Yargıtay’dan nafaka borcunu ilgilendiren karar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, boşandıktan sonra fiili birliktelik yaşayanların nafaka borcunu ilgilendiren önemli bir karara imza attı.

İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, borçlu itiraz dilekçesinde; alacaklı vekili tarafından Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2003 tarihli boşanma kararında hükmedilen nafakanın tahsili için aleyhine ilâmlı icra takibi başlatıldığını, alacaklı ile formaliteden boşandıklarını, boşandıktan sonra 11 yıl 10 ay birlikte yaşadıklarını, her gün alacaklıya 80 TL verdiğini, nafakanın ödendiğini, gerekli delil ve tanıklarını sunacağını ileri sürerek gereğinin yapılmasını (icranın geri bırakılmasını) talep etti. Alacaklı; davetiye tebliğine rağmen yazılı beyanda bulunmadı.

ŞİKAYETİN REDDİNE KARAR VERDİ

Bursa 5. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 29.12.2015 tarihli kararı ile; borçlu, boşandıktan sonra alacaklı ile birlikte yaşadıklarını ve her gün alacaklıya elden para verdiğini belirtmiş ise de nafaka borcunu ödediğine dair yazılı belge sunmadığı, borçlunun iddialarını ancak genel mahkemede ileri sürebileceği gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verdi. İlk derece mahkemesinin belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu temyiz isteminde bulundu ve dosya temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’ne gönderildi.

HÜKÜM BOZULDU

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, “Borçlu, İcra Mahkemesine verdiği 25.08.2015 tarihli dilekçesinde, alacaklı ile boşandıktan sonra 11 sene 10 ay birlikte yaşadıklarını ve geçimini kendisinin temin ettiğini iddia etmiştir. Borçlunun, 25.08.2015 tarihli dilekçesindeki bu talebi borca itiraz niteliğinde olup, maddi vakalara ilişkin bu itirazının tanıkla ispatı mümkündür. İcra Mahkemesince, borçluya yazılı delilleri sorulmasına rağmen ibraz edilmediği gerekçesiyle, itiraz reddedilmiş ise de; borçlu, itiraz dilekçesinde tanıklarını duruşmada bildireceğini belirtmiştir. O halde, İcra Mahkemesi’nce borçlunun tanıkları kendisinden sorularak belirlenip, dinlendikten sonra sonuca gidilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir” gerekçesi ile kararı bozdu.

KARARDA DİRENDİ

Bursa 5. İcra (Hukuk) Mahkemesi kararında direnip şikâyetin reddine karar verdi. Direnme kararı süresi içinde borçlu tarafından temyiz edildi ve dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine taşındı.

“NAFAKA BORÇLUSU TANIKLA İSPAT EDEBİLİR”

Direnme kararının temyiz edilmesi neticesinde dosyayı ele alan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bozma kararında şu ifadelere yerdi.

“Borçlu, icra mahkemesine başvurusunda alacaklı ile formaliteden boşandıklarını, boşandıktan sonra 11 yıl 10 ay birlikte yaşadıklarını, her gün alacaklının eline 80 TL verdiğini, nafakanın ödendiğini, gerekli delil ve tanıklarını sunacağını ileri sürerek icranın geri bırakılmasını talep etmiştir. Şu hâle göre nafaka borçlusu, nafaka alacaklısı ile oturup kendisi tarafından infak ve iaşe edildiğini ileri sürmekte olup, bu fiilî durumu (hukuki fiili) İİK’nın 33 üncü maddesindeki belgelerle bağlı olmaksızın tanık delili ile ispat edebilir. Bu durumda icra mahkemesince borçlunun iddialarına ilişkin tanıkları kendisinden sorularak belirlenip dinlendikten sonra bir karar verilmesi gerekir. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.”

Kararı değerlendiren İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan şunları söyledi:

“Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu bozma kararı ile bu olaydaki gibi boşandıktan sonra fiilî olarak yaşayan eşlerin nafaka uyuşmazlıklarında artık icra mahkemeleri dar (sınırlı) yetkili olduklarını ileri sürerek tanıkları dinlememe yoluna gidemeyeceklerdir. Nafaka borçlusu olduğu iddia edilen eş, isterse genel mahkemelerde menfi tespit (borçlu bulunmadığının tespiti) talebinde de bulunabilir. Bu konudaki tercih, nafaka borçlusu olduğu iddia edilen eştedir. Ayrıca, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin nafakanın tahsiline karşı birlikte yaşama ve masrafların karşılandığı iddiasına dayalı menfi tespit davası açılabilir şeklinde 03 Haziran 2021 tarihli kararı da bulunmaktadır.”

Sonraki Haber