Akciğer kanserinde umutlandıran açıklama

West Virginia Üniversitesi Kardiyovasküler ve Göğüs Cerrahisi Bölümü Trakeal Rekonstrüksiyon Bölüm Başkanı Prof Dr. Alper Toker, Türkiye'de akciğer kanseri sıklığında düşüş yaşanması beklediklerini açıkladı.

West Virginia Üniversitesi Kardiyovasküler ve Göğüs Cerrahisi Bölümü Trakeal Rekonstrüksiyon Bölüm Başkanı Prof Dr. Alper Toker, "Türkiye'de de 10 yıl içinde, akciğer kanseri sıklığının daha az görüleceğini ve yaşam sürelerinin uzayacağını öngörebiliyoruz. Sigara bırakma programlarının, sigara yasaklarının olumlu etkileri ortaya çıkacak. Akciğer kanseri hastaların ömrü uzuyor" ifadelerini kullandı.

Çağlayan Florence Hastanesinde düzenlenen konferansta, yurt içi ve başta ABD olmak üzere yurt dışından gelen akciğer cerrahisinde uzman isimler, akciğer kanserindeki son gelişmeler ve tedavi yöntemlerini konuştu.

Etkinlik çerçevesinde AA muhabirine bilgi veren Prof Dr. Alper Toker, akciğer kanserinin Türkiye'de ve dünyada farkındalığı en fazla artan hastalıklardan biri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"ABD'de son 2-3 haftanın en önemli konularından biri, akciğer kanserinde ilk defa ölüm oranlarının azalması. Yıllardır giderek artan akciğer kanseri ölümlerinin azaldığını görmeye başladılar. Bunun sebebi, sigara bırakma programlarının bizden daha önce uygulamaya koyulmuş olması. Akciğer kanserinin en önemli etkeni sigara.

Türkiye'de de 10 yıl içinde, akciğer kanseri sıklığının daha az görüleceğini ve yaşam sürelerinin uzayacağını öngörebiliyoruz. Sigara bırakma programlarının, sigara yasaklarının olumlu etkileri ortaya çıkacak. Akciğer kanseri hastalarının ömrü uzuyor. Son dönemde, özellikle bazı onkoloji ilaçlarının devreye girmesi ile metastatik akciğer kanserlerinde bile ömrün uzadığını görüyoruz."

Prof. Dr. Toker, araştırmaların hızı ve yürüyen çalışmalardan sonuç alınmasıyla birlikte akciğer kanserinin, meme kanseri düzeyinde, çok uzun süre hastaların bu hastalıkla yaşayabileceği bir hastalık seviyesine geleceğini bildirdi.

 "TEKNOLOJİYE VE GELİŞMEYE HEMEN ADAPTE OLABİLEN BİR ÜLKEYİZ"

 Türkiye'de bu alanda yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Toker, "Türkiye, akciğer kanserinde, dünyada en iyi tedavi olabileceğiniz birkaç ülkeden biri çünkü biz teknolojiye ve gelişmeye hemen adapte olabilen bir ülkeyiz, yeni çıkan bir şeyi sisteme hemen entegre edebiliyoruz. Bu konuda çok becerikli onkologlara sahibiz." ifadelerini kullandı.

Toker, ameliyatlar yapılırken, yan etkilerinin azaltılma yöntemleri ile hastaya en az zarar verilecek şekilde yapılması konusunda bir takım eksiklikler olduğunu, bunda da zamanla önemli ilerlemeler sağlanmaya başladığını anlattı.

Prof Dr. Toker, ABD ve bazı ülkelerde bununla ilgili robotların kullanıldığını dile getirerek, şunları söyledi:

"ABD'de neredeyse açık ameliyat yapmıyoruz, her şeyde robot kullanıyoruz. Robotik cerrahi, özellikle yemek borusu kanserinde çok faydalı oluyor. Burada ameliyatın şiddetini çok azaltıyor, açık ameliyat olan hasta ile kapalı ameliyat olan hasta arasında önemli farklar olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Akciğer kanserinde de robotun kullanımını bu kadar yaygınlaştırabilirsek, hastaların yatış sürelerini ve ağrılarını azaltabiliriz.

Türkiye'de robotik cerrahi kullanımı, akciğer kanserlerinde belli bir seviyeye geldi ama biraz bu konu ekonomi ile de ilgili. Maliyeti yüksek bir iş. Maliyet ve getirdiği faydayı karşılaştırdığınız zaman insanların aklında soru işareti oluşuyor. Buradaki denge bulunursa, bu iş yaygınlaşmaya devam eder."

 "TEKNOLOJİNİN TEDAVİNİN İÇİNE GİRMESİYLE, HASTALAR ADINA ÖNEMLİ FIRSATLAR ORTAYA ÇIKTI" 

Florence Nightingale Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Sinan Nazif Aran de etkinliğe ilişkin bilgi verdi.

Konferans çerçevesinde önemli uluslararası katılımın olduğunu, alanında uzman isimlerin Türkiye'de buluştuğunu dile getiren Aran, akciğer ve yemek borusu kanserlerindeki güncel yaklaşımların ele alındığını söyledi.

Teknolojinin de tedavinin içine girmesiyle, hastalar adına önemli fırsatların ortaya çıktığını belirten Aran, şunları söyledi:

"Özellikle, robotik cerrahi ile yapılan ameliyatların iyileşmesi ve nekahet dönemi çok kısa sürüyor. Bununla kombine olarak, kemoradyoterapi ile kanserin tedavisi ile ilgili birçok yeni çalışma yapıldı, sonuçları ortaya çıktı, üç tane de ana çalışma var. Bugün gelişmeler bu konferansta aktarılıyor. Katılım, uluslararası düzeyde ilgi çekici. 8 farklı ülkeden meslektaşlarımız burada buluştu.

Robotik cerrahi, göğüs kafesini açmadan ameliyat yapma imkanı sağlıyor, cerraha fırsatlar veriyor. Kapalı sistemde yapıldığı için de hastanın yara iyileşme süreci çok daha konforlu oluyor. Erişilemeyen noktalara robotla erişmek, elle yapılamayan şeyleri robotla gerçekleştirmek mümkün. Birçok alanda 'altın standart' durumuna geçmiş halde. Göğüs cerrahisindeki robotik cerrahi programı, Türkiye'de başladı ve liderliği üstlenilmiş ve sürdürülür vaziyette."

Dr. Sinan Nazif Aran, robotik cerrahinin giderek klasik yöntemin yerini almaya başladığına işaret ederek, sunduğu faydalarla, hastalar için de gitgide tercih sebebi olmaya başladığını aktardı.

Sonraki Haber