Zam Politikası

Sonbahar yağmurlarından önce zam sağanağı başladı.Doğalgaza “kışa girmeden” yapılacak zam ile...

R. Bülend Kırmacı r.b.kirmaci@gmail.com

Sonbahar yağmurlarından önce zam sağanağı başladı.

Doğalgaza “kışa girmeden” yapılacak zam ile toplum adeta bir çığ felaketinin altında kalacak.

Orta direkten geriye kalan ne varsa, 16 milyonluk yoksulun barakasına doğru yuvarlanacak.

“Bütçe açık… Büyümede yüzde 4’ün altına inilemez!” Bunları anladık. Açıklanması gereken:

Fatura nedendir? Niçin anasını-danasını halk öder?

Türkiye’ye ne oldu da tasarruf olanaklarını yitirdi? Bir diğer yandan özellikle kamuda süregelen savurganlık neden dizginlenemez?

Evet, vatandaşın değil ama Devletin harcamaları artıyor. (1) Yılın ilk 8 aylık döneminde 8.5 milyar TL tutarındaki açığın asıl kaynağı, cari transferler.

2012’nin ilk yarısında Sosyal Güvenlik yükü GSYH’nın yüzde 5,1 dolayında.

Sosyal Güvenlik gelirlerinin giderleri karşılama oranı 55,3 ve bu “açığı” yamamak için tahsis edilen kaynak şimdiden 34,4 milyar TL’yi bulmuş; 70 milyar TL’ye doğru gidiyor. (2)

Bütçe dengesizliğinde sanıldığı gibi artan terör olayları ve bu alandaki mücadelenin belirgin bir etkisi kaydedilmiyor: Savunma Giderleri bir önceki yıla göre neredeyse ( % 5,4 artışla ) sabit.

Tanrı esirgesin büyük bir doğa yıkımı yenilenmedi veya savaşa girmedi, ülkemiz…

Ancak bütçe açık, bu açık artma eğiliminde ve bedeli, vatandaş ile gerçek yatırımcı ödemekte.

İşte bu ortamda, dünyanın en pahalı benzinin kullandığımızı anımsıyoruz, Haber3.com’un analitik bir haberinde. (3)

Zam sağanağının yanı sıra KDV ve ÖTV gibi vergilerde öngörülen artışın hayatı giderek “pahalılaştıracağı” çok açık…

O kadar öyle ki, fiyat artışlarının enflasyonu tetikleme oranları sırasıyla şöyle belirtiliyor: “Alkol 0,44, benzin 0,43, motorlu taşıtlar 0,15 ve ÖTV zamları ise 0,62” oranında enflasyonu yukarı çekecek deniyor. (4)

ÖTV, KDV artışı ya da doğrudan zam. Paranın “kestirmeden” ve fakir üzerinden geri dönüşü.

Tüketim ve yüksek gelir kesimleri halen “ optik alan dışında”… Bir çelişki de, bu!

Elbette, mali disiplinden, bütçe dengesinden, ödün verilmemesi, büyümenin enflasyon korkusuna yenilmemesi her kesimin ortak dileği…

Fakat ticaret odalarından yükselen, akademik ortamdan yankılanan ses: “Kayıtlı ekonomi” diyor, yatırımlara önem verilmesini istiyor, “katma değeri yüksek üretim” diyor…

Bu sesler yeterince duyulmadığı için de bütçe açık veriyor, o açık da geliyor vatandaşı eziyor:

Hangi koşullarda? Çalışanın geliri, memurun maaşının reel anlamda gerilediği, emeklilerin refahtan pay almaktan çoktan vazgeçtiği, ortamda…

Fatura nasıl oluşuyor? Bütçe açıkları nereden kaynaklanıyor?.. Yükü kimler çekiyor?.. Buraya kadar bunları inceledik.

Tasarruf kabiliyeti azalmakta, kamu savurganlığı devam etmekte, sosyal güvenlik sistemi arıza göstermekte, kayıt-dışılık sürmekte, bütçe açık vermekte…

Eninde sonunda, “zamlar” ile vatandaşların gönüllü birer itfaiye eri gibi, ekonomiyi soğutması beklenmekte… Tablo, bu!

Gelelim bu tablonun çerçevesine… Yatırıma odaklanmayan, sıcak paraya dayanan bir ekonomimiz var.

Cari açığı artırmak pahasına iç talebe yaslanan büyüme bandını seçtik ve üstüne son iki yılda GSYİH’nın yüzde 8 ve 10 ‘u oranında -ve Doğrudan Yatırım eksenin dışında- yurt dışından dış kaynak kullanıldı.

İhraç konfigürasyonu içinde % 90’lara yakın hammadde ve ara malı ithalatı var.

Yatırım ve istihdam, gelir dağılımı adaleti ve sosyal güvenliğin rehabilitasyonunda, başarım yok.

Faiz inerse sıcak para kaçacak, yükselirse çarklar duracak ya da yatırım planları donacak.

Türkiye’nin ekonomi ve mali politikalarını oturup baştan aşağıya gözden geçirmesi gerek.

Yok değilse günü kurtarabilirsiniz belki ama, geleceği kazanamazsınız.

(1) Nazif Ekzen. “Devletin hangi harcamaları artıyor”. 27.09.2012. Aydınlık Gzt. Syf:2.
(2) “Sosyal Güvenlik Yükü 70 milyara gidiyor”. 27.09.2012. Dünya Gzt. Syf:4.
(3) http://www.haber3.com/benzine-yine-zam--1531621h.htm#ixzz27mIm83vb
(4) Güngör Uras. “Fakirin Vergisi Arttı-Zammın Devamı Yarın” 23.09.2012. Milliyet-web.

">

Sonbahar yağmurlarından önce zam sağanağı başladı.

Doğalgaza “kışa girmeden” yapılacak zam ile toplum adeta bir çığ felaketinin altında kalacak.

Orta direkten geriye kalan ne varsa, 16 milyonluk yoksulun barakasına doğru yuvarlanacak.

“Bütçe açık… Büyümede yüzde 4’ün altına inilemez!” Bunları anladık. Açıklanması gereken:

Fatura nedendir? Niçin anasını-danasını halk öder?

Türkiye’ye ne oldu da tasarruf olanaklarını yitirdi? Bir diğer yandan özellikle kamuda süregelen savurganlık neden dizginlenemez?

Evet, vatandaşın değil ama Devletin harcamaları artıyor. (1) Yılın ilk 8 aylık döneminde 8.5 milyar TL tutarındaki açığın asıl kaynağı, cari transferler.

2012’nin ilk yarısında Sosyal Güvenlik yükü GSYH’nın yüzde 5,1 dolayında.

Sosyal Güvenlik gelirlerinin giderleri karşılama oranı 55,3 ve bu “açığı” yamamak için tahsis edilen kaynak şimdiden 34,4 milyar TL’yi bulmuş; 70 milyar TL’ye doğru gidiyor. (2)

Bütçe dengesizliğinde sanıldığı gibi artan terör olayları ve bu alandaki mücadelenin belirgin bir etkisi kaydedilmiyor: Savunma Giderleri bir önceki yıla göre neredeyse ( % 5,4 artışla ) sabit.

Tanrı esirgesin büyük bir doğa yıkımı yenilenmedi veya savaşa girmedi, ülkemiz…

Ancak bütçe açık, bu açık artma eğiliminde ve bedeli, vatandaş ile gerçek yatırımcı ödemekte.

İşte bu ortamda, dünyanın en pahalı benzinin kullandığımızı anımsıyoruz, Haber3.com’un analitik bir haberinde. (3)

Zam sağanağının yanı sıra KDV ve ÖTV gibi vergilerde öngörülen artışın hayatı giderek “pahalılaştıracağı” çok açık…

O kadar öyle ki, fiyat artışlarının enflasyonu tetikleme oranları sırasıyla şöyle belirtiliyor: “Alkol 0,44, benzin 0,43, motorlu taşıtlar 0,15 ve ÖTV zamları ise 0,62” oranında enflasyonu yukarı çekecek deniyor. (4)

ÖTV, KDV artışı ya da doğrudan zam. Paranın “kestirmeden” ve fakir üzerinden geri dönüşü.

Tüketim ve yüksek gelir kesimleri halen “ optik alan dışında”… Bir çelişki de, bu!

Elbette, mali disiplinden, bütçe dengesinden, ödün verilmemesi, büyümenin enflasyon korkusuna yenilmemesi her kesimin ortak dileği…

Fakat ticaret odalarından yükselen, akademik ortamdan yankılanan ses: “Kayıtlı ekonomi” diyor, yatırımlara önem verilmesini istiyor, “katma değeri yüksek üretim” diyor…

Bu sesler yeterince duyulmadığı için de bütçe açık veriyor, o açık da geliyor vatandaşı eziyor:

Hangi koşullarda? Çalışanın geliri, memurun maaşının reel anlamda gerilediği, emeklilerin refahtan pay almaktan çoktan vazgeçtiği, ortamda…

Fatura nasıl oluşuyor? Bütçe açıkları nereden kaynaklanıyor?.. Yükü kimler çekiyor?.. Buraya kadar bunları inceledik.

Tasarruf kabiliyeti azalmakta, kamu savurganlığı devam etmekte, sosyal güvenlik sistemi arıza göstermekte, kayıt-dışılık sürmekte, bütçe açık vermekte…

Eninde sonunda, “zamlar” ile vatandaşların gönüllü birer itfaiye eri gibi, ekonomiyi soğutması beklenmekte… Tablo, bu!

Gelelim bu tablonun çerçevesine… Yatırıma odaklanmayan, sıcak paraya dayanan bir ekonomimiz var.

Cari açığı artırmak pahasına iç talebe yaslanan büyüme bandını seçtik ve üstüne son iki yılda GSYİH’nın yüzde 8 ve 10 ‘u oranında -ve Doğrudan Yatırım eksenin dışında- yurt dışından dış kaynak kullanıldı.

İhraç konfigürasyonu içinde % 90’lara yakın hammadde ve ara malı ithalatı var.

Yatırım ve istihdam, gelir dağılımı adaleti ve sosyal güvenliğin rehabilitasyonunda, başarım yok.

Faiz inerse sıcak para kaçacak, yükselirse çarklar duracak ya da yatırım planları donacak.

Türkiye’nin ekonomi ve mali politikalarını oturup baştan aşağıya gözden geçirmesi gerek.

Yok değilse günü kurtarabilirsiniz belki ama, geleceği kazanamazsınız.

(1) Nazif Ekzen. “Devletin hangi harcamaları artıyor”. 27.09.2012. Aydınlık Gzt. Syf:2.
(2) “Sosyal Güvenlik Yükü 70 milyara gidiyor”. 27.09.2012. Dünya Gzt. Syf:4.
(3) http://www.haber3.com/benzine-yine-zam--1531621h.htm#ixzz27mIm83vb
(4) Güngör Uras. “Fakirin Vergisi Arttı-Zammın Devamı Yarın” 23.09.2012. Milliyet-web.

Tüm yazılarını göster