İstanbul trafiği kanser ediyor! Ama artık mecazi değil!

Pandemi döneminde İstanbul trafiğinde geçmiş yıllara oranla yarı yarıya bir yavaşlama yaşanırken, trafikte kalan süreye paralel olarak kanser riskinin arttığı açıklandı.

Son 5 yılda yaptıkları araştırmalara göre kışın trafikte daha fazla artış yaşandığını anlatan Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yücelen, “Önceki dönemde insanlar trafikte 1 saatin yaklaşık 20-30 dakikasını kaybederken bu süre kış aylarında 40 dakikaya kadar çıktı. Ancak bu kış döneminin kendine has özellikleri var. Farklı dinamikler gözlemlemeye başladık. Normalde sabah ve akşam saatlerinde görülen trafik yoğunluğuna ek olarak gün içinde de normalde yüzde 20’lerde olan trafik yoğunluğunun bazı ana arterlerde yüzde 60’lara ulaştığını gördük. İçinde bulunduğumuz pandemi döneminden dolayı bunun da kendine has nedenleri var” dedi.

'Toplu taşıma araçları kullanılmıyor'

İnsanların bu süreçte kendi özel araçlarıyla daha fazla vakit geçirdiğini belirten Murat Yücelen, “Bu süreçte toplu taşıma araçlarından kaçınma söz konusu oldu. Hafta sonu ve geceleri olan kısıtlamalar nedeniyle insanlar işlerini belli saatlere sıkıştırmak durumunda kaldı. Belli yaş gruplarındaki kişilerin bazı saat aralıklarında izinli olmaları ise gün içinde trafik yoğunluğuna neden olan bir diğer etmen oldu. Geçmiş kış aylarında akşamları iş çıkışı saatte 24-27 kilometrelere düşen hızın, bu kış ayında (aralıktan itibaren) 13-14 kilometreye kadar gerilediğini gözlemledik. Akşam saatlerinde neredeyse yarı yarıya bir yavaşlama söz konusu” diye konuştu. 

'Ezgozdan çıkan kimyasallar kanser riski oluşturuyor'

Trafikte araçların egzozlarından çıkan ağır metallerin; özellikle kurşun, arsenik ve sülfür gibi kanserojen maddelerin oldukça yoğun bir şekilde salındığını hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Seha Akduman, “Bu kanserojen ağır metallerin uzun süreli solunmasıyla kanser riskinin arttığını biliyoruz. Peki en çok hangi kanser türü artıyor dersek ilk sırada akciğer kanseri yer alır. Uzun yıllar yapılan çalışmalar özellikle trafik memurlarında bu maddelerin etkilerini gösterdiğine yönelik. Günümüzde yapılan çalışmalar da yine bunu destekler niteliktedir. Egzozlardan açığa çıkan kimyasalların her biri için tek tek ispatlanmış akciğer kanser riski olduğunu biliyoruz. Biz bunların toplamına uzun süre maruz kalındığında kanser riskinin artacağını söylüyoruz” ifadelerini kullandı.

Araç içindeyken zararlı gazlara maruziyetimizi en aza indirmek için arabanın dışardan havalanmasını sonlandırıp bunun içerden sağlamasını öneren Seha Akduman, “Dışarıdan alınacak havanın filtrelenerek araç içine verilmesini sağlamak ve klimaların filtrelerinin düzenli temizlik ve bakımı oldukça önem kazanmakta” dedi.

'Trafik sakinleştiğinde evler havalandırılmalı'

Akduman, evleri trafiğin yoğun olduğu noktalara yakın olan kişilere de şu uyarılarda bulundu:

“Astım ve KOAH hastalarına mutlaka yürüyüş egzersizi öneriyoruz. Önerdiğimiz egzersizler kanserojen risk barındırdığı ve solunum kanserlerini tetiklediğinden trafikten uzak alanlarda yapılmalı. Özellikle park, bahçe ve sahillerde bu yürüyüşlerin yapılmasını öneriyoruz. Evleri trafiğin yoğun olduğu yerlerde yaşayan kişiler ise evlerinin havalandırmasını trafik saatlerinin sakin olduğu zamanlarda yapmalıdır. Değiştirilebiliyorsa trafik yükünün hafif olduğu alanlara taşınmalarının önemli olduğunu vurgulamak isterim.

'Maruz kalan çocukların akciğer gelişimleri düşük kalacak'

Akciğeri gelişmekte olan çocuk, bebek ya da ergenler için de söz konusu olan şey ağır metal ve kanserojen maddelerin solunmamasıdır. Gelişmekte olan akciğerler ağır kanserojen maddelere maruz kaldığında bu çocukların hem alerjiye yatkınlıkları artıyor hem kanserojen maruziyetleri artıyor. Bu çocukların akciğer gelişimi bu tür maddelere maruz kalmayan çocuklara göre bir miktar düşük olacaktır.”
 
 
 

Sonraki Haber