Ahmet Kekeç, CHP'li Alevilere terör örgütü destekçisi ilan etti

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, yandaş kanal olan Ülke TV’deki Turgay Güler’in sunduğu programda sarf ettiği tartışma yaratan sözleri nedeniyle RTÜK'e şikayet edildi.

Ahmet Kekeç, CHP’deki Alevi kökenli siyasetçileri sayarak, Alevileri, “CHP içerisinde terörü besleyen grup” olarak nitelendirmeye çalıştı. Kekeç, “CHP’deki terör damarı mezhepçi bir gruptan besleniyor” ifadelerini kullandı.

Kekeç konuşmasında, “CHP’li Niyazi Ünsal 70’li yılların namlı senatörlerinden biriydi. CHP’liydi, terör destekçisiydi. Niyazi Ünsal, Kemal Kılıçdaroğlu, Veli Ağbaba, bir de teröistler tarafından kaçırılan Hüseyin Aygün vardı. Bu arkadaşlara ve terörü destekleyen milletvekillerine baktığımızda bunların farklı bir mezhepçi hassasiyetten geldiğini görüyoruz” dedi.

RTÜK'E ŞİKAYET EDİLDİ

Kekeç’in bu sözleri RTÜK’e şikayet edildi. CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi İlhan Taşcı, “toplumu kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla “konunun ivedilikle Üst Kurul toplantısının gündemine alınmasını arz ve talep ederim” diyerek dilekçe verdi.

Bir de değerlendirme yapan Taşcı, “RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ciddi bir sınavla karşı karşıyadır” ifadelerini kullanarak şunları söyledi:

“Ülkenin kurucusu ve onuru olan CHP İle onun Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Ülke TV yayınında ahlaksızca bir saldırıya uğramıştır. Rtük bu saldırıya kayıtsız kalamaz, duymazlıktan ve görmezlikten gelemez. Bunun ahlaki ve hukuki sonuçları olur. Bu konuda benim muhatabım Üst Kurul gündemini belirlemekle görevli Ebubekir Şahin’dir. Ben suçlamama konu olan yayını ve sözleri burada alıntılamaktan utanırım.

 Özel ve siyasi yaşamında nezaketi ve tevazusuyla milyonların gönlünde yer edinmiş Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP’nin saygın milletvekillerine karşı bu nezaketsiz ve haddini aşan ifadeler nedeniyle birinci gündem maddesi olarak bu dosya ilk üst kurul toplantısına getirilmelidir. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin bu yayınla ilgili raporu hazırlatıp üst kurula getirmezse görevini suistimal etmiş olur; bunun da sonuçları ağır olur.  Görevini yerine getirinceye kadar konunun takipçisi olacağım.”

RTÜK'E VERİLEN DİLEKÇE

CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi İlhan Taşcı'nın RTÜK Başkanlığı'na verdiği dilekçe şu şekilde:

"Ülke TV logolu yayıncı kuruluşta Turgay Güler’in sunduğu En Sıradışı adlı programın 7 Kasım 2019 tarihli yayınında yorumcu olarak Emin Pazarcı, Mustafa Şen ile Ahmet Kekeç yer almıştır.

Star Gazetesi Yazarı Ahmet Kekeç isimli kişi Emin Pazarcı’nın yaptığı değerlendirmelerin ardından sözü alarak şunları söylediği belirlenmiştir:

“…Emin Pazarcı’ya (programın diğer yorumcusu) küçük bir ek yapacağım; CHP’de terörü destekleyen bir damar var diyor (2 kez tekrar ediyor). Niyazi Ünsal’dan örnek verdi, 70’li yılların namlı senatörlerinden biriydi… CHP’liydi, terör destekçisiydi… Niyazi Ünsal, Kemal Kılıçdaroğlu, Veli Ağbaba bir de teröristler tarafından kaçırılan Hüseyin Aygün vardı, dönemin CHP milletvekiliydi. Bu arkadaşlara baktığımızda ve diğer terörü destekleyen diğer milletvekillerine baktığımızda bunların farklı mezhepçi bir hassasiyetten geldiğini görüyoruz. İşin bu tarafını da gözetmek lazım diye düşünüyorum. Top yekûn CHP’yi ilzam etmek, suçlamak yerine CHP’de terörü destekleyen damar nasıl bir damarmış, bu damar nereye dayanıyormuş, kaynağını nerden alıyormuş buna da dikkat etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum…”

Hiç kuşku yok ki “gazeteci” ülkede yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmeler hatta siyasilere yönelik sert eleştirilerde bulunabilir. Düşünce ve bunu ifade etme özgürlüğü Anayasa ile de güvence altına alınmıştır. Ancak bu özgürlük tarih boyunca birarada yaşamış milyonlarca yurttaşı birbirlerine karşı tahrik eder, nefret duygularını körükler nitelikte olamaz, olması da düşünülemez.

İnsanların doğuştan edindikleri niteliklerine saygı, özen ve hürmet de en az düşünce ve bunu ifade etme özgürlüğü kadar güvence altındadır. İnsanların en azından kendisi için beklediği ölçüde karşısındakine saygı göstermesi insanlığın bir gereğidir. Bunun aksine değerlendirmeler insani, vicdani ve hukuki olarak haddini aşan yorumlar olur ki, bunların düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi olanaksızdır.

Kanla yoğrulmuş bu toprakların aynı zamanda acıyla da kavrulduğu gerçeğini hiç kimsenin unutmaması gerekir. Mezhepçi yaklaşım nedeniyle bu toprakların farklı köşelerinde, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta can kırımı yaşandığı gerçeği hala belleklerde canlılığını korumaktadır. Bunca acıya karşın kin ve nefret duygularını tahrik eder nitelikteki yorum ve konuşmaların yaptırımsız kalacağı düşünülemez.  Genelde programın sunucusundan katılımcısına, özelde ise Ahmet Kekeç’in sözlerinin başta sosyal medya olmak üzere farklı mecrada infiale neden olduğu sabittir.

Programda yapılan değerlendirmeler, Türkiye’nin kurucusu ve onuru, ilk Genel Başkanlığını Atatürk’ün yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi’nin 96 yıllık tarihine saygısızlıktır. Devletin kurucusu bir siyasi partinin Genel Başkanı ve milletvekillerinin “anayasal düzene karşı yapılarla” birlikte hareket ettiğini,  “terörü desteklediğini” söyleyecek kadar akıldışı bir yaklaşım ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilemez. 

CHP’nin mevcut Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik kin ve nefret duygularının bir siyasi lidere yönelik eleştiri olarak kabul edilemeyeceği de aşikardır. Ana muhalefet partisinin liderine yönelik sözler O’na gönül ve oy veren milyonlarca yurttaşı rencide edecek niteliktedir.  Özel ve siyasi yaşamında nezaketi ve alçak gönüllüğüyle bilinen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik söylemler en asgari nezaketten de yoksundur. Düşünce özgürlüğü; hakaret, iftira ve küfretme özgürlüğü anlamına gelmez; asla da toplumda nefret duygularını körükler nitelikte olamaz. 

Kendi seçim bölgelerinde binlerce yurttaşın oylarıyla TBMM’ye girmeye değer görülmüş milletvekilleri Veli Ağbaba, Gamze İlgezdi ve Hüseyin Aygün’e yönelik “mezhepçi” yaklaşımlar, eleştiri kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi yasa da tanımlanan “mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik” ve “iftira” suçlarının tam karşılığı olduğu tartışmasızdır.

Hukuki dayanaktan yoksun, eleştiri sınırlarını aşan, kasıtlı garezin, yurttaşlar arasında ayrımcı, ötekileştirici ve yargı kararı olmaksızın itham edici sözler düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında görülemeyeceği açık olduğu gibi yaptırımsız kalması da düşünülemez.

Yorumcuların değerlendirmeleri karşısında programın sunucusu Turgay Güler müdahale etmek bir yana destekleyici tutum almıştır. Söz konusu yayında,  Hem Ahmet Kekeç’in hem de katılımcılar tarafından dile getirilen sözlerin Türk Ceza Yasası kapsamında suç vasfında olmasının yanı sıra, 6112 Sayılı RTÜK Yasasının 8. Maddesinin 1.Fıkrasının;

b) Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duygularını oluşturamaz.

c) Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz.

ç) İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.

i) Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez…

Bentleri doğrultusunda değerlendirilmesi kaçınılmazdır.

Açıkladığımız bu nedenlerle söz konusu yayının ivedi olarak 6112 Sayılı Yasanın 8. Maddesinin 1. Fıkrasında işaret ettiğimiz bentleri ışığında incelenip, izleme uzmanlarına rapor düzenletilerek, konunun ivedilikle Üst Kurul toplantısının gündemine alınmasını arz ve talep ederim."

Sonraki Haber