Şehit Halisdemir davasında sürpriz gelişme

15 Temmuz'un kahraman isimlerinden Ömer Halisdemir'in davasında kritik isimlerden Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı mahkemeye ifade verdi.

DARBE girişimi gecesi Ankara'da Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda (ÖKK), Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili 18 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Duruşma başkanı, tanıklardan Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın, duruşma günü Suriye'deki görevi nedeniyle il dışında olacağını bildirdiğini ve bu nedenle ifadesini celse arasında aldıklarını belirtti.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya; sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, 3 gün sürecek duruşmalarda tanıkların dinleneceğini belirterek, 11 tanıktan Zekai Aksakallı'nın görevi nedeniyle mazeret bildirdiğini ve ifadesini celse arasında aldıklarını söyledi.

HALİSDEMİR VURULDUKTAN SONRA İLK MÜDAHALEYİ YAPAN SUBAY DİNLENDİ

Olay tarihinde yüzbaşı rütbesiyle Karargah Nöbetçi Subayı olan ve hemen hemen bütün sanıkların ifadelerinde adı geçen Binbaşı Volkan Vural Bal dinlendi. Olay günü saat 21.30 sıralarında Hareket Şube Müdürü Albay Ümit Bak'ın kendisini aradığını ve nöbetçi amirin yanına gelmesini istediğini söyledi. Bunun üzerine nöbetçi amir Yarbay Ümit Koçak'a gereken bilgiyi verdiğini anlatan Bal, "Geri döndüğünde oldukça heyecanlı ve telaşlıydı. Bana "olağanüstü şeyler oluyor, nizamiyeye bilgi verin emniyet tedbirleri arttırın" dedi. Bana tehdidin niteliği hakkında bir şey söylenmemişti ama ben bu tehdidin canlı bomba olacağını değerlendirerek, nizamiyeyi arayıp gerekli talimatları verdim" dedi.

ÜMİT BAK AKSAKALLI'NIN TELEFONUNU "KÜFÜR ETMEYİN" DİYEREK KAPATTI

Saat 21.30'dan Özel Kuvvetler Komutanı Aksakallı'nın karargahla telefon irtibatı kurduğu ana kadarki yaşananları anlatan Bal, nizamiye bölgesinde helikopterle ateş açılmasının ardından karargah binasına gittiğini belirterek, şunları söyledi: "Karargah binasında hemen nöbetçi amir Yarbay Ümit Koçak'ın odasında gittim. Dışarıdan gelen personelin orada toplandıklarını fark ettim. Ümit Bak'ın odasında bulduğum nöbetçi amire olup biteni bildirdim. Bu arada Ümit Bak çok telaşlıydı. Nöbetçi amir, Ümit Bak'a durumun anormal olduğunu söyledi. Bu sırada bir astsubay gelip "Zekai Paşa Ümit Bak albayla görüşmek istiyor dedi. Telefonun açık olduğunu ve beklendiği söylendi. Ben bunun üzerine dışarı çıkıp hareket merkezine gittim. Telefona bakmak için Ümit Bak gelmedi. Tekrar Ümit Bak'ın odasına gidip "komutanım komutanımız telefonda bekliyor gelmeyecek misiniz" dedim. İkinci kez söylediğimde odada bulunun herkes ve Ümit Bak hareket merkezine geçtik. Telefonu tekrar hatırlatıp, "komutanımızla görüşün ve emrini alın" dedim. Bunun üzerine Bak telefonu eline aldı. Kısık sesle konuşurken, "Emirleri uyguluyoruz" dedi. Karşı taraftan küfür edilmiş olacak ki, "Küfür etmeyin diyerek" telefonu kapattı. Sonra bize dönüp gelen emirler var bu emirlere göre hareket edeceğiz" dedi ve elindeki kağıtları gösterdi"

BİZE SİLAH DOĞRULTAN KİŞİLERDEN BİRİ TELEFONU ALIP PARÇALADI

Albay Ümit Bak'a gelen emirlerin nereden geldiğinin belli olmadığını söylediğini ve kafasında soru işaretleri bulunduğunu söylediğini belirten Bal, "O sırada tekrar telefon çaldı. Arayan Zekai Paşaydı. Nöbetçi amirle görüşmek istediğini telefonu açan astsubay söyledi. Biz de telefona yöneldiğimizde içeri giren iki kişi bana ve nöbetçi amir Yarbay Ümit Kocak'a silah doğrulttu. Silahları atışa hazır hale getiren ve bize doğrultan kişilerin Nedim Şahin ve Muzaffer Han olduğunu sonrada öğrendim. Nöbetçi amir telefonu açıp "komutanım konuşamıyorum diyerek" kapattı. Bu sırada bize silah doğrultan kişilerden biri telefonu eline alıp parçaladı" diye konuştu.

BİZE TARAFINI SEÇİN DİYE HİTAP ETTİ

Bal, bu olaylar yaşanırken darbeci askerlerden Yarbay Mehmet Ali Çelik'in, Ümit Koçak ve kendisine dönerek, "Tarafınızı seçin" dediğini söyleyen Bal, "Ben de, tarafımın Türk Silahları Kuvvetleri ve Özel Kuvvetler olduğunu söyledim" diye ifade verdi.

HALİSDEMİR'İN NABZINI KONTROL ETTİM

Yaşananların ardından yanlarına silahlı bir kişi bıraktıklarını ve Ümit Koçak'la birlikte nöbetçi amirliği odasında beklediklerinin anlatan Bal, ifadesine şöyle devam etti: "Nöbetçi amirliği odasının bitişiğindeki görüntü izleme odasının kapısını açarak olup biteni görmek istedik. Bu sırada orada görevli bir astsubay bir helikopterin inmek üzere olduğunu söyledi. Helikopter indikten sonra çatışma oldu. Biz bina içerisinde kendimizi emniyete aldık. Bize yerde bir kişinin yattığını yönünde bilgi geldi. Saat 02.15 gibi olduğunu tahmin ediyorum bir ambulans geldi. Ben de odadan çıkıp ellerimi yukarı kaldırıp "nöbetçi subayım beni vurmayın" yaralı var ise yardım edelim dedim. Dışarı çıktığımda Mihrali Atmaca'yı gördüm. Yanına yaklaştım yerde yatan kişinin Ömer Halisdemir olduğunu anladım. Hayatta mı diye nabzını ölçmek istedim. Ben nabız alamadım. Ambulanstaki bir görevli de nabız ölçtü. "Sanki nabız var" dedi. Ben tekrar ölçmek isterken Mihrali Atmaca, "çekilin" diye bağırarak, iki el Halisdemir'e ateş etti. Arkasından biri "komutanım niye attınız hesap verseydi" diye bağırdı. Üzerine örtü örtürüp, nöbetçi amiri Ümit Koçak bilgi vermek için odaya doğru gittim."

MİHRALİ ATMACA'NIN TİMİ OLMAZAYDI KARARGAHI KONTROL ALTINA ALAMAZDIK

Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın sabaha karşı karargaha geldiğini anlatan Bal, bu sürece kadar karargahı nasıl kontrol aldıklarını anlattı. Mahkeme başkanı, "Mihrali Atmaca davanın sanıklarından. Darbeci olduğu ve sonra başarısız olacaklarını anlayınca taraf değiştirmekle suçlanıyor. Sizin ifadeniz bu nedenle önemli" diye Bal'ı uyardı. Bal, mahkeme başkanına bu tim (Üsteğmen Mihrali Atmaca'nın timi) olmazaydı karargah binasını kontrol altına alamazdık" diye yanıt verdi.

Bal ayrıca Zekai Aksakallı'nın, darbeci askerleri teslim aldıktan sonra Ümit Bak'ın yüzünü açtırarak, "Akşam bana söylediklerin tekrar söyle" deyip ayağıyla iteklediğini söyledi. Duruşma, Bal'ın ifadesiyle devam ediyor.


 

Sonraki Haber