.  Evlerini terk ettiler. Evlerine el kondu. "Hain" ilan edildiler.
 
Hendek siyaseti, PKK'nın bir ayaklanma deneyi olarak fiyaskoyla  sonuçlandı. İlk kez bu kadar ağır bir darbe yediler. Daha da önemlisi, ilk kez  yöre halkının açıktan tepkisiyle karşılaştılar, bir ölçüde sağladıkları kitle  desteğini önemli ölçüde kaybettiler.

HDP DİK DURAMADI

HDP'ye gelince; Onların bu süreçteki durumları, tam bir hayal  kırıklığı oldu. Önce PKK'nın silahları susturmasını istediler. Seçimlerde  aldıkları yüzde 13'lükoyun, şiddet ortamında bir anlamı olmadığını görüyorlardı.  Başlangıçta hendek ve barikatlara karşı çıktılar.
 
Ancak PKK'nın sert tehdidi, ya da uyarısı, onların dik durmasını  engelledi. PKK'nın dayatmaları karşısında, hendeklerin peşine takıldılar.  Şiddetle aralarına sınır çekememeleri, PKK şiddeti karşısında teslimiyetçi bir  yol izlemeleri, onları siyaseten etkisizleştirdi, işlevsizleştirdi.
 
HALKIN HDP'YE GÜVENİ AZALDI
 
Yöre halkı da HDP'lilerin bu pasif tutumlarını, çözüm üretemeyen  hallerini umutsuzca izledi ve onlara olan güvenlerini büyük ölçüde yitirdi.
 
Şimdi yöre halkı, PKK'nın denediği "ayaklanma"nın ve HDP'nin onun  peşine takılan siyasetlerinin bedelini ödüyor. Şehirler yakıldı yıkıldı. Hala bir  çok şehirde huzur yok. Gelecek umudu yok. Çaresizlik egemen.
 
Başta söylediğime dönersem, çözüm süreci yaşanmamış olsaydı, belki  yöre halkı şiddet siyasetine bu kadar uzak durmayabilirdi. Yaşadığı deneyler,  neleri kazanabileceğini, neleri kaybedebileceğini onlara göstermişti.
 
PKK bu nedenle önemli bir yenilgi yaşadı. Milyonlarca oy alan HDP,  sorumluluğunun gereğini yerine getiremedi. En büyük bedeli de bölge halkı ödedi.

Şimdi yaraları sarma zamanı.

Öncelikli olarak önümüzdeki temel mesele, bölgede silahların tamamen  susması. Kürtlerin çok haklı demokratikleşme taleplerinin karşılanması amacıyla,  ciddi bir siyaset ve hukuk reformuna girişilmesi.

Yeni anayasa çalışmaları, bu açıdan bir imkan ve başlangıç olabilir.

HDP'nin hatalarını fark ederek, Meclis çalışmalarına aktif olarak  katılmasını da önemsemek gerekiyor.

Sonraki Haber