Türkiye’nin milli güvenliğini ilgilendiren çok gizli belgeler kayıp!

Halk TV'de dün akşam yayımlanan "Açıkça" programında Kozmik Oda’daki Türkiye’nin milli güvenliğini ilgilendiren çok gizli belgelerin bir hard diske kopyalanıp ortadan kaybolduğu iddia edildi.

Halk TV'de dün akşam yayımlanan "Açıkça" programında konuşulanlar, bir dönemin sır perdesini araladı.

Gökmen Karadağ'ın sunduğu programa konuk olan emekli Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü, Kozmik Oda'da yapılan aramaların bilinmeyenlerini ve daha sonrasında yaşanılanları anlattı.

Kozmik Oda'daki aramalardan sonra “yüzlerce kişinin başına bir şey geldiği” iddiasının yanlış olduğunu söyleyen Albay Büyükköprü, "2009 ve 2010 yılına kadar 25 gün süren aramanın sonunda hiçbir bilgi, belge hakim ve savcılara verilmedi. Bunlar muhafaza edildi" dedi.

Buna göre; Kozmik Oda’daki Türkiye’nin milli güvenliğini ilgilendiren çok gizli belgeler bir hard diske kopyalanıp, Genelkurmay Başkanlığı’nda saklanmıştı.

Ta ki 2013’e kadar...

O sırada Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’di.

“2013 YILINDA GENELKURMAY BAŞKANLIĞI BU HARD DİSKİ SAVCIYA TESLİM ETTİ”

Emekli Albay Büyükköprü canlı yayında sözlerini şöyle sürdürdü:

“2013 yılının Şubat ayında, savcı tekrar hard diski almak için müracaat etti, hakim de bunun yetkisini verdi. Ve Genelkurmay Başkanlığı bu hard diski savcıya teslim etti. Necdet Özel Genelkurmay Başkanı, Muharrem Köse de adli müşavir.

Muharrem Köse, Adli Müşavir; 15 Temmuz'dan sonra tutuklandı, ağırlaştırılmış müebbet aldı, şu anda hapiste. Mahkemede ‘neden teslim ettiniz’ denildiğinde, ‘o dönem savcı kararı gönderdiğinde Adli Müşavirdim. Oturdum, bunu teslim etmenin fayda ve mahsurlarını yazdım, teslim etmemenin fayda ve mahsurlarını yazdım. Genelkurmay Başkanı'nın önüne koydum. Kendisini yönlendirmem olmadı, çünkü herkes bu konuyu biliyordu. Kendisi de biliyordu. Karar Genelkurmay Başkanı'nın kararıdır' diyor. Bunu Muharrem Köse mahkemedeki ifadesinde söylüyor.”

"Yönlendirmeye gerek var mı" diyen emekli Albay Büyükköprü "2010 yılında bu hakim kararıyla verilmemiş. Kanunlar aynı, hakimler aynı, savcılar aynı. Ne değişti de 2013 yılında verdiniz" diye de ekledi.

“İŞGAL GÜÇLERİNE KARŞI MUKAVEMET GÖSTERECEK İNSANLARIN AYRINTILARI VAR”

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan'ın hard diskin içinde ne olduğunu sormasının ardından programda şu diyaloglar yaşandı:

Büyükköprü: İçinde ülkenin sefere yönelik planları vardı. Yani ülke işgal edildiğinde, işgal güçlerine karşı mukavemet gösterecek insanların, onların ne tür bir mukavemet göstereceği, neler yapacağının ayrıntıları vardı.

Ersan Şen: Kimler olduğu belli mi o insanların?

Büyükköprü: İsimler de var. Bunların nasıl karşı koyacağı da var. Nasıl haberleşecekleri de var. Nasıl lojistik desteğin yapılacağı da var.

HARD DISK’İN NEREDE OLDUĞU BİLİNMİYOR

Barış Pehlivan: Nerede o hard disk?

Büyükköprü: Nerede olduğu bilinmiyor.

Barış Pehlivan: Gecenin haberi bu. Türkiye'nin olası bir işgal durumunda yapacağı bütün planlar, isimleriyle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı eliyle hukuka aykırı bir şekilde dışarı çıkarılmış ve şu an o bilgilerin nerede olduğu bilinmiyor. Manşet bu.

HARD DISK ALINDIĞI GÜN ÇOĞALTILMIŞ

Büyükköprü: 16 Mart'ta savcıya bu hard diski veriyorlar. Savcı, resmi belgelere göre söylüyorum, 9 ay boyunca bunu ellemiyor. Resmi belgeler böyle. 27 Aralık 2013 tarihinde TÜBİTAK'tan 2 tane bilirkişi istiyor. TÜBİTAK 2 tane bilirkişi gönderiyor. Bilirkişiler geliyor: Burak Akoğuz, Ebubekir Yalçınkaya. Orada tekrar bir çoğaltma yapıyorlar. Ve o bilirkişiler bunun çözümünü yapıyorlar. Fakat 2015 yılında bunun kumpas olduğu ortaya çıktıktan sonra, bu bilirkişilerin ifadesi alınıyor. Ebubekir Yalçınkaya ifadesinde diyor ki, “2013 yılının Mart ayında, 16-17 ve 21 Mart'ta bu hard disk 3 defa çoğaltıldı.” Ve çoğaltma cihazı da bunu doğruluyor. Bu delil olarak mahkemeye sunuldu. Hani 9 ay boyunca hiçbir şey yapılmamıştı, öyle duruyordu? Halbuki aldığı gün çoğaltmışlar.

Barış Pehlivan: Çoğaltıldı... Örneğin, Amerika'ya verilmiş olabilir mi? Bizim bir şekilde bir işgal durumunda karşı karşıya gelebileceğimiz bir ülkenin istihbarat teşkilatına verilmiş olabilir mi?

Büyükköprü: Yani şimdi ben ancak kanaat belirtebilirim. İstihbaratla ilgili hiçbir bilgim yok. Ama bu planlar kimin eline geçtiğinde, kime ne menfaat sağlıyorsa, onlara verilmiştir.

Gökmen Karadağ: Şimdi bu planların alıcısı kimse, hepsine gitmiş olabilir.

Barış Pehlivan: Oradaki yüzlerce belki binlerce insanın hayatı tehlikede değil mi şu an?

Büyükköprü: Tehlikede demeyelim, onları da tedirgin etmeyelim. Ama sıkıntılı bir süreç, tabi ki sonuçta bu insanlar ifşa oldular.

İMAJLARI ALANLAR FİRARDA

Aytunç Erkin: Şimdi şöyle bir durum var. Üç imaj alınıyor. Bu imajı alanlar nerede şimdi? Firarda olan var mı?

Büyükköprü: Bu imajı alan iki kişi... Mart ayında bu imajı çoğaltan üçüncü bir kişi daha var, Ünal Tatar. Ünal Tatar'ın hiçbir görevlendirmesi yok bu dosyada. Tamamen görevsiz olduğu halde, savcı Mustafa Bilgili, Ünal Tatar'ı çağırıyor adliyeye. Ünal Tatar'a çoğalttırıyor. Ünal Tatar çoğaltırken Aralık ayında bilirkişi olan Ebubekir Yalçınkaya da geliyor yardım ediyor. Yalçınkaya bunu kendi ifadesinde anlatıyor: “Ünal Tatar çoğaltıyordu. Ben de gittim yardım ettim” diyor. Bu üçü de, üzerine görevsiz olan Yakup Korkmaz ve bir bilirkişi daha, bunların hepsi TÜBİTAK'ta görevli... Bu 5 bilirkişi de şu anda firarda.

Aytunç Erkin: Firarda, derken Türkiye'de değiller yani... 5'i firarda, yurtdışında, bu imajlar nerede?

Büyükköprü: Bunların ByLock kullanıcısı olduğu tespit edildi. 5'i de firarda.

KUMPAS DAVASINDA NECDET ÖZEL SANIK DEĞİL

Barış Pehlivan: Peki, tekrar başa dönüyorum... Bunun kumpas olduğuna dair dava var mı?

Büyükköprü: Tabii, bu 2015'te takipsizlikle sonuçlanınca, kumpas olduğu ortaya çıkınca, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kumpasçılarla ilgili dava açıldı.

Barış Pehlivan: Çok güzel. O zaman, bu kayıp olan, Türkiye Cumhuriyeti'nin en gizli, en mahrem olan bilgilerini dışarıya çıkaran, bunun talimatını veren, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı Necdet Özel bu davada sanık mı?

Büyükköprü: Hayır, değil.

Sonraki Haber