ZİRK TEĞET

Bu ne başlık? İlginç kelime. Teğet kelimesi ister Türkçe olarak soldan sağa, ister Arapça olarak...

Engin Civan engin.civan@haber3.com
Bu ne başlık? İlginç kelime. Teğet kelimesi ister Türkçe olarak soldan sağa, ister Arapça olarak sağdan sola okunsun farketmiyor. Teğet aynı teğet. Ama sıra krize gelince biraz farklı. Krizi sağdan sola okursanız, ortaya “ZİRK” çıkmakta. Yaygın dillerde bir anlamı yok.

Bir yıldır yazıyorum, ısrarla uyarıyorum, endişelerimi sizlerle paylaşıyorum. Kimse bu krizi doğru okumadı, okuyamadı. Belki de sağdan sola okudu. Őnce teğet geçer dendi, sonra bankalarımız 2001 krizinden sağlam çıktı dendi. Ama hala krizin dibi gözükmedi.

Teşekkürler, Çok Teşekkürler

2008 senesinin Subat ayında yazdım, “2001'i ararmıyız?”. Sayın Prof. Hurşit Güneş benden 365 gün sonra aynı tesbiti yaptı. Kendisine şükranlarımı sunuyor, diğer uzmanlik alanı olan, klarnet ve gırnata konusunda bilgilendirici yazılarını bekliyorum. Ne de olsa Şile’den ötesi Kandıra.

Günümüzün popüler ekonomisti Roubini İstanbul’u ziyaret etti. Elit mekanlarda havyar yedi, ahkam kesti. “Kriz dahada derinleşebilir!”. “Kara Delik CDS’ler” yazımda belirttim. Toplam swap riski 60 trilyon dolardır. Bu toplam riskin iyimser tahminle %5’i dönmese, 3 trilyon dolar eder. Dahi olmaya, sofistike araştırmalara gerek yok. Global kurtarma paketi 3 trilyon dolara çıkıncaya kadar, ekonomik krizin dibini göremeyeceğiz.

Daha Neler Olacak ?

Adeta bir komünist ülke gibi, ‘çaycı markası’ parası, ithalat  yasakları, yerli malı adaleti ile kendi kabuğunun içinde yaşayan Türkiye, Őzal’la beraber dünyaya açıldı. İnişli çıkışlı bir yolda ilerleyerek dünyaya entegre oldu. Bu noktadan artık geri dönüş yok. Doğal olarak,Türkiye ekonomisi dünyada olan değişikliklere artık eskisi kadar bağışık değil. Bu nedenle bu krizden etkilenmemek elde değil. 2001 ‘Made in Turkey’ bir krizdi. Bu sefer global bir krizin içindeyiz. ABD’yi suçlamakla sorun çözülmeyecek. Diare olmuş hastaya öksürük şurubu verilerek yapılacak tedavinin kimseye faydası yok.

Avrupa Zorda :

Doğu Avrupa’da yaşanan kriz, Avro’yu stress altına soktu. Almanya eksi büyümede ve küçük ülkeleri kurtarmaya yanaşmıyor. Avro’nun siyasi birlik konusunda zayıflığı dolara karşı değer yitirmesine yol açacak.

Avrupa’nın küçülmesi, Türkiye’nin ihracatını zora sokmakta. Umarım, Ankara’daki büyüklerimiz, her bir puanlık küçülmenin, ihracata kaç puan olarak yansıyacağını hesaplayıp, kamuoyuna anons ederler.

Son yıllarda atak yapan otomotiv ihracatı aslında başarılı bir taşaron operasyonuydu. Dünya talebi düştüğü için, otomotivde daralma hızla sürecek. (Kendi rekabet gücüne dayanacak bir otomotiv üretimi, örneğin İsveç devletiyle masaya oturup SAAB’ı alacak bir ‘milli burjuva’ sermayesiyle olur.)

Komşuda Pişer” yazımda belirttim. Yunanistan’da polisin bir öğrenciyi öldürmesiyle başlayan  ayaklanmanın ardında yatan esas neden, gençler arasındaki yüksek işsizlik oranıdır.

TC Merkez Bankası enflasyon tahminlerini geçen ay açıkladı. Tahminler gerçekçi değil. Türkiye’de enflasyon 2009 senesinde yüzde 1 olacak, çünkü büyüme eksi 3 olacak. İşsizlik oranı ise tahmini daha zor bir rakam. Buna rağmen Gençler arasında işsizlik oranının yüzde 30’a yaklaşmasının beklemek makul olur. Basit anlatımıyla Türkiye ‘Dört nala’ deflasyona doğru koşmakta.

Borsa ve Döviz :

Bizde kimse ekonomik analize rağbet etmez. Yurdum insanı tek rakamın peşindedir. “Döviz kuru ne olacak?”, “Borsa nereye çıkacak ?” Takdir edersiniz  ki bir rakam telaffuz etmek zordur, çünkü o rakamın arkasında derin analiz ve bir dizi varsayımlar bulunur. Bu nedenle,  başınızı daha fazla ağrıtıp sabrınızı taşırmayayım. 2009 senesinin ilk 6 ayında   doların 2.25’i görmesi, borsanın da 15,000’i ziyareti mümkün gözükmekte.

Sonunda Ne Olacak ?

Değerli okurlar merak etmeyiniz. Allah Kerim, Türkiye doğu ile batı arasında köprü. Medeniyetlerin beşiği Anadolu ateşi sönmez. Bu köprünün altından daha çok sular geçer.

Sonunda “İMF’nin önü boyalı direk, yerden yere vurdun bizi felek” der, 2009 yılını hayırlısıyla idrak ederiz. Düştüğümüz kaldırımdan kalkıp üstümüze başımıza çeki düzen veririz, ellerimizi cebimize sokar, ıslık çalarak yola devam ederiz.

Bu satırları felaket tellalı Dr. Doom olarak yazmıyorum. Doktor Realite olarak kaleme alıyorum.

Son bir uyarı. 2010 yılında 2009 senaryosunun tekrar olasılığı yüzde 80.

"> Bu ne başlık? İlginç kelime. Teğet kelimesi ister Türkçe olarak soldan sağa, ister Arapça olarak sağdan sola okunsun farketmiyor. Teğet aynı teğet. Ama sıra krize gelince biraz farklı. Krizi sağdan sola okursanız, ortaya “ZİRK” çıkmakta. Yaygın dillerde bir anlamı yok.

Bir yıldır yazıyorum, ısrarla uyarıyorum, endişelerimi sizlerle paylaşıyorum. Kimse bu krizi doğru okumadı, okuyamadı. Belki de sağdan sola okudu. Őnce teğet geçer dendi, sonra bankalarımız 2001 krizinden sağlam çıktı dendi. Ama hala krizin dibi gözükmedi.

Teşekkürler, Çok Teşekkürler

2008 senesinin Subat ayında yazdım, “2001'i ararmıyız?”. Sayın Prof. Hurşit Güneş benden 365 gün sonra aynı tesbiti yaptı. Kendisine şükranlarımı sunuyor, diğer uzmanlik alanı olan, klarnet ve gırnata konusunda bilgilendirici yazılarını bekliyorum. Ne de olsa Şile’den ötesi Kandıra.

Günümüzün popüler ekonomisti Roubini İstanbul’u ziyaret etti. Elit mekanlarda havyar yedi, ahkam kesti. “Kriz dahada derinleşebilir!”. “Kara Delik CDS’ler” yazımda belirttim. Toplam swap riski 60 trilyon dolardır. Bu toplam riskin iyimser tahminle %5’i dönmese, 3 trilyon dolar eder. Dahi olmaya, sofistike araştırmalara gerek yok. Global kurtarma paketi 3 trilyon dolara çıkıncaya kadar, ekonomik krizin dibini göremeyeceğiz.

Daha Neler Olacak ?

Adeta bir komünist ülke gibi, ‘çaycı markası’ parası, ithalat  yasakları, yerli malı adaleti ile kendi kabuğunun içinde yaşayan Türkiye, Őzal’la beraber dünyaya açıldı. İnişli çıkışlı bir yolda ilerleyerek dünyaya entegre oldu. Bu noktadan artık geri dönüş yok. Doğal olarak,Türkiye ekonomisi dünyada olan değişikliklere artık eskisi kadar bağışık değil. Bu nedenle bu krizden etkilenmemek elde değil. 2001 ‘Made in Turkey’ bir krizdi. Bu sefer global bir krizin içindeyiz. ABD’yi suçlamakla sorun çözülmeyecek. Diare olmuş hastaya öksürük şurubu verilerek yapılacak tedavinin kimseye faydası yok.

Avrupa Zorda :

Doğu Avrupa’da yaşanan kriz, Avro’yu stress altına soktu. Almanya eksi büyümede ve küçük ülkeleri kurtarmaya yanaşmıyor. Avro’nun siyasi birlik konusunda zayıflığı dolara karşı değer yitirmesine yol açacak.

Avrupa’nın küçülmesi, Türkiye’nin ihracatını zora sokmakta. Umarım, Ankara’daki büyüklerimiz, her bir puanlık küçülmenin, ihracata kaç puan olarak yansıyacağını hesaplayıp, kamuoyuna anons ederler.

Son yıllarda atak yapan otomotiv ihracatı aslında başarılı bir taşaron operasyonuydu. Dünya talebi düştüğü için, otomotivde daralma hızla sürecek. (Kendi rekabet gücüne dayanacak bir otomotiv üretimi, örneğin İsveç devletiyle masaya oturup SAAB’ı alacak bir ‘milli burjuva’ sermayesiyle olur.)

Komşuda Pişer” yazımda belirttim. Yunanistan’da polisin bir öğrenciyi öldürmesiyle başlayan  ayaklanmanın ardında yatan esas neden, gençler arasındaki yüksek işsizlik oranıdır.

TC Merkez Bankası enflasyon tahminlerini geçen ay açıkladı. Tahminler gerçekçi değil. Türkiye’de enflasyon 2009 senesinde yüzde 1 olacak, çünkü büyüme eksi 3 olacak. İşsizlik oranı ise tahmini daha zor bir rakam. Buna rağmen Gençler arasında işsizlik oranının yüzde 30’a yaklaşmasının beklemek makul olur. Basit anlatımıyla Türkiye ‘Dört nala’ deflasyona doğru koşmakta.

Borsa ve Döviz :

Bizde kimse ekonomik analize rağbet etmez. Yurdum insanı tek rakamın peşindedir. “Döviz kuru ne olacak?”, “Borsa nereye çıkacak ?” Takdir edersiniz  ki bir rakam telaffuz etmek zordur, çünkü o rakamın arkasında derin analiz ve bir dizi varsayımlar bulunur. Bu nedenle,  başınızı daha fazla ağrıtıp sabrınızı taşırmayayım. 2009 senesinin ilk 6 ayında   doların 2.25’i görmesi, borsanın da 15,000’i ziyareti mümkün gözükmekte.

Sonunda Ne Olacak ?

Değerli okurlar merak etmeyiniz. Allah Kerim, Türkiye doğu ile batı arasında köprü. Medeniyetlerin beşiği Anadolu ateşi sönmez. Bu köprünün altından daha çok sular geçer.

Sonunda “İMF’nin önü boyalı direk, yerden yere vurdun bizi felek” der, 2009 yılını hayırlısıyla idrak ederiz. Düştüğümüz kaldırımdan kalkıp üstümüze başımıza çeki düzen veririz, ellerimizi cebimize sokar, ıslık çalarak yola devam ederiz.

Bu satırları felaket tellalı Dr. Doom olarak yazmıyorum. Doktor Realite olarak kaleme alıyorum.

Son bir uyarı. 2010 yılında 2009 senaryosunun tekrar olasılığı yüzde 80.

Tüm yazılarını göster