Hiç sadece bir tatlı yemek için oturduğunuz bir kafeden, ilhamla kalktığınız oldu mu?
Benim için bu deneyim, Antalya’nın Serik ilçesinde gizli bir köşede yer alan Marvin Chocolate & Coffee’de gerçekleşti. Ama bu yazı bir kafe övgüsü değil; bu yazı, o kafenin ardındaki kadın —Medine Demir— ve onun tatlıyla yoğrulmuş başarı hikâyesi hakkında.
San Sebastian'ın Yeni Başkenti: Serik mi Olur Demeyin
Marvin'e ilk kez girdiğinizde burnunuza gelen koku çikolata değil, emek. Ve belki biraz da tereyağı.
Menüye göz gezdirirken, “San Sebastian” tatlısının birden fazla çeşidini görmek ilk şaşkınlığınız oluyor.
Klasik olanı geçtim, Marvin’de lotuslu, orman meyveli, Dubai çikolatalı ve özellikle bol Belçika çikolatalı versiyonları var. Bu çeşitlilik öylesine değil; her biri titizlikle geliştirilmiş, lezzet dengesi özenle kurulmuş, farklı damaklara hitap edecek şekilde düşünülmüş.
Ve işin güzel tarafı şu: Her tatlının arkasında, tarif değil, bir karakter var.
Çikolata Değil, El Yapımı Bir Anlatı: Marvin’in Belçika Ruhu
Marvin Chocolate & Coffee’nin adını en çok duyuran ürünlerinden biri de şüphesiz el yapımı çikolataları.
Farkı ilk ısırıkta hissediyorsunuz: Yoğun, ipeksi ve gerçek bir çikolata deneyimi.
Medine Demir’in bu konuda tavrı net: “Çikolata, hazır alınarak değil, özenle işlenerek anlam kazanır.”
Çikolatalar, yüksek kakao oranına sahip Belçika menşeli kuvertürlerden hazırlanıyor. Her biri elde şekillendiriliyor, süsleniyor ve tek tek sunuluyor.
Ama sadece bu kadar değil.
Marvin’de çikolatalar, aynı zamanda doğal malzemelerle tatlandırılıyor:
- Kurutulmuş meyvelerle zenginleştirilmiş,
- İnce çekilmiş Antep fıstığı,
- Kavrulmuş badem,
- Portakal kabuğu,
- Yaban mersini gibi meyve ve kuruyemişlerle her çikolata küçük bir keşfe dönüşüyor.
Şeker oranı ise makul; gereksiz tatlılık yok. Çünkü buradaki çikolatada amaç “tatlı yemek” değil, çikolatanın gerçek hâlini tatmak.
Kafeyi Değil, Hayalini Açan Bir Kadın
Medine Demir, Marvin’i “bir gün mutlaka” diyerek yıllarca içinde taşıdı.
Ama bu bir hayal kırıklığı değil, kararlı bir yürüyüş hikâyesi.
Cafe sektöründe, hele ki küçük şehirlerde kadın girişimci olmak hâlâ kolay değil.
Ama Medine bu zorluğu bir mücadeleye çevirmedi, bir tarza dönüştürdü.
- Çalışanlarının çoğu kadın,
- Malzemeler yerel üreticilerden,
- Menü mevsime göre şekil alıyor,
- Ve her şey “müşteri yesin” diye değil, “bir şey hissetsin” diye hazırlanıyor.
Bir Kahve Durağından Fazlası
Marvin Chocolate & Coffee belki büyük bir zincir değil.
Ama küçük ilçelerde büyük şeyler yapılabileceğini gösteren bir sembol gibi.
Kapısından içeri girdiğinizde, sadece tatlı yemiyorsunuz;
bir kadının inadını, hayalini, emeğini de tadıyorsunuz.
Yolunuz Düşerse…
Eğer bir gün Serik’e uğrarsanız, alışveriş merkezlerinden uzak, tabelasız bir tatlı keşfetmek isterseniz, Marvin’e uğrayın.
Bir kahve söyleyin. Yanına bol Belçika çikolatalı San Sebastian’dan bir dilim.
Ya da farklı bir şey deneyin: lotuslu, orman meyveli, belki de Dubai çikolatalı bir yorum.
Ve sessizce düşünün: Bu lezzet nasıl bu kadar insana dokunabiliyor?
Cevabı tabakta değil. Cevabı mutfakta.
Ve o mutfakta Medine Demir gibi kadınlar oldukça, her şey mümkün.
">
Hiç sadece bir tatlı yemek için oturduğunuz bir kafeden, ilhamla kalktığınız oldu mu?
Benim için bu deneyim, Antalya’nın Serik ilçesinde gizli bir köşede yer alan Marvin Chocolate & Coffee’de gerçekleşti. Ama bu yazı bir kafe övgüsü değil; bu yazı, o kafenin ardındaki kadın —Medine Demir— ve onun tatlıyla yoğrulmuş başarı hikâyesi hakkında.
San Sebastian'ın Yeni Başkenti: Serik mi Olur Demeyin
Marvin'e ilk kez girdiğinizde burnunuza gelen koku çikolata değil, emek. Ve belki biraz da tereyağı.
Menüye göz gezdirirken, “San Sebastian” tatlısının birden fazla çeşidini görmek ilk şaşkınlığınız oluyor.
Klasik olanı geçtim, Marvin’de lotuslu, orman meyveli, Dubai çikolatalı ve özellikle bol Belçika çikolatalı versiyonları var. Bu çeşitlilik öylesine değil; her biri titizlikle geliştirilmiş, lezzet dengesi özenle kurulmuş, farklı damaklara hitap edecek şekilde düşünülmüş.
Ve işin güzel tarafı şu: Her tatlının arkasında, tarif değil, bir karakter var.
Çikolata Değil, El Yapımı Bir Anlatı: Marvin’in Belçika Ruhu
Marvin Chocolate & Coffee’nin adını en çok duyuran ürünlerinden biri de şüphesiz el yapımı çikolataları.
Farkı ilk ısırıkta hissediyorsunuz: Yoğun, ipeksi ve gerçek bir çikolata deneyimi.
Medine Demir’in bu konuda tavrı net: “Çikolata, hazır alınarak değil, özenle işlenerek anlam kazanır.”
Çikolatalar, yüksek kakao oranına sahip Belçika menşeli kuvertürlerden hazırlanıyor. Her biri elde şekillendiriliyor, süsleniyor ve tek tek sunuluyor.
Ama sadece bu kadar değil.
Marvin’de çikolatalar, aynı zamanda doğal malzemelerle tatlandırılıyor:
- Kurutulmuş meyvelerle zenginleştirilmiş,
- İnce çekilmiş Antep fıstığı,
- Kavrulmuş badem,
- Portakal kabuğu,
- Yaban mersini gibi meyve ve kuruyemişlerle her çikolata küçük bir keşfe dönüşüyor.
Şeker oranı ise makul; gereksiz tatlılık yok. Çünkü buradaki çikolatada amaç “tatlı yemek” değil, çikolatanın gerçek hâlini tatmak.
Kafeyi Değil, Hayalini Açan Bir Kadın
Medine Demir, Marvin’i “bir gün mutlaka” diyerek yıllarca içinde taşıdı.
Ama bu bir hayal kırıklığı değil, kararlı bir yürüyüş hikâyesi.
Cafe sektöründe, hele ki küçük şehirlerde kadın girişimci olmak hâlâ kolay değil.
Ama Medine bu zorluğu bir mücadeleye çevirmedi, bir tarza dönüştürdü.
- Çalışanlarının çoğu kadın,
- Malzemeler yerel üreticilerden,
- Menü mevsime göre şekil alıyor,
- Ve her şey “müşteri yesin” diye değil, “bir şey hissetsin” diye hazırlanıyor.
Bir Kahve Durağından Fazlası
Marvin Chocolate & Coffee belki büyük bir zincir değil.
Ama küçük ilçelerde büyük şeyler yapılabileceğini gösteren bir sembol gibi.
Kapısından içeri girdiğinizde, sadece tatlı yemiyorsunuz;
bir kadının inadını, hayalini, emeğini de tadıyorsunuz.
Yolunuz Düşerse…
Eğer bir gün Serik’e uğrarsanız, alışveriş merkezlerinden uzak, tabelasız bir tatlı keşfetmek isterseniz, Marvin’e uğrayın.
Bir kahve söyleyin. Yanına bol Belçika çikolatalı San Sebastian’dan bir dilim.
Ya da farklı bir şey deneyin: lotuslu, orman meyveli, belki de Dubai çikolatalı bir yorum.
Ve sessizce düşünün: Bu lezzet nasıl bu kadar insana dokunabiliyor?
Cevabı tabakta değil. Cevabı mutfakta.
Ve o mutfakta Medine Demir gibi kadınlar oldukça, her şey mümkün.