Gezi… Millet, “Gazi” !..

Gezi direnişi, birikmiş bir öfkenin artçı sarsıntıları olarak sürüyor.Şimdiye kadar beş ölüm...

R. Bülend Kırmacı r.b.kirmaci@gmail.com

Gezi direnişi, birikmiş bir öfkenin artçı sarsıntıları olarak sürüyor.

Şimdiye kadar beş ölüm, onlarca göz ve organ kaybı, binlerce yaralanma ve tutuklama var.

Bu Türkiye’yi, Beşiktaş’ın Çarşı grubu bile insan haklarında küme düşmekten kurtaramaz!

Bana bir gösteride ne kadar kan aktığını söyle, sana faşizmin derecesini söyleyeyim.

Olmaz mıydı analar ağlamasa?.. Buz gibi soğuk bir devlet aklıyla bal gibi olurdu.

Sen kendini “demokrasinin polisi” zannedersen, polis de demokrasiyi askıya alır!

Kamu yönetiminin keyfiliği içinde, yansızlığın poliçesi yırtılır, ön yargı senetleri yazılır.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri açısından ciddi hak ihlalleri var… Provokatör bunun parçası.

O arada, kriz yönetemeyen bir Yönetimin öncülüğünde demokratik anayasa yapılacak, öyle mi?

Buna ancak “muhalefetin” belli unsurları inanır…

Bizim hafızamızdaki, “ileri demokrasi” den sonra hürriyeti bağlanmış insan sayısının arttığıdır.

Bununla birlikte 19 Mayıslarda ayağa kalkan gençler başta Gezi’de “Gazi olan Millet”;

Başkanlık arayışına, savaş yoklamasına, bir ayar çekmiş;

Bu bozuk düzende gerçek zencilerin, daima oy verenler olduğu kanıtlamıştır…

Park’ta öğrenciler, işçiler, performans sanatçıları, eşcinseller, “Müslüman sol” vardır.

Toplum dışına itilmiş, ama toplumun ta kendisi olan işsiz gençler Anadolu bulvarlarındadır.

Milat’tır… Turuncuya boyanmamış, Soros’a teslim olmamış, Türk bayraklılardır.

Öte yanda, açılımcılar ile “barış süreci” kumpanyasının fiyakası bozulmaya başlamıştır.

Türkiye’nin geleceğini, Türkiye’nin büyük ve görkemli resmi belirleyecektir.

Başı Dik Devlet, Onurlu Bir Millet için, insancıl, hakça ekonomik politikalar gerek…

Demokrasiden eksilterek, daha çok güvende olamayız. Güven duygumuzu yitirerek geleceğe yol alamayız.

Halkına güvenen ve güven veren yarınların özlemiyle bitiriyorum. Başlıyorum!

">

Gezi direnişi, birikmiş bir öfkenin artçı sarsıntıları olarak sürüyor.

Şimdiye kadar beş ölüm, onlarca göz ve organ kaybı, binlerce yaralanma ve tutuklama var.

Bu Türkiye’yi, Beşiktaş’ın Çarşı grubu bile insan haklarında küme düşmekten kurtaramaz!

Bana bir gösteride ne kadar kan aktığını söyle, sana faşizmin derecesini söyleyeyim.

Olmaz mıydı analar ağlamasa?.. Buz gibi soğuk bir devlet aklıyla bal gibi olurdu.

Sen kendini “demokrasinin polisi” zannedersen, polis de demokrasiyi askıya alır!

Kamu yönetiminin keyfiliği içinde, yansızlığın poliçesi yırtılır, ön yargı senetleri yazılır.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri açısından ciddi hak ihlalleri var… Provokatör bunun parçası.

O arada, kriz yönetemeyen bir Yönetimin öncülüğünde demokratik anayasa yapılacak, öyle mi?

Buna ancak “muhalefetin” belli unsurları inanır…

Bizim hafızamızdaki, “ileri demokrasi” den sonra hürriyeti bağlanmış insan sayısının arttığıdır.

Bununla birlikte 19 Mayıslarda ayağa kalkan gençler başta Gezi’de “Gazi olan Millet”;

Başkanlık arayışına, savaş yoklamasına, bir ayar çekmiş;

Bu bozuk düzende gerçek zencilerin, daima oy verenler olduğu kanıtlamıştır…

Park’ta öğrenciler, işçiler, performans sanatçıları, eşcinseller, “Müslüman sol” vardır.

Toplum dışına itilmiş, ama toplumun ta kendisi olan işsiz gençler Anadolu bulvarlarındadır.

Milat’tır… Turuncuya boyanmamış, Soros’a teslim olmamış, Türk bayraklılardır.

Öte yanda, açılımcılar ile “barış süreci” kumpanyasının fiyakası bozulmaya başlamıştır.

Türkiye’nin geleceğini, Türkiye’nin büyük ve görkemli resmi belirleyecektir.

Başı Dik Devlet, Onurlu Bir Millet için, insancıl, hakça ekonomik politikalar gerek…

Demokrasiden eksilterek, daha çok güvende olamayız. Güven duygumuzu yitirerek geleceğe yol alamayız.

Halkına güvenen ve güven veren yarınların özlemiyle bitiriyorum. Başlıyorum!

Tüm yazılarını göster