Yakın zamanda çok gürültü çıkacak

İsviçre'de bilim tarihini yeniden yazabilecek gelişmeler yaşanırken; biz demokratik bir...

Özden Yolagiden ozden.yolagiden@gmail.com
İsviçre'de bilim tarihini yeniden yazabilecek gelişmeler yaşanırken; biz demokratik bir anayasa yapma fikrinde bile anlaşamıyoruz.
 
Genel kanıya göre: Siyasal iktidar kendi geleceğini garantiye alacak düzenlemelerle yargıda değişiklik yapma peşinde. Oysa Türkiye'nin beklentisi kapsamlı, grup ve kişileri imtiyazlı hale getirmeyecek yeni demokratik bir anayasa. Demokrasi ruhunun anayasamızda işlerlik kazanması gerekiyor. Bu sadece parti kapatmaları zorlaştırarak sağlanamaz.
 
Basına yansıyan değişiklik maddelerinin içinde köylü, çiftçi, esnaf, emekli, işçi, memur, işsiz genç yok. Özellikle CHP'nin yıllardır istediği dokunulmazlıklarla ilgili tek bir değişiklik yok.
 
HSYK ve Anayasa Mahkemesine yapılacak atamalar ile bu kurumlar siyasallaştırılıyor. Özellikle Adalet Bakanı ve Bakanlık Müsteşarının HSYK üyeliğinin devam etmesi kurumda siyaset varlığını sürdürecek. Değişiklik paketinde ağırlıklı olarak yargısal düzenlemelerin yapılıyor olması ile anlaşılan o ki; toplumun hiçbir beklentisi AKP gündeminde değil. Belki, sadece geçici 15.Maddenin kaldırılmasıyla 12 Eylül ile hesaplaşılacak. Bu değişiklik 12 Eylül darbesini yiyenler adına sevindirici.
 
Her konuda olduğu gibi bu konuda da keskin kamplaşmaların yaşanıyor olması siyasi kültürümüzle alakalı. Tartışmayı bilmiyoruz. Bizden olanın yanlış yerde durduğunu görmezden geliyoruz. Başkasının doğrusunu görmezden geliyoruz. Bugün AKP saflarında olan ama dün başka iktidarları alkışlayanların çoğu AKP yapıyorsa iyidir konumunda. Paketteki değişiklikleri AKP yaptığı için koşulsuz karşı çıkanlarda var.
 
Kimisi ise çıkar dengelerinin bozulacağının hesabıyla susuyor veya ortaya konuşuyor. Üreten yok herkes bağırıyor! Fakat bir şeyi anlamak hiç zor değil. Bu ülkede yakın zamanda çok gürültü çıkacak. Türkiye bir süredir yeni bir yörüngeye daha girdiğinin kanıtıdır bu tartışmalar.
 
Her şeye rağmen ve hiçbir tartışma yapılmadan değişikliklere "hayır" demek çok mantıklı değil. Her ne kadar AKP "dediğim dedik" çizgisindeyse de muhalefet anayasa değişiklikleri konusunda belirleyici ve yönlendirici olmalı. Anayasa değişiklik paketindeki desteklemediği düzenlemelere itiraz ederken yerine koyacağı şeyleri masaya bırakmalı.
 
Tartışma yaratan değişikliklerin başında referandum yapılması ihtimalinde anayasa değişikliklerinin paket halinde oylanması. Muhalefet buna ısrarla karşı çıkıyor. Yani 24 maddenin 23 maddesini beğenmeyen muhalefet paketin 1 maddesinde iktidar ile anlaşamazsa büyük ihtimalle Temmuz ayında yapılacak olan referanduma "hayır" oyu isteyecek.
 
Gönül ister ki; bütünüyle yeni veya kapsamlı, sadece yargısal düzenlemeler değil toplumun tüm kesimlerinin sorunlarına çözüm getirecek, yaralara çare olabilecek bir anayasa oluşturulsun. Anlaşılan o ki; siyasi kaygılar bunu engelliyor.
 
İş koşulsuz yandaş veya koşulsuz karşıt yazarlara kalırsa içinden çıkılamaz. Aydınların, yetkili kurumların anlamadığı veya anlaşamadığı anayasa maddelerini yurttaşlar anlayamaz. Maalesef siyasi bilinci gelişmemiş halkımız referandumda anayasa oylaması değil, parti oylaması yapar.
 
Yapılacak şey belli: Bu ülkenin anayasa profesörleri, meclise giren tüm partiler, barolar, HSYK ve diğer kurum temsilcileri değişiklikleri incelemeli ve görüş bildirmeli. Bu değişiklikler tartışılmalı ve herkes taşın altına elini koymalıdır.
Tartışma varsın yedi ay sürsün... Yedi yıl bekleyen iktidar yedi ay daha bekleyemez mi?
">
İsviçre'de bilim tarihini yeniden yazabilecek gelişmeler yaşanırken; biz demokratik bir anayasa yapma fikrinde bile anlaşamıyoruz.
 
Genel kanıya göre: Siyasal iktidar kendi geleceğini garantiye alacak düzenlemelerle yargıda değişiklik yapma peşinde. Oysa Türkiye'nin beklentisi kapsamlı, grup ve kişileri imtiyazlı hale getirmeyecek yeni demokratik bir anayasa. Demokrasi ruhunun anayasamızda işlerlik kazanması gerekiyor. Bu sadece parti kapatmaları zorlaştırarak sağlanamaz.
 
Basına yansıyan değişiklik maddelerinin içinde köylü, çiftçi, esnaf, emekli, işçi, memur, işsiz genç yok. Özellikle CHP'nin yıllardır istediği dokunulmazlıklarla ilgili tek bir değişiklik yok.
 
HSYK ve Anayasa Mahkemesine yapılacak atamalar ile bu kurumlar siyasallaştırılıyor. Özellikle Adalet Bakanı ve Bakanlık Müsteşarının HSYK üyeliğinin devam etmesi kurumda siyaset varlığını sürdürecek. Değişiklik paketinde ağırlıklı olarak yargısal düzenlemelerin yapılıyor olması ile anlaşılan o ki; toplumun hiçbir beklentisi AKP gündeminde değil. Belki, sadece geçici 15.Maddenin kaldırılmasıyla 12 Eylül ile hesaplaşılacak. Bu değişiklik 12 Eylül darbesini yiyenler adına sevindirici.
 
Her konuda olduğu gibi bu konuda da keskin kamplaşmaların yaşanıyor olması siyasi kültürümüzle alakalı. Tartışmayı bilmiyoruz. Bizden olanın yanlış yerde durduğunu görmezden geliyoruz. Başkasının doğrusunu görmezden geliyoruz. Bugün AKP saflarında olan ama dün başka iktidarları alkışlayanların çoğu AKP yapıyorsa iyidir konumunda. Paketteki değişiklikleri AKP yaptığı için koşulsuz karşı çıkanlarda var.
 
Kimisi ise çıkar dengelerinin bozulacağının hesabıyla susuyor veya ortaya konuşuyor. Üreten yok herkes bağırıyor! Fakat bir şeyi anlamak hiç zor değil. Bu ülkede yakın zamanda çok gürültü çıkacak. Türkiye bir süredir yeni bir yörüngeye daha girdiğinin kanıtıdır bu tartışmalar.
 
Her şeye rağmen ve hiçbir tartışma yapılmadan değişikliklere "hayır" demek çok mantıklı değil. Her ne kadar AKP "dediğim dedik" çizgisindeyse de muhalefet anayasa değişiklikleri konusunda belirleyici ve yönlendirici olmalı. Anayasa değişiklik paketindeki desteklemediği düzenlemelere itiraz ederken yerine koyacağı şeyleri masaya bırakmalı.
 
Tartışma yaratan değişikliklerin başında referandum yapılması ihtimalinde anayasa değişikliklerinin paket halinde oylanması. Muhalefet buna ısrarla karşı çıkıyor. Yani 24 maddenin 23 maddesini beğenmeyen muhalefet paketin 1 maddesinde iktidar ile anlaşamazsa büyük ihtimalle Temmuz ayında yapılacak olan referanduma "hayır" oyu isteyecek.
 
Gönül ister ki; bütünüyle yeni veya kapsamlı, sadece yargısal düzenlemeler değil toplumun tüm kesimlerinin sorunlarına çözüm getirecek, yaralara çare olabilecek bir anayasa oluşturulsun. Anlaşılan o ki; siyasi kaygılar bunu engelliyor.
 
İş koşulsuz yandaş veya koşulsuz karşıt yazarlara kalırsa içinden çıkılamaz. Aydınların, yetkili kurumların anlamadığı veya anlaşamadığı anayasa maddelerini yurttaşlar anlayamaz. Maalesef siyasi bilinci gelişmemiş halkımız referandumda anayasa oylaması değil, parti oylaması yapar.
 
Yapılacak şey belli: Bu ülkenin anayasa profesörleri, meclise giren tüm partiler, barolar, HSYK ve diğer kurum temsilcileri değişiklikleri incelemeli ve görüş bildirmeli. Bu değişiklikler tartışılmalı ve herkes taşın altına elini koymalıdır.
Tartışma varsın yedi ay sürsün... Yedi yıl bekleyen iktidar yedi ay daha bekleyemez mi?
Tüm yazılarını göster