Gazze için ''Ankara süreci''

Haber3.com yazarı R. Bülend Kırmacı yazdı: Gazze için ''Ankara süreci''

R. Bülend Kırmacı r.b.kirmaci@gmail.com

Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi: Mezhepçi Hamas ile din faşizanı İsrail devlet yönetimi çatışıyor; Gazze’deki ateşin bölgeye hatta Dünya’ya yayılmasından endişe ediliyor…

 KIBRIS MODELİ

Gerçekçi olmayan her politika halklara zulüm ve ölüm getirmek demek… İsrail yayılmacılığı tersyüz edilmeli, ancak “İsrail’i haritadan silmek” benzeri anlayışlara da set çekilmelidir.

İki halk, iki toplum, iki farklı inanç ve kültür hakkaniyet içinde aynı coğrafyada barış içinde yaşamalı, bunun için kimilerince “beğenilmeyen” Kıbrıs modeli de gündeme getirilmelidir.

 FİLİSTİN GETTO’DA, İSRAİL AÇIK DENİZLERDE !

Filistin halkı bu çatışma / savaş çıkmadan da adeta Getto’da yaşıyor, sokağa çıkarken bile onlarca kontrol noktasından geçiyor, doğru dürüst elektrik ve su hizmetlerinden yararlanamıyordu… Yıllar içinde yoğunlaşan tepkilerle, Yaser Arafat’ın FKÖ’sünün “ılıman” veçhesi olan çizgisinin aşılmasına şaşırmamak gerekiyor.. “Karşı taraf” zaten “vurmaya, kırmaya” hazır; içine düşülen anafor İsrail devletine deniz yetki alanlarında yayılma, siyasetçisine de seçimlerden önce prestij kazandırma işlevi görüyor… Öte yanda, Hamas’ın bu son eylemliyle, ne akla hizmet ettiği de yakında daha iyi kavranabilecektir.

 BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİN ASKERİ AYAĞI FAALİYETE GEÇTİ !

Manzaraya bir üst perdeden bakalım: Bir anlamda Büyük Ortadoğu Projesi’nin askeri ayağı da yürüyüşe geçmiş olup, Türkiye’miz için olası asıl tehlike, Suriye ve Irak sınırlarımızdaki ABD destekli (pkk, pyd, kısmen işid vb.g) terör aparatları eliyle, 2. İsrail devleti için “mıntıka temizliğinin” hızlandırılmasıdır…

Bu son Gazze “savaşından” önce de öyle parametreler ve koordinatlar vardı ve halen geçerlidir ki; Türkiye, iki kere dikkatli olmak zorundadır:

Ege'de Yunan her an ikinci bir Ukrayna gibi karşımızdadır.

Toprak bütünlüğüne sirayet edecek bir tehlike karşısında (Azeri Türklerinin rejim karşıtlığına kışkırtılması) İran da bize açıktan cephe alabilir. Irak'ın Kuzeyindeki bölgesel yönetim Türkleri minder dışına itecek her oyuna daima teşnedir.

Rusya, Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye’nin ilişkisini ihtiyatlı bir hoşnutsuzlukla izlerken, Suriye ile Türkiye’nin temas etmemesini lehine değerlendirmektedir.

Çin, Pasifikteki olası saldırıya karşı odaklanmış, Hindistan-Pakistan satrancına yoğunlaşmıştır.

Batı coğrafyasında Macaristan yönetiminden başka dostumuz yok gibidir ve önümüzdeki aylarda Kosova ve Bosna daha fazla karıştırılmaya gebedir. (imparatorluk ve dini bağlarımız nedeniyle Balkanlarda Türkiye'nin kayıtsız kalamayacağı dramlar yaşanabilir.)

İşte bu koşullarda dirayeti ve ön alma stratejisini elden bırakmadan çok dikkatli olmalıyız.

 TÜRKİYE'NİN HAKEMLİĞİNE GÜVENİN

Türkiye’miz mazlum Filistin halkının yanında olmaya, o arada masum hayatların yitirilmesine yol açacak çatışma ve savaşlardan kaçınılması için, hakkaniyete ve insan onuruna önem veren dış siyasetini takip etmeye kararlı olacaktır inancındayım.

Yine bu bağlamda, Gazze'de dökülen kanı durdurmak için taraflar ve bölgeyle ilgili devletler, Türkiye’nin ev sahipliğinde ANKARA SÜRECİ başlatmalıdır...

Türkiye büyük uygarlığı, binlerce yıllık devlet geleneği ve hariciyesinin deneyimiyle, önce bir ateşkes, sonra da sorunun kalıcı çözümü yolunda en samimi, en etkili katkıları yapabilecek tek ülkedir...

Türkiye, insancıl halkıyla ve yurtta ve yerkürede barışı önceleyen devlet müktesebatıyla, içinde bulunulan dram koşullarında, tez zamanda yardım koridorlarının açılmasına da katkılarda bulunabilir...

">

Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi: Mezhepçi Hamas ile din faşizanı İsrail devlet yönetimi çatışıyor; Gazze’deki ateşin bölgeye hatta Dünya’ya yayılmasından endişe ediliyor…

 KIBRIS MODELİ

Gerçekçi olmayan her politika halklara zulüm ve ölüm getirmek demek… İsrail yayılmacılığı tersyüz edilmeli, ancak “İsrail’i haritadan silmek” benzeri anlayışlara da set çekilmelidir.

İki halk, iki toplum, iki farklı inanç ve kültür hakkaniyet içinde aynı coğrafyada barış içinde yaşamalı, bunun için kimilerince “beğenilmeyen” Kıbrıs modeli de gündeme getirilmelidir.

 FİLİSTİN GETTO’DA, İSRAİL AÇIK DENİZLERDE !

Filistin halkı bu çatışma / savaş çıkmadan da adeta Getto’da yaşıyor, sokağa çıkarken bile onlarca kontrol noktasından geçiyor, doğru dürüst elektrik ve su hizmetlerinden yararlanamıyordu… Yıllar içinde yoğunlaşan tepkilerle, Yaser Arafat’ın FKÖ’sünün “ılıman” veçhesi olan çizgisinin aşılmasına şaşırmamak gerekiyor.. “Karşı taraf” zaten “vurmaya, kırmaya” hazır; içine düşülen anafor İsrail devletine deniz yetki alanlarında yayılma, siyasetçisine de seçimlerden önce prestij kazandırma işlevi görüyor… Öte yanda, Hamas’ın bu son eylemliyle, ne akla hizmet ettiği de yakında daha iyi kavranabilecektir.

 BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİN ASKERİ AYAĞI FAALİYETE GEÇTİ !

Manzaraya bir üst perdeden bakalım: Bir anlamda Büyük Ortadoğu Projesi’nin askeri ayağı da yürüyüşe geçmiş olup, Türkiye’miz için olası asıl tehlike, Suriye ve Irak sınırlarımızdaki ABD destekli (pkk, pyd, kısmen işid vb.g) terör aparatları eliyle, 2. İsrail devleti için “mıntıka temizliğinin” hızlandırılmasıdır…

Bu son Gazze “savaşından” önce de öyle parametreler ve koordinatlar vardı ve halen geçerlidir ki; Türkiye, iki kere dikkatli olmak zorundadır:

Ege'de Yunan her an ikinci bir Ukrayna gibi karşımızdadır.

Toprak bütünlüğüne sirayet edecek bir tehlike karşısında (Azeri Türklerinin rejim karşıtlığına kışkırtılması) İran da bize açıktan cephe alabilir. Irak'ın Kuzeyindeki bölgesel yönetim Türkleri minder dışına itecek her oyuna daima teşnedir.

Rusya, Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye’nin ilişkisini ihtiyatlı bir hoşnutsuzlukla izlerken, Suriye ile Türkiye’nin temas etmemesini lehine değerlendirmektedir.

Çin, Pasifikteki olası saldırıya karşı odaklanmış, Hindistan-Pakistan satrancına yoğunlaşmıştır.

Batı coğrafyasında Macaristan yönetiminden başka dostumuz yok gibidir ve önümüzdeki aylarda Kosova ve Bosna daha fazla karıştırılmaya gebedir. (imparatorluk ve dini bağlarımız nedeniyle Balkanlarda Türkiye'nin kayıtsız kalamayacağı dramlar yaşanabilir.)

İşte bu koşullarda dirayeti ve ön alma stratejisini elden bırakmadan çok dikkatli olmalıyız.

 TÜRKİYE'NİN HAKEMLİĞİNE GÜVENİN

Türkiye’miz mazlum Filistin halkının yanında olmaya, o arada masum hayatların yitirilmesine yol açacak çatışma ve savaşlardan kaçınılması için, hakkaniyete ve insan onuruna önem veren dış siyasetini takip etmeye kararlı olacaktır inancındayım.

Yine bu bağlamda, Gazze'de dökülen kanı durdurmak için taraflar ve bölgeyle ilgili devletler, Türkiye’nin ev sahipliğinde ANKARA SÜRECİ başlatmalıdır...

Türkiye büyük uygarlığı, binlerce yıllık devlet geleneği ve hariciyesinin deneyimiyle, önce bir ateşkes, sonra da sorunun kalıcı çözümü yolunda en samimi, en etkili katkıları yapabilecek tek ülkedir...

Türkiye, insancıl halkıyla ve yurtta ve yerkürede barışı önceleyen devlet müktesebatıyla, içinde bulunulan dram koşullarında, tez zamanda yardım koridorlarının açılmasına da katkılarda bulunabilir...

Tüm yazılarını göster