KAOS ki En Çok Yakışandır Bize

Değerli okurlar şairler bir toplumun geleceğe yönelik radar antenidir. Şair toplumun nereye...

Engin Civan engin.civan@haber3.com

Değerli okurlar şairler bir toplumun geleceğe yönelik radar antenidir. Şair toplumun nereye gideceğini, başına neler geleceğini ‘öngörür’. Tıpkı radarın yaklaşan cisimleri görüntülemesi gibi, şair yaklaşan olayları önceden görüntüler. Şair toplum mühendisi değildir. Şair kahinlik hiç yapmaz. İç güdüsü ile mantığını duygu düzleminde birleştirerek geleceğin planını ortaya koyar. Mimarlar ve mühendisler henüz tasavvur dahi etmeden şair çoktan toplumun planını çizmiştir.

İşte bu tür şairlerden birisi olan Hilmi Yavuz’un unutulmaz mısraları,

“Hüzün ki en çok yakışandır bize Belki de en çok anladığımız “

Bu haftaki analizime esin kaynağı oldu. Ben mısradaki hüzün kelimesini kaos kelimesi ile değiştirdim. ( gerçi kaosun sonu hüzün mu olur yoksa mutlu son mu, orası meçhul ) Türkiye’de toplum acaba kaosdan mı hoşlanıyor, kaostan mı anlıyor. Yoksa toplum koastan kaçtığı için, özgürlüklerden taviz verip sıkı yönetimi mi tercih ediyor. İşte günlerdir bu konular üzerinde kafa yoruyorum. Başlangıç noktamız belli. Konunun açılış sorusu, üzerinde yaşadığımız topraklardan başlıyor. Yaşamın içindeki kaos bu coğrafyanın bir yan ürünümü, yoksa bu coğrafyada yaşayan insanların kültürlerinde mi yerleşik. Belirsiz.

Ancak kaos içinde yaşayan toplumun her alanında sayısız örnekler bulmak mümkün.

Ekonomik Kaoslar :

Üç yıldır bir ‘hortumcu’ muhabbetine giren toplum sonunda komik bir af yasası ile karşı karşıya. Paraları ödeyen suçlular affa tabi. Banka batıranların çoğunluğu ‘Sultanhaman’ kökenli olduğu için bu işin sonunda kamu yine‘çırak çıkacak’. Bu kadar kaosa ne gerek vardı.

Yine üç yıldır enflasyon düşüyor türküsü çığırtan bürokrasi, şimdi emeklilerin maaşlarına vergi koymayı düşünüyor.Yüksek enflasyon döneminde sosyal sigorta sistemini ayakta tutan ‘geciktirilmiş ayarlamalar’, başka bir ifade ile ‘enflasyon vergisi’ şimdi çalışmaz oldu. Ne kadar geç ayarlanırsa ayarlansın, düşük enflasyonda sistem çalışmıyor. Ama gelin görün ki, maaşının büyük bölümünü çarşıda pazarda zaruri tüketime harcayan ‘teyzeler/amcalar’ düşen enflasyondan faydalanamıyor. Buna karşılık vatandaş artan ‘hayat pahalılığından’ nasibini alıyor. Sebep : Dağıtım mafyaları ‘aslan’ gibi yerli yerinde. Dağıtımı finase eden tefeci mafyası ise ‘kartal’ gibi takipte. Üstelik adalet sistemi ve mensuplarının fedakar katkıları ile rant paylaşımı gayet adil. Hem kitabına uygun hem defterine.

Ekonomik kaosa başka bir örnekte Anadolu’nun bozkırından geliyor. Merkeziyetçi yönetimin sert bürokratları Ankara’dan sesleniyor. “Belediyeler Sakın Borçlanmasın”. “Mali disiplinsizlik felaketimiz olur”. 40 yıldır hiç bir belediye açık piyasadan borçlanmamış. Hazine onayı olmadan belediyeler bir kuruş borç almamış.

Buna karşılık, merkeziyetçi bürokratların denetlediği bankacılık sisteminde 100 milyar dolar buharlaşmış. Kaosa ufak bir örnek olarak yazacak olursak, rant paylaşımı konusunda adil davranan yargı sistemi, vatandaşın 500 milyon dolar mevduatını şirketlerinin hesabına geçirmiş ‘zat-ı muhteremleri’ sokaklara salıvermiş.

İster istemez insanın aklına geliyor. Son 50 yıldır merkeziyetçi bürokratlar ekonomik ve mali piyasaları denetlediler de ne oldu ? Güney Kore’den üç misli fakir, üç bin dolar kişisel gelirde patinaj yapan bir ekonomiden başka ortada ne var ? Türkiye’de serbest piyasa ekonomisi yok mu ? Bırakınız yapsınlar, bırakınız biraz da belediyeler borçlansın. Kaynakları istedikleri gibi harcasınlar. Hem belki yerel yönetimler Ankara’dan gelen ‘abilerin’ denetlemesi olmadan kaynakları daha verimli kullanırlar. Şayet belediyelere borç verenler yanarsa, muhatapları belediye başkanları olur. ( Belki bakarsınız ekstradan belediyeler için bir ‘rayting agency’ kurma fikri Ankara’da ki abilerden çıkar)

Medyatik Kaoslar :

Değerli okurlar kaosu bilgisayarda görüntülerseniz, ortaya çıkan şekillerde belli bir tutarlılık görürsünüz. Kaosun içinde simetri mevcuttur. Şekiller insana huzur verir. Bir nev’i nirvana ahenki. Kaos teorisinin bir örneğinide ekrenlardan oturma odamıza gönderilen medyatik kurgularda görmekteyiz. Kaosun insanı rahatlatıcı tutarlılığını onaylarcasına, lümpen güruhlar sürüler halinde, koyun gibi, ‘Kurtlar Vadisini’ seyretmekte. Zaten önemli olanda kaoslara rağmen reyting rekoru kırmak değil mi ?

Politik Kaoslar :

Türkiye laik bir ülke. Kamusal alanda türban yasak. Cami yaptırmak için toplanan fonlar vergiden muaf. Buna karşılık imamlar memur statüsünde. Nüfus cüzdanında din tercihini değiştirmek isteyen vatandaş mahkeme kararı almak zorunda. ‘AB Hıristiyan Klubü Değildir’ demek kolay. İşte size kaos için yeterli malzeme. Din ve laiklik konusunda daha fazla yazmaya gerek yok. Konu bütün kaosların anası.


Demirel ‘Kurtar bizi Ba-ba’ sloganı ile iktidara geldi. Cumhurbaşkanı oldu. Ana-ya-sa’ya göre istemeye istemeye görevini bitirdi. Görevi sırasında Cumhurbaşkanı olarak yakın arkadaşı, dostu ve ‘kankası’ Kemal Uzan’a bir Uzi silah hediye etti. Evet bir Uzi. Gizli örgütlerin ve mafyanın tercihli suikast silahı. Gerçi kanuna ve mevzuata uygun legal bir hediye. Ancak AB’ye girmeye heveslenen 70 milyonluk bir ülkenin cumhureisinin verebileceği bir hediye değil. Olsa olsa Afgan aşiret reisine yakışır bir hediye. Ancak Pişkinlikle açıklanabilecek bir rezalet.Yakın tarihimizde demokrasi mücadelesi vererek defalarca ( yüzlüce/yüzsüzce ) gidip gelen siyasal lider için önemsiz bir nüans. Babaya göre “ Milletimiz kaosu sever”
Değerli okurlar şair Hilmi Yavuz’un mısralarını kaos kelimesini hüzün kelimesi ile takas edip, bu haftaki analizimin son sözü olarak kullanıyorum :

Kaos ki en çok yakışandır bize
Belkide en çok anladığımız

Meraklısına Not :
Kaos teorisinin önde gelen isimlerinden ve kurucularından Mandelbrott adlı matematikçi yeni bir geometrik sistem geliştirmiştir. Bu sisteme ‘fraktal geometri’ denilmektedir.

Ankara Çubuk’u vuran hortum gibi, doğal kaotik sistemleri önceden kestirmek imkansızdır. Ne ki her doğal sistemin kendi içinde bir yapısı ve düzeni mevcuttur. Kar yağışının zamanı ve gücü tahmin edilemez. Kar yağışını oluşturan milyarlarca tanenin her birisinin 6 kenarı vardır fakat hiç bir kar tanesinin ikinci bir benzeri yoktur. Her tane kendi içinde özgündür.

Bazı sosyal bilimciler doğadaki kaotik olayların benzerlerinin toplumsal olaylar için geçerli olduğunu savunmaktalar. Örneğin terörist eylemlerin nerde ne zaman olacağının tahmin edilemiyeceği gibi.

Mandelbrott’un ismi matematiksel bir kümeye verilmiştir. Mandelbrott setinde yaratılan şekillere ne kadar ‘zoom’ yapılarak detaya inilirse inilsin, detaylar hiç bir zaman bitmez. Tıpkı günlük hayatımızda kaoasun bitmediği gibi. !!!!


">

Değerli okurlar şairler bir toplumun geleceğe yönelik radar antenidir. Şair toplumun nereye gideceğini, başına neler geleceğini ‘öngörür’. Tıpkı radarın yaklaşan cisimleri görüntülemesi gibi, şair yaklaşan olayları önceden görüntüler. Şair toplum mühendisi değildir. Şair kahinlik hiç yapmaz. İç güdüsü ile mantığını duygu düzleminde birleştirerek geleceğin planını ortaya koyar. Mimarlar ve mühendisler henüz tasavvur dahi etmeden şair çoktan toplumun planını çizmiştir.

İşte bu tür şairlerden birisi olan Hilmi Yavuz’un unutulmaz mısraları,

“Hüzün ki en çok yakışandır bize Belki de en çok anladığımız “

Bu haftaki analizime esin kaynağı oldu. Ben mısradaki hüzün kelimesini kaos kelimesi ile değiştirdim. ( gerçi kaosun sonu hüzün mu olur yoksa mutlu son mu, orası meçhul ) Türkiye’de toplum acaba kaosdan mı hoşlanıyor, kaostan mı anlıyor. Yoksa toplum koastan kaçtığı için, özgürlüklerden taviz verip sıkı yönetimi mi tercih ediyor. İşte günlerdir bu konular üzerinde kafa yoruyorum. Başlangıç noktamız belli. Konunun açılış sorusu, üzerinde yaşadığımız topraklardan başlıyor. Yaşamın içindeki kaos bu coğrafyanın bir yan ürünümü, yoksa bu coğrafyada yaşayan insanların kültürlerinde mi yerleşik. Belirsiz.

Ancak kaos içinde yaşayan toplumun her alanında sayısız örnekler bulmak mümkün.

Ekonomik Kaoslar :

Üç yıldır bir ‘hortumcu’ muhabbetine giren toplum sonunda komik bir af yasası ile karşı karşıya. Paraları ödeyen suçlular affa tabi. Banka batıranların çoğunluğu ‘Sultanhaman’ kökenli olduğu için bu işin sonunda kamu yine‘çırak çıkacak’. Bu kadar kaosa ne gerek vardı.

Yine üç yıldır enflasyon düşüyor türküsü çığırtan bürokrasi, şimdi emeklilerin maaşlarına vergi koymayı düşünüyor.Yüksek enflasyon döneminde sosyal sigorta sistemini ayakta tutan ‘geciktirilmiş ayarlamalar’, başka bir ifade ile ‘enflasyon vergisi’ şimdi çalışmaz oldu. Ne kadar geç ayarlanırsa ayarlansın, düşük enflasyonda sistem çalışmıyor. Ama gelin görün ki, maaşının büyük bölümünü çarşıda pazarda zaruri tüketime harcayan ‘teyzeler/amcalar’ düşen enflasyondan faydalanamıyor. Buna karşılık vatandaş artan ‘hayat pahalılığından’ nasibini alıyor. Sebep : Dağıtım mafyaları ‘aslan’ gibi yerli yerinde. Dağıtımı finase eden tefeci mafyası ise ‘kartal’ gibi takipte. Üstelik adalet sistemi ve mensuplarının fedakar katkıları ile rant paylaşımı gayet adil. Hem kitabına uygun hem defterine.

Ekonomik kaosa başka bir örnekte Anadolu’nun bozkırından geliyor. Merkeziyetçi yönetimin sert bürokratları Ankara’dan sesleniyor. “Belediyeler Sakın Borçlanmasın”. “Mali disiplinsizlik felaketimiz olur”. 40 yıldır hiç bir belediye açık piyasadan borçlanmamış. Hazine onayı olmadan belediyeler bir kuruş borç almamış.

Buna karşılık, merkeziyetçi bürokratların denetlediği bankacılık sisteminde 100 milyar dolar buharlaşmış. Kaosa ufak bir örnek olarak yazacak olursak, rant paylaşımı konusunda adil davranan yargı sistemi, vatandaşın 500 milyon dolar mevduatını şirketlerinin hesabına geçirmiş ‘zat-ı muhteremleri’ sokaklara salıvermiş.

İster istemez insanın aklına geliyor. Son 50 yıldır merkeziyetçi bürokratlar ekonomik ve mali piyasaları denetlediler de ne oldu ? Güney Kore’den üç misli fakir, üç bin dolar kişisel gelirde patinaj yapan bir ekonomiden başka ortada ne var ? Türkiye’de serbest piyasa ekonomisi yok mu ? Bırakınız yapsınlar, bırakınız biraz da belediyeler borçlansın. Kaynakları istedikleri gibi harcasınlar. Hem belki yerel yönetimler Ankara’dan gelen ‘abilerin’ denetlemesi olmadan kaynakları daha verimli kullanırlar. Şayet belediyelere borç verenler yanarsa, muhatapları belediye başkanları olur. ( Belki bakarsınız ekstradan belediyeler için bir ‘rayting agency’ kurma fikri Ankara’da ki abilerden çıkar)

Medyatik Kaoslar :

Değerli okurlar kaosu bilgisayarda görüntülerseniz, ortaya çıkan şekillerde belli bir tutarlılık görürsünüz. Kaosun içinde simetri mevcuttur. Şekiller insana huzur verir. Bir nev’i nirvana ahenki. Kaos teorisinin bir örneğinide ekrenlardan oturma odamıza gönderilen medyatik kurgularda görmekteyiz. Kaosun insanı rahatlatıcı tutarlılığını onaylarcasına, lümpen güruhlar sürüler halinde, koyun gibi, ‘Kurtlar Vadisini’ seyretmekte. Zaten önemli olanda kaoslara rağmen reyting rekoru kırmak değil mi ?

Politik Kaoslar :

Türkiye laik bir ülke. Kamusal alanda türban yasak. Cami yaptırmak için toplanan fonlar vergiden muaf. Buna karşılık imamlar memur statüsünde. Nüfus cüzdanında din tercihini değiştirmek isteyen vatandaş mahkeme kararı almak zorunda. ‘AB Hıristiyan Klubü Değildir’ demek kolay. İşte size kaos için yeterli malzeme. Din ve laiklik konusunda daha fazla yazmaya gerek yok. Konu bütün kaosların anası.


Demirel ‘Kurtar bizi Ba-ba’ sloganı ile iktidara geldi. Cumhurbaşkanı oldu. Ana-ya-sa’ya göre istemeye istemeye görevini bitirdi. Görevi sırasında Cumhurbaşkanı olarak yakın arkadaşı, dostu ve ‘kankası’ Kemal Uzan’a bir Uzi silah hediye etti. Evet bir Uzi. Gizli örgütlerin ve mafyanın tercihli suikast silahı. Gerçi kanuna ve mevzuata uygun legal bir hediye. Ancak AB’ye girmeye heveslenen 70 milyonluk bir ülkenin cumhureisinin verebileceği bir hediye değil. Olsa olsa Afgan aşiret reisine yakışır bir hediye. Ancak Pişkinlikle açıklanabilecek bir rezalet.Yakın tarihimizde demokrasi mücadelesi vererek defalarca ( yüzlüce/yüzsüzce ) gidip gelen siyasal lider için önemsiz bir nüans. Babaya göre “ Milletimiz kaosu sever”
Değerli okurlar şair Hilmi Yavuz’un mısralarını kaos kelimesini hüzün kelimesi ile takas edip, bu haftaki analizimin son sözü olarak kullanıyorum :

Kaos ki en çok yakışandır bize
Belkide en çok anladığımız

Meraklısına Not :
Kaos teorisinin önde gelen isimlerinden ve kurucularından Mandelbrott adlı matematikçi yeni bir geometrik sistem geliştirmiştir. Bu sisteme ‘fraktal geometri’ denilmektedir.

Ankara Çubuk’u vuran hortum gibi, doğal kaotik sistemleri önceden kestirmek imkansızdır. Ne ki her doğal sistemin kendi içinde bir yapısı ve düzeni mevcuttur. Kar yağışının zamanı ve gücü tahmin edilemez. Kar yağışını oluşturan milyarlarca tanenin her birisinin 6 kenarı vardır fakat hiç bir kar tanesinin ikinci bir benzeri yoktur. Her tane kendi içinde özgündür.

Bazı sosyal bilimciler doğadaki kaotik olayların benzerlerinin toplumsal olaylar için geçerli olduğunu savunmaktalar. Örneğin terörist eylemlerin nerde ne zaman olacağının tahmin edilemiyeceği gibi.

Mandelbrott’un ismi matematiksel bir kümeye verilmiştir. Mandelbrott setinde yaratılan şekillere ne kadar ‘zoom’ yapılarak detaya inilirse inilsin, detaylar hiç bir zaman bitmez. Tıpkı günlük hayatımızda kaoasun bitmediği gibi. !!!!


Tüm yazılarını göster