Yangın dehşetini anlattı: ''Ablanın biri suyu açtı, çarpıldı''

Adana'daki yurt yangınından kurtulan bir öğrenci 3. kattan atlayarak kurtulduğunu söyledi.

Adana'nın Aladağ İlçesinde kız öğrenci yurdundaki yangın faciasından kurtulan bir öğrenci, "Ablanın biri suyu açtı çarpıldı, koku geldi ardından patlama sesi. Kapılar kilitliydi, 3. kattan atladım" diye konuştu.

TÜM TÜRKİYE YASA BOĞULDU

Adana'nın Aladağ İlçesi Sinanpaşa Mahallesi'nde köylerden gelen ilköğretim öğrencilerinin barındığı Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdu'nda önceki akşam saat 19.30 sıralarında çıkan yangın, tüm Türkiye'yi yasa boğdu.

Alevler arasından çıkamayan görevli Fatma Canatan, yurt müdürü Cumali Genç'in 4 yaşındaki kızı Sare Betül Genç, öğrenciler Sema Nur Aydoğdu, Gamze Bagir, Bahtınur Baş, Nurgül Pertlek, Tuğba Aydoğdu, Sümeyye Yetim, Cennet Karataş, Sevim Köylü, İlknur Maden ve Zeliha Avcı hayatını kaybetti.

Pencerelerden atladıkları için vücudunda kırıklar oluşan, dumandan etkilenen 24 öğrenci, çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. Yaralılardan 4'ünün durumunun ağır olduğu belirtildi.

TOPLANIP EL ELE TUTUŞMUŞLAR

Çocukların cesetlerini çıkaran ekibin başındaki Adana Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürü Fahri Durukan, "Binanın en üst katında 2 oda bulunuyor. Cesetlerden 4'ü bir odada, 8'i bir odada bulundu. Ekiplerimiz odaya girdiklerinde her 2 odadaki çocukların cesetleri de el ele idi. Zaten bulundukları oda yatak odaları. Çatı çökmeye başlayıp alevler etrafı sarınca odanın ortasında toplanıp el ele tutuşmuşlar" dedi.

Cenazelerin hepsi yandığından tanınmaz halde olduğu, ailelerden alınan kan örneklerinin DNA testi için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildiği öğrenildi.

"KOKU GELDİ, PATLAMA SESİ DUYDUM, KAPILAR KİLİTLİYDİ, 3. KATTAN ATLADIM"

Yangında Gülcan adlı kızı kurtulan ancak diğer kızı Gamze'yi kaybeden baba İsmail Bağır, Habertürk'e yaşananları anlattı. Bağır, "Gülcan, yangın sırasında ders çalışıyormuş. Bana olayı şöyle anlattı:

"Bir koku geldi, patlama sesi duydum. Kapılar kilitliydi. Zaten aşağıdan dışarıya çıkacağımıza gözümüz kesmedi. Yukarıdan yangın merdivenine hiç gidemedik karanlıktan. Orasının kilitli olduğunu biliyorduk. Kendimi üçüncü katın camından aşağıya sarkıttım. Arkadaşlarım tutmaya çalıştı ama yine de attım kendimi aşağıya. Geride kalanlar öldü."

Kızı Gülcan'ın, kardeşinin öldüğünden haberi olmadığını söyleyen İsmail Bağır, "Bu yurda Milli Eğitim yönlendirdi bizi. 'Diğer yurtta tadilat var' denildi. Bizden para almıyorlardı" diye konuştu.

"ABLANIN BİRİ SUYU AÇTI, ÇARPILDI"

Yurtta kalan 6. sınıf öğrencisi Neslihan Aydoğdu, bulaşık yıkayan bir öğrenciyi elektrik çarptığını belirtti. Habertürk'e konuşan Neslihan Aydoğdu, "Bulaşıkları makineye doldurduk, kazanları yıkadık. Ablanın biri suyu açtı, 'Elim elektriklendi' dedi. Cız etti... Şalterin olduğu yerde yangın çıkmış. Karşısındaki yerde de duman vardı. Kapılar kilitliydi. Balyozla kapıyı açmaya çalıştılar. Sonra yukarıya çıktım, camları kırdılar. Herkes üst katlardaydı. İkinci kattaki pencereye itfaiyeci amcalar merdiven uzatıp bizi indirdiler. Yangın merdiveninin önünde 3 kişiyi kucak kucağa ölü bulmuşlar" ifadesini kullandı.

Aydoğdu, Habertürk'ün sorusu üzerine kapıların kilitli olduğunu, nöbetçi öğretmenlerin kilitlediğini söyledi.

"ABLAM ÜST KATTAYDI, ÇOK KORKTUK"

Yangında 7. sınıfta okuyan kızı Sümeyye'yi kaybeden Ahmet Yetim'in 5. sınıf öğrencisi kızı Fadime'nin ise tedavisi Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sürüyor. Büyük üzüntü yaşadığı için konuşmakta zorlanan baba Yetim, gözyaşlarını tutamadı.

Fadime Yetim ise yangın sırasında birinci kattaki odasında olduğunu, bir anda bağrışmaların duyulduğunu, bunun üzerine ikinci kata kaçtıklarını ifade etti.

7. sınıfta olan ablası Sümeyye'nin yangın sırasında üçüncü katta bulunduğunu anlatan Fadime Yetim, "Bizim kaçtığımız ikinci kata merdiven dayadılar ve biz oradan indik. Ablam üçüncü kattaydı. Çok korktuk" dedi.

HASTA OLDUĞU İÇİN KURTULDU

8. sınıf öğrencisi Hacer Manit, rahatsızlığı nedeniyle yurda gitmediği için yangından kurtulmuş. Hacer Manit, "Babamın servis parasını karşılayacak gücü yoktu. Süleymancı Cemaati'nin mensubu olduğumuz için yurda ücret ödemiyorduk. Yangın merdiveninin geçen yıl da kapısı kapalıydı. Genelde kapalı duruyordu. Anahtarı görevlilerdeydi. Öğrenciler bilgisayar, telefon bilmezlerdi" dedi.

Sonraki Haber