Light Faşizm ?

Amerikan 'think-thank = fikir gelistirme ' kurumları son günlerde ilginç bir siyasi kavram...

Engin Civan engin.civan@haber3.com

Amerikan 'think-thank = fikir gelistirme ' kurumları son günlerde ilginç bir siyasi kavram geliştirmeye başladılar. Geliştirilen kavramın ana fikri, demokrasinin temelini sarsacak nitelikte. Bu kavrama göre gelişmekte olan bazı ülkelerde, demokrasi yerine anayasal özgürlük konseptinin yerleştirilmesi, toplumlar için daha sağlıklı görülüyor. Coğrafya olarak ellerinde birçok örnek bulunmakta. Bu ülkelerde fazla demokrasi olmadan, Singapur, Güney Kore, Çin gibi, ekonomik gelişmenin daha başarılı olacağını savunanlar çoğunlukta. Bazı ülkelerde demokrasiyi, anayasal özgürlükleri yerine getirmeden zorlamak devlet aygıtının yarattığı rant havuzunda yaşayan taklitçi bir burjuva grubu yaratılmakta. Örneğin Mısır'da kanal gelirleri, Suudi Arabistan'da petrol gelirleri gibi. ( Hadi Türkiye'de de 'ihaleciler' diyelim)

Demokrasiyi sadece hür ve bağımsız seçim süreci olarak görmeyen kavramlara göre devlet aygıtının keyfi idaresini kontrol altına almanın tek yolu özerk kurumları güçlendirmek. Özerk kurumları güçlendirmenin yolu ise serbest piyasa ekonomisini güçlendirmekten geçmekte. Serbest piyasa ekonomisini ( antitez için Endenozya tipi 'crony = ahbap çavuş' kapitalizmini kabul edebiliriz ) geliştirebilen toplumlar güçlü burjuva sınıfı sayesinde anayasal özgürlükleri güçlendirmekte.
Bu yaklaşımın ortaya attığı sav şöyle: Önce anayasal özgürlükleri yerleştirelim.

Başta ifade özgürlüğü, arkasından ibadet özgürlüğü ,arkasından girişim özgürlüğü. Bu özgürlüklerin yaratacağı ortamda ' Göç yolda düzelir' misali demokrasinin gelişmesi kendiliğinden oluşmakta. Anayasal özgürlüklerin kök salmadığı Pakistan, İran gibi toplumlarda radikal çözümler arayan kitleleri yaratmak olasılığı çok artmakta.

Ayrıca anayasal özgürlükleri yerine oturtmamış toplumlarda, dini ve etnik gerilim sürekli gündemi tutmakta. Bunun yanı sıra başka bir semptomda orta sınıfın hiç bir çipaya bağlı olmaksızın, pusulasız tekne gibi dalgalanması. Sanatçının tüccarlaşması, Adaletin isportaya düşmesi, Medyanın eşkiyalaşması burjuvanın günlük yasamının tipik semptomları olarak ortalığa dökülmekte.

Eniştenin Öpücüğü :

Değerli okurlar son günlerde demokrasi kavramlarının masaya yatırılması bir rastlantı değil . Bu zamanlamanın nedeni 'Bayram Seyran' meselesi değil, Irak meselesi.

Sorun Anglo-Sakson ( Anadili Ingilizce olan beyaz adam) entelektüellerinin yeni kobayı Irak halkının nasıl yönetileceği meselesi ? Bu soruya yanıt oluşturacak, Irak'ta kurulacak siyasi modelin ne olması gerektiği konusu, ateşli tartışmalar yaratmakta.

Daha önce hiç bir demokrasi deneyimi olmamış Irak'ın parçalı etnik ve dini yapısı, partileşmiş bir demokrasi için mi uygundur ? Yoksa anayasal özgürlükleri sağlayan bir liderlik idaresi mi daha uygundur konusu ortada.

Deneyimsiz Rusya'da , bağımsız demokratik seçimler sonucu iktidara gelen Putin'in Rusya'da anayasal özgürlükleri kısıtlamış olduğu kesin. Rusya'nın bağrında yaşayan etnik grupların bağımsızlığından söz etmek artık bir hayal. Benzer örnekleri AB'nin yakın tarihinden vermek mümkün. Anayasal özgürlüklerin yokluğunda seçim demokrasinin 'ağzı laf yapan' liderlerin populist söylemleri ile faşizmle nasıl kucaklaştığı ortada.

Türkiye'nin komşusu Irak'ta bu tür açılımların tartışılması hem sağlıklı hem de hassas.

Türkiye'de gündem 'Genç subaylar huzursuz' ,'Faiz lobisi', 'Uzanlar'ın fişi çekildi' tipinden malzemelerle bir 'aşure' gibi fokurdarken nacizane olarak dikkatinizi çekmek istedim.

Meraklısına Not : 'Uzanlar'ın Fişi' konusu bana bir defa daha meşhur Fransız atasözünü hatırlattı : " Karadeniz'de gemim, Romanya'da karım, Türkiye'de malım var, deme ! "
Sizce Türkiye'nin 'Yabancı Sermaye Dairesine' ihtiyacı var mı ?

Wash. DC
15 Haziran 2003
joememet@hotmail.com


">

Amerikan 'think-thank = fikir gelistirme ' kurumları son günlerde ilginç bir siyasi kavram geliştirmeye başladılar. Geliştirilen kavramın ana fikri, demokrasinin temelini sarsacak nitelikte. Bu kavrama göre gelişmekte olan bazı ülkelerde, demokrasi yerine anayasal özgürlük konseptinin yerleştirilmesi, toplumlar için daha sağlıklı görülüyor. Coğrafya olarak ellerinde birçok örnek bulunmakta. Bu ülkelerde fazla demokrasi olmadan, Singapur, Güney Kore, Çin gibi, ekonomik gelişmenin daha başarılı olacağını savunanlar çoğunlukta. Bazı ülkelerde demokrasiyi, anayasal özgürlükleri yerine getirmeden zorlamak devlet aygıtının yarattığı rant havuzunda yaşayan taklitçi bir burjuva grubu yaratılmakta. Örneğin Mısır'da kanal gelirleri, Suudi Arabistan'da petrol gelirleri gibi. ( Hadi Türkiye'de de 'ihaleciler' diyelim)

Demokrasiyi sadece hür ve bağımsız seçim süreci olarak görmeyen kavramlara göre devlet aygıtının keyfi idaresini kontrol altına almanın tek yolu özerk kurumları güçlendirmek. Özerk kurumları güçlendirmenin yolu ise serbest piyasa ekonomisini güçlendirmekten geçmekte. Serbest piyasa ekonomisini ( antitez için Endenozya tipi 'crony = ahbap çavuş' kapitalizmini kabul edebiliriz ) geliştirebilen toplumlar güçlü burjuva sınıfı sayesinde anayasal özgürlükleri güçlendirmekte.
Bu yaklaşımın ortaya attığı sav şöyle: Önce anayasal özgürlükleri yerleştirelim.

Başta ifade özgürlüğü, arkasından ibadet özgürlüğü ,arkasından girişim özgürlüğü. Bu özgürlüklerin yaratacağı ortamda ' Göç yolda düzelir' misali demokrasinin gelişmesi kendiliğinden oluşmakta. Anayasal özgürlüklerin kök salmadığı Pakistan, İran gibi toplumlarda radikal çözümler arayan kitleleri yaratmak olasılığı çok artmakta.

Ayrıca anayasal özgürlükleri yerine oturtmamış toplumlarda, dini ve etnik gerilim sürekli gündemi tutmakta. Bunun yanı sıra başka bir semptomda orta sınıfın hiç bir çipaya bağlı olmaksızın, pusulasız tekne gibi dalgalanması. Sanatçının tüccarlaşması, Adaletin isportaya düşmesi, Medyanın eşkiyalaşması burjuvanın günlük yasamının tipik semptomları olarak ortalığa dökülmekte.

Eniştenin Öpücüğü :

Değerli okurlar son günlerde demokrasi kavramlarının masaya yatırılması bir rastlantı değil . Bu zamanlamanın nedeni 'Bayram Seyran' meselesi değil, Irak meselesi.

Sorun Anglo-Sakson ( Anadili Ingilizce olan beyaz adam) entelektüellerinin yeni kobayı Irak halkının nasıl yönetileceği meselesi ? Bu soruya yanıt oluşturacak, Irak'ta kurulacak siyasi modelin ne olması gerektiği konusu, ateşli tartışmalar yaratmakta.

Daha önce hiç bir demokrasi deneyimi olmamış Irak'ın parçalı etnik ve dini yapısı, partileşmiş bir demokrasi için mi uygundur ? Yoksa anayasal özgürlükleri sağlayan bir liderlik idaresi mi daha uygundur konusu ortada.

Deneyimsiz Rusya'da , bağımsız demokratik seçimler sonucu iktidara gelen Putin'in Rusya'da anayasal özgürlükleri kısıtlamış olduğu kesin. Rusya'nın bağrında yaşayan etnik grupların bağımsızlığından söz etmek artık bir hayal. Benzer örnekleri AB'nin yakın tarihinden vermek mümkün. Anayasal özgürlüklerin yokluğunda seçim demokrasinin 'ağzı laf yapan' liderlerin populist söylemleri ile faşizmle nasıl kucaklaştığı ortada.

Türkiye'nin komşusu Irak'ta bu tür açılımların tartışılması hem sağlıklı hem de hassas.

Türkiye'de gündem 'Genç subaylar huzursuz' ,'Faiz lobisi', 'Uzanlar'ın fişi çekildi' tipinden malzemelerle bir 'aşure' gibi fokurdarken nacizane olarak dikkatinizi çekmek istedim.

Meraklısına Not : 'Uzanlar'ın Fişi' konusu bana bir defa daha meşhur Fransız atasözünü hatırlattı : " Karadeniz'de gemim, Romanya'da karım, Türkiye'de malım var, deme ! "
Sizce Türkiye'nin 'Yabancı Sermaye Dairesine' ihtiyacı var mı ?

Wash. DC
15 Haziran 2003
joememet@hotmail.com


Tüm yazılarını göster