Petrol, ABD ve IŞİD

Son günlerde İŞİD, Suriye ve ABD tekrar Türkiye'nin gündeminde. O kadar yoğun bir haber ve yorum...

Engin Civan engin.civan@haber3.com

Son günlerde İŞİD, Suriye ve ABD tekrar Türkiye'nin gündeminde. O kadar yoğun bir haber ve yorum trafiği var ki insanın kafası karışmakta.
Öne  çıkan yorumlardan biriside İŞİD'i ABD'nin kurduğu veya kuruluşuna yardımcı olduğu doğrultusunda. Bu analizde bu konuya ışık tutmak istiyorum. 

ABD'nin Petrol Bağımlılığı

Geçmişte ABD'nin Orta Doğu politikasını eleştiren ( hem sol hem de İslamcı merkezler ) genelde petrolü argümanlarının temel taşı yaparlardı. Petrolün ABD'de ekonomisi için adeta insan vücudunun kana gereksinmesi benzetmesi yapılırdı. Petrolün stratejik önemi ve karar alma mekanizmalarındaki etkisi doğru teşhisti. Ama bugün farklı bir dünyadayız.  

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dünyada son 10 sene içinde petrolün bu kadar yüksek fiyatlarda seyretmesi ABD dahil G-7 grubunda değişik ikameler doğurdu.

Bunların başında yeşil enerji geliyor. Buna ilaveten 'Shale gas' ve 'fracking' metodlarının devreye girmesi ABD'nin enerji konusunda açığını kapattı. Şu andaki verilere göre ABD tekrar dünyanın en büyük petrol üreticisi ve büyük gaz üreticileri arasında.

   Basit anlatımıyla ABD artık petrol bağımlısı değil. Amerikalılar rehabilitasyon tedavisinden geçtiler ve  artık   'petrolik' değiller.

Ek Ekonomik Tahribat

 
İlginçtir petrol fiyatları yerli üretimdeki artışla düşünce ABD'de enerji yatırımlara giden sermaye birden azaldı. Zaten nekahet döneminde olan ekonomisi tekrar tökezlemeye başladı. Özellikle off-shore petrol çıkarma aşırı sermaye yoğun ve harcamalar toplam yatırımlar içinde kritik miktar oluşturmakta. Ayrıca fracking ve shale gas çıkarılan bölgeler son 10 yılda Western filmlerinden tanıdığımız 'Altına Hücum' sahnelerine yol açtı.

     Yakın tarihin en ağır ekonomik çöküntüsünü ABD birazda yukarıda özetlemeye çalıştığım enerji   sektörü sayesinde atlattı.

ABD ve Orta Doğu 

Hal böyle iken ABD neden Orta Doğuda aktif sorusu akla geliyor. Bu soruya komplo teorileriyle cevap verenler var, emperyalist teorilerle yaklaşan var, Islamistlerin teorileri var.

Hangisi doğru, bulmak biraz zor. Yalnız elimizde bazı doneler var. ABD 9.11'den sonra toplumsal bir travma geçirdi ve oldukça paranoyak oldu. İslami terörün başına bela getireceğine inanıyor.

Bölgesel olarak İran'nın Irak ve Suriye'de şu anda kazandığından daha fazla nüfuz sahibi olmasını istemiyor. İran konusunda hem İsrail hem Suud lobisi  ABD'de etkili.
Ayrıca Suudlar üretim kısıntısına gitmeyerek, hesaplarını  varil fiyatlarını 110 dolar üzerinden yapan İran, 120 dolar üzerinden yapan Rusya ve 130 dolar üzerinden yapan Venezuella'nın burnunu sürtmekte. Bu konuda da bir dizi komplo teorisi bulunmakta ama sadece komplolar üzerinden analiz yapmak imkansız.
Suudlar ABD'yle bölgede, özellikle de İran'nın dizginlenmesi konusunda, tam bir iş birliği içindeler. Bu nedenle Suudlar Mursi darbesine ve Hür Suriye ordusuna destek çıktılar.
Türkiye'nin Mursi konusunda ısrarı kendisi için bir çok sıkıntıyı beraberinde getirdi. Türkiye yanlış teşhiste ısrarcı oldu çünkü benzer senaryonun Türkiye'de oynanıcağını sandı. Oysa ki Suudların güdümünde bir Mısır ve ABD'nin güdümünde bir İsrail Orta Doğu barışının temel taşlarından. Ayrıca kaynayan kazanlar Irak ve Suriye'ye komşu bir Türkiye'de ABD en hafifinden stratejik açıdan darbe hükümetine sıcak bakmazdı.

IŞİD Nedir ?

      1915 senesinde Almanlardan aldıkları akılla Dünya savaşına giren Osmanlıya İttihatçılar   İstanbul'da Fatih Camiinde Şeyhülislama aracılıyla cihat çağrısı yaptırdılar. O nidanın o günkü dinamiğini anlamadan bugün İŞİD'in lideri Bağdadi'nin yaptığı cihat çağrısını anlamak mümkün değildir.
       Evet belki fiziki şartlar farklıydı ama halifelik sancağı altında Sünni İslam birliğinin doğup serpilmesi, Batıdan adapte milliyetçilik ideolojisini aşan bir felsefe ve İslamın Altın Çağına duyulan özlem her zaman, bazen dormant  olsada, canlı kalmasını bilmiş bir siyasi damardı.

IŞİD'in Yakıtı

Yukarıda açıklamaya çalıştığım felsefeye ABD'de sayesinde taşları yerinden oynayan Irak toprakları analık yaptı. İdeoloji siyasi bir kurum olarak İŞİD çatısı altında doğdu. Saddam sonrası açıkta kalan asker, polis ve diğer kadrolar bu oluşuma aktı. ABD'nin atadığı başbakan Maliki tamamen Şii ayrımcılığı yapınca çoğunluğu oluşturan Sünniler için alternatif kalmadı. Arkasından Suriye'de istikrarsızlık son haddini bulunca zaten iktidarda bulunan Esad'ın Alevi ayrımcılığı karşısında Suriyeli Sünnilerde İŞİD'e yöneldi. Birde özellikle Avrupa'nın müslüman vatandaşlarını ırkçı göçmenlik politikalarıyla bir türlü entegre edememesi İŞİD'in sansasyonel kazanımlarına yol açtı. Kısacası ABD ve/veya İsrail'in İŞİD'i kurduğu iddasındaki komplo teorilerinin herhangi bir rasyonel dayanağı yok. Olsa olsa Saddam'ı yerinden ederek naif bir şekilde demokrasinin geleceğini beklerken yarattığı boşluktan doğan İŞİD'e şaşkınlıkla bakan bir Amerika var diyebiliriz. 

Amerikan Açmazı

Bütün bunların üstüne ABD'nin özellikle demokratların bünyesinde insan hakları ve halkların bağımsızlı damarı devreye girince İŞİD gibi oluşumlara müdahaleyi kendilerince meşru görüyorlar.

Anlayacağınız sadece enerji kaynakları olarak  konuya bakmak biraz tek boyutlu olur. Birde Sovyet emperyalizmi nostaljisi yaşayan Ruslarla oynanan bir oyun var.

Putin Ukrayna'da elini rahatlatmak için Suriye'de ABD'yi meşgul ediyor. Şu an 5000 Rus Suriye'de hava savunma bataryalarının idaresinde görev almış durumda. Suriyeyle savaşa girecek ülkenin 200 uçak kaybetme olasılığı kuvvetli. 

Etrafta uçuşan sis bombalarının etkisini dağıttımsa ne mutlu bana

">

Son günlerde İŞİD, Suriye ve ABD tekrar Türkiye'nin gündeminde. O kadar yoğun bir haber ve yorum trafiği var ki insanın kafası karışmakta.
Öne  çıkan yorumlardan biriside İŞİD'i ABD'nin kurduğu veya kuruluşuna yardımcı olduğu doğrultusunda. Bu analizde bu konuya ışık tutmak istiyorum. 

ABD'nin Petrol Bağımlılığı

Geçmişte ABD'nin Orta Doğu politikasını eleştiren ( hem sol hem de İslamcı merkezler ) genelde petrolü argümanlarının temel taşı yaparlardı. Petrolün ABD'de ekonomisi için adeta insan vücudunun kana gereksinmesi benzetmesi yapılırdı. Petrolün stratejik önemi ve karar alma mekanizmalarındaki etkisi doğru teşhisti. Ama bugün farklı bir dünyadayız.  

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dünyada son 10 sene içinde petrolün bu kadar yüksek fiyatlarda seyretmesi ABD dahil G-7 grubunda değişik ikameler doğurdu.

Bunların başında yeşil enerji geliyor. Buna ilaveten 'Shale gas' ve 'fracking' metodlarının devreye girmesi ABD'nin enerji konusunda açığını kapattı. Şu andaki verilere göre ABD tekrar dünyanın en büyük petrol üreticisi ve büyük gaz üreticileri arasında.

   Basit anlatımıyla ABD artık petrol bağımlısı değil. Amerikalılar rehabilitasyon tedavisinden geçtiler ve  artık   'petrolik' değiller.

Ek Ekonomik Tahribat

 
İlginçtir petrol fiyatları yerli üretimdeki artışla düşünce ABD'de enerji yatırımlara giden sermaye birden azaldı. Zaten nekahet döneminde olan ekonomisi tekrar tökezlemeye başladı. Özellikle off-shore petrol çıkarma aşırı sermaye yoğun ve harcamalar toplam yatırımlar içinde kritik miktar oluşturmakta. Ayrıca fracking ve shale gas çıkarılan bölgeler son 10 yılda Western filmlerinden tanıdığımız 'Altına Hücum' sahnelerine yol açtı.

     Yakın tarihin en ağır ekonomik çöküntüsünü ABD birazda yukarıda özetlemeye çalıştığım enerji   sektörü sayesinde atlattı.

ABD ve Orta Doğu 

Hal böyle iken ABD neden Orta Doğuda aktif sorusu akla geliyor. Bu soruya komplo teorileriyle cevap verenler var, emperyalist teorilerle yaklaşan var, Islamistlerin teorileri var.

Hangisi doğru, bulmak biraz zor. Yalnız elimizde bazı doneler var. ABD 9.11'den sonra toplumsal bir travma geçirdi ve oldukça paranoyak oldu. İslami terörün başına bela getireceğine inanıyor.

Bölgesel olarak İran'nın Irak ve Suriye'de şu anda kazandığından daha fazla nüfuz sahibi olmasını istemiyor. İran konusunda hem İsrail hem Suud lobisi  ABD'de etkili.
Ayrıca Suudlar üretim kısıntısına gitmeyerek, hesaplarını  varil fiyatlarını 110 dolar üzerinden yapan İran, 120 dolar üzerinden yapan Rusya ve 130 dolar üzerinden yapan Venezuella'nın burnunu sürtmekte. Bu konuda da bir dizi komplo teorisi bulunmakta ama sadece komplolar üzerinden analiz yapmak imkansız.
Suudlar ABD'yle bölgede, özellikle de İran'nın dizginlenmesi konusunda, tam bir iş birliği içindeler. Bu nedenle Suudlar Mursi darbesine ve Hür Suriye ordusuna destek çıktılar.
Türkiye'nin Mursi konusunda ısrarı kendisi için bir çok sıkıntıyı beraberinde getirdi. Türkiye yanlış teşhiste ısrarcı oldu çünkü benzer senaryonun Türkiye'de oynanıcağını sandı. Oysa ki Suudların güdümünde bir Mısır ve ABD'nin güdümünde bir İsrail Orta Doğu barışının temel taşlarından. Ayrıca kaynayan kazanlar Irak ve Suriye'ye komşu bir Türkiye'de ABD en hafifinden stratejik açıdan darbe hükümetine sıcak bakmazdı.

IŞİD Nedir ?

      1915 senesinde Almanlardan aldıkları akılla Dünya savaşına giren Osmanlıya İttihatçılar   İstanbul'da Fatih Camiinde Şeyhülislama aracılıyla cihat çağrısı yaptırdılar. O nidanın o günkü dinamiğini anlamadan bugün İŞİD'in lideri Bağdadi'nin yaptığı cihat çağrısını anlamak mümkün değildir.
       Evet belki fiziki şartlar farklıydı ama halifelik sancağı altında Sünni İslam birliğinin doğup serpilmesi, Batıdan adapte milliyetçilik ideolojisini aşan bir felsefe ve İslamın Altın Çağına duyulan özlem her zaman, bazen dormant  olsada, canlı kalmasını bilmiş bir siyasi damardı.

IŞİD'in Yakıtı

Yukarıda açıklamaya çalıştığım felsefeye ABD'de sayesinde taşları yerinden oynayan Irak toprakları analık yaptı. İdeoloji siyasi bir kurum olarak İŞİD çatısı altında doğdu. Saddam sonrası açıkta kalan asker, polis ve diğer kadrolar bu oluşuma aktı. ABD'nin atadığı başbakan Maliki tamamen Şii ayrımcılığı yapınca çoğunluğu oluşturan Sünniler için alternatif kalmadı. Arkasından Suriye'de istikrarsızlık son haddini bulunca zaten iktidarda bulunan Esad'ın Alevi ayrımcılığı karşısında Suriyeli Sünnilerde İŞİD'e yöneldi. Birde özellikle Avrupa'nın müslüman vatandaşlarını ırkçı göçmenlik politikalarıyla bir türlü entegre edememesi İŞİD'in sansasyonel kazanımlarına yol açtı. Kısacası ABD ve/veya İsrail'in İŞİD'i kurduğu iddasındaki komplo teorilerinin herhangi bir rasyonel dayanağı yok. Olsa olsa Saddam'ı yerinden ederek naif bir şekilde demokrasinin geleceğini beklerken yarattığı boşluktan doğan İŞİD'e şaşkınlıkla bakan bir Amerika var diyebiliriz. 

Amerikan Açmazı

Bütün bunların üstüne ABD'nin özellikle demokratların bünyesinde insan hakları ve halkların bağımsızlı damarı devreye girince İŞİD gibi oluşumlara müdahaleyi kendilerince meşru görüyorlar.

Anlayacağınız sadece enerji kaynakları olarak  konuya bakmak biraz tek boyutlu olur. Birde Sovyet emperyalizmi nostaljisi yaşayan Ruslarla oynanan bir oyun var.

Putin Ukrayna'da elini rahatlatmak için Suriye'de ABD'yi meşgul ediyor. Şu an 5000 Rus Suriye'de hava savunma bataryalarının idaresinde görev almış durumda. Suriyeyle savaşa girecek ülkenin 200 uçak kaybetme olasılığı kuvvetli. 

Etrafta uçuşan sis bombalarının etkisini dağıttımsa ne mutlu bana

Tüm yazılarını göster