Sabah'ı kaleme aldı!
Yavuz Semerci, Gazeteport'ta Sabah'ı anlatan bir yazı dizisine başladı.
KENDİNİ AKP'Lİ SANAN GAZETENİN GAZETECİLERİ YAVUZ SEMERCİ Kamuoyunu etkileyen, yakından takip edilen medya kuruluşlarındaki üst düzey atamalar sadece bizim değil, pek çok okurun da dikkatini çeker. Merak konusudur. Neden, niçin soruları sorulur. Dedikodular üretilir. Değişimlerde iktidarların etkisi olup olmadığı araştırılır
Reytingler, tiraj rakamları ve reklam pastasından aldığı pay incelendiğinde bugün Türkiyede 2 patron ve bir emanetçi patron var
Aydın Doğan (KanalD, Star, Hürriyet, Milliyet
), Mehmet Emin Karamehmet (Show, Digiturk, Akşam
) ve Ahmet Ertürk (Sabah, atv
) Ahmet Ertürkün görevi TMSFnin Başkanı sıfatıyla el konulan medya kuruluşlarını satarak, Dinç Bilginin kamuya olan borcunu tahsil etmek. Ve el konulan her şirkette yaptıkları gibi atv ve Sabah grubunda da yönetim kuruluna yöneticiler atadı. Bu grubun yönetim kurulu başkanı Mehmet Akif Yaşin olurken, medya işlerinin başına Yavuz Onursal atandı. Yazıldı çizildi, Ertürk ve TMSF, el konulan medya kuruluşlarının yayın politikasına karışmayacaklarını söyledi. Ama yayın politikalarında etkili isimler birer birer gruptan ayrılmaya veya atılmaya başlandı. Odaklandığım konu Sabahın Ankara temsilcisi Aslı Aydıntaşbaşın görevine son verilmesinde izlenen yöntem
Perde arkasına ilişkin yapılan yorumların (spekülasyonların) özünü AKP iktidarının TMSF eliyle Sabahı yönetmesi oluşturuyor. Medya gruplarının Ankara temsilciliği çok önemlidir. Kamu kurum ve kuruluşları ile dengeli ilişkiler kurulacak. Gazetenin duruşunu sergileyecek. Hükümetin eleştiri ve destek taleplerini yönetime aktaracak. Bir nevi tarafsızlığıyla herkesin saygısını kazanacak. Sedat Ergin, Ertuğrul Özkök, Fatih Çekirge, Tayfun Devecioğlu bu özellikleriyle yakın tarihimizin iyi örnekleri sayılabilir
**** Benim edindiğim izlenim şu: Sabahı AKP yönetmiyor. Sabahı yönetenler Hükümet bu habere ne der, aman TMSFyi kızdırmayalım. Aman Başbakanı üzmeyelim diyerek AKPnin Sabahı yönetmesinden daha kötü bir yöntemi devreye sokmuş durumdalar. Ve yöneticilerin gücü iktidar sahipleriyle kurdukları özel ilişkileriyle tanımlanıyor
Abdullah Gül onu çok sever
Başbakan Tayyip Erdoğanın takdir ettiği kişi
Ahmet Ertürkün adamı
Bir örnek vereyim
Ankara SABAH bürosunda görev yapan mesleğinin başında, çalışkan ve başarılı bir muhabir Ertürkün kuzeni sanılıyor. Neden? Çünkü Ertürk bu arkadaşın orada işe girmesi için yardımcı olmuş. Ertürke bunu sorduğumda, Söylediğin kişi ile hiçbir akrabalık bağım yok. Başarılı bir gazeteci olarak tanıdım ve Sabahta işe girmesine yardımcı oldum. O kadar dedi. Anlatmak istediğim, Sabah yöneticileri ve çalışanlarının, işlerinin yanı sıra bir de mevcut patron ve onun bağlı olduğu iktidar sahipleriyle kurdukları ilişkileriyle kategorize edilmeye başlanması. Örneğin yıllardır tanıdığım, gazeteciliğine ve insanlığına her zaman kefil olduğum Okan Müderrisoğlu hakkında öyle şeyler duyuyorum ki ben bile şaşırıyorum. Müderrisoğlunun her meslektaşım gibi çalıştığı kurumda üst düzey sorumluluklar almak istemesi ve bunun için çabalamasını bile iktidarla ilişkilerine bağlama eğilimi, Sabahta yaşanan paranoyanın boyutunu göstermeye yeter de artar bile
Aslı Aydıntaşbaşın görevden alınmasının nedenlerini araştırırken, ilgili tarafların biri hariç hepsiyle konuştum. (Konuşmadığım kişi, telefonuma çıkmayan Sabah Yayın Yönetmeni Ergun Babahandı.) Dört farklı kişiden duyduğum anahtar kelimeleri aktarayım
- Aslı Aydıntaşbaş aslında dört ay önce görevden alınacaktı. Ama hükümetten aldığı destek ile görevde kaldı. - Ankara temsilcisini görevden aldık, çünkü TMSF dışında bazı güçlerin (hükümet değil) desteğini aldığını ima ediyordu. - Aslı Aydıntaşbaşın yerinde gözü olan kişi İmam Hatip mezunu olduğu için TMSFnin desteğini aldı ve operasyon yapıldı. - Sabah Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahanın (tanıkları var) sözü: Ankara temsilcisinin görevden alınmasını haksız buluyorum. Bunu cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile konuşacağım. **** Daha önce yazdım. Bu kurumda, iktidarı üzmemek ve ona şirin görünmek için müthiş bir otokontrol geliştirilmiş durumda. Ve bu eğilim tirajlara reklam pastasından alınan paya yansıdı. Sabahın yıllar sonra ilk kez günlük satışı 400 binli rakamların altına indi. Rakamlar rakip Doğan grubunun piyasadaki ağırlığını artırdığını gösteriyor. Denebilir ki, pısırık veya seçimlerde yüzde 47 oy almış AKP yanlısı bir gazete yapmak neden tiraj kaybettirsin? Gazete okurlarının profili ile düzenli gazete okuyan AKPler arasındaki korelasyona değinmeyeceğim. Derin analizlere ve sağlam araştırmalara ihtiyaç var. Ancak, çok sevdiğiniz bir pastacının kötü ürününü mü, sevmediğiniz ama işini iş yapan pastacının ürününü mü tercih edersiniz? Sabah, AKPye sempatisini gizleme gereği bile duymayan yöneticilerin, muhalif olma özelliklerini kaybederek yaptığı bir gazete. Ürüne gerçek katma değer katmayan, kötü malzeme kullanan pastacı ile SABAHın birinci sayfasına yansıtılan ruh arasında hiçbir fark yok. Kötü pastacının başına gelen neyse SABAHın başına da o geliyor
www.gazeteport.com.tr