Geçmişlerini mumla arıyorlar

Bir zamanların şöhretli futbol kulüpleri, eski günlerini adeta mumla arıyor.

Yeşil sahalarda aldığı başarılı sonuçlar ve yıldız futbolcularıyla bir döneme damgasını vuran bir zamanların şöhretli futbol kulüpleri, eski günlerini adeta mumla arıyor.

Dünya futboluna bir dönem adını altın harflerle yazdıran ve önemli  başarılar elde eden Milan, Santos, Millonarios, Glasgow Rangers ve Torino gibi  kulüplerin birçoğu, ekonomik sorunlar ve trajik kazalar gibi etkenlerin ardından  eski başarılarını tekrarlayamadı.
 
Milan eski başarılarını yakalayamıyor
 
Son yıllarda yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle eski parlak  günlerinden uzak bir görüntü çizen İtalyan temsilcisi Milan, futbol tarihinde  uzun yıllar adından söz ettirmişti.
 
1899 yılında kurulan köklü kulüp, UEFA Şampiyonlar Ligi'ni 7 (1962-63,  1968-69, 1988-89, 1989-90, 1993-94, 2002-03, 2006-07), Kupa Galipleri Kupası'nı 2  (1967-68, 1972-73), Süper Kupa'yı 5 kez (1989, 1990, 1994, 2003, 2007) müzesine  götürdü.
 
Ligde ise 18 şampiyonluk elde eden Milan, İtalya'da 2006'da yaşanan  şike skandalının ardından eski başarılarını tekrarlayamadı. Ezeli rakibi  Juventus'un 2 şampiyonluğunun silinmesi ve Serie B'ye düşürüldüğü soruşturmanın  sonucunda Milan'a başta ligde 15 puan silinme cezası verilse de yapılan itiraz  sonucu ceza 8 puana indirildi.
 
Bu sürecin üzerine ekonomik sorunlar da yaşayan İtalyan ekibi, yıldız  transferler yapamayınca ligde arzuladığı başarılı sonuçları alamadı. Ekonomik  tasarruflar kapsamında geçen yıl takım otobüsünü satan İtalyan temsilcisi, bu  sezon da ligin ilk yarısını 6'ncı sırada bitirebildi.
 
Santos, Avrupa'yı korkutmuştu
 
Dünya futboluna 1960'lı yıllarda damga vuran Brezilya'nın Santos  takımı, o dönemde altyapısından çıkardığı Pele, Pepe, Toninho Guerreiro, Coutinho  gibi yıldız futbolcularla adından söz ettirmişti.
 
 Teknik direktörleri Luis Alonso Perez ile Antonio Fernandes  yönetiminde 1959-1974 sezonları arasında 25 kupayı müzesine götüren Santos,  dünyanın gelmiş geçmiş en iyi takımları arasında gösterilirken, futbolseverler  tarafından "Os Santasticos" lakabıyla ünlendi.
 
 Güney Amerika'nın en prestijli kupası Copa Libertadores ile  Kıtalararası Kupa'yı 1962 ve 1963'te üst üste kazanan Santos, Avrupa'nın dev  kulüplerinin gözünü korkutmuştu.
 
 İspanyol temsilcisi Real Madrid, özel maçta konuk ettiği Santos ile  çok zorlu bir mücadelenin ardından berabere kalmış, kulübün o dönem başkanlığını  yapan efsane ismi Santiago Bernabeu Yeste ise Brezilya ekibi ile bir daha asla  maça çıkmak istemediklerini açıklamıştı.
 
Millonarios, yıldızları kadrosunda toplamıştı
 
Kolombiya'nın ekonomisinde 1940'larda yaşanan hızlı büyümenin ardından  ülke futbolu da aynı ölçekte bir gelişimin içine girdi. Başkent Bogata'nın  Millonarios adlı takımı, döneminin dünya yıldızları Alfredo di Stefano, Adolfo  Pedernera, Julio Cozzi, Antonio Baez, Hugo Reyes ve Nestor Rossi gibi  futbolcuları transfer etti.
 
FIFA, yaptığı sansasyonel transferlerle haksız rekabete yol açması  gerekçesiyle Millonarios Kulübü'ne çeşitli yaptırımlar uygulamasına rağmen  Kolombiyalı temsilcisinin önünü kesmeyi başaramadı. Millonarios, 1950 ile 1954  yılları arasında aldığı başarılı sonuçlarla dünya futbolunda adından sıkça söz  ettirdi.
 
Kolombiya'da 1954'te yaşanan politik sorunların ardından kulübün  ekonomik gücü hızla azaldı ve yıldız oyuncular, Avrupa'nın diğer popüler  takımlarına transfer oldu. Kolombiya temsilcisi, yeniden eski ekonomik gücüne  erişemeyince sportif başarıları da yerel ölçüde kaldı.
 
Torino'yu uçak kazası vurdu
 
İtalya'nın Torino takımı, özellikle 1940'lı yıllarda gösterdiği  performansla Avrupa'nın en çekinilen takımları arasında yer aldı.
 
Takımın kaptanı Valentino Mazzola liderliğinde aynı dönemde 5 kez üst  üste Serie A'da şampiyonluk sevinci yaşayan İtalyan temsilcisi, trajik bir olayın  ardından başarılı dönemine veda etmek zorunda kaldı.
 
Takım kafilesini taşıyan uçak, kötü hava koşulları nedeniyle 4 Mayıs  1949'da Torino kentinin yakınlarındaki dağlara çarparak düşerken, aralarında 18  futbolcu, teknik ekip ve gazetecilerin de yer aldığı 31 kişi hayatını kaybetti.  Bu olayın ardından eski günlerine dönemeyen Torino, 1975-76 sezonun da bir kez  daha şampiyonluk sevinci yaşamasına rağmen ekonomik zorluklar nedeniyle sonraki  yıllarda alt lige düştü. Son olarak 2012-13 sezonunda yeniden Serie A'da mücadele  etme hakkını elde eden İtalyan ekibi, bu sezon ise ligde 11. sırada bulunuyor.
 
Glasgow Rangers, eski günlerine dönmek istiyor
 
İskoçya'nın 1872'de kurulan köklü kulüplerinden Glasgow Rangers, 54  kez ligi zirvede tamamlayarak dünyanın en fazla şampiyonluk sevinci yaşayan  takımı oldu.
 
Ayrıca, İskoçya Kupası'nı 33, Lig Kupası'nı ise 27 kez müzesine  götüren Rangers, 2000'li yıllarda ligdeki en önemli rakibi Celtics karşısında da  üstünlük sağladı.
 
Rangers, Avrupa arenasında da başarılı sonuçlara imza attı. UEFA Kupa  Galipleri Kupası'nda 1961 ve 1967'de finale yükselen Glasgow Rangers, 1971-72  sezonunda ise kupayı müzesine götürdü. UEFA Kupası'nda 2007-2008 sezonunda bir  kez daha adını finale yazdıran İskoçya temsilcisi, 2012'de yaşadığı ekonomik  sıkıntıların ardından büyük bir düşüşe geçti.
 
Kulübün borçlarını ödeyememesi gerekçesiyle 14 Haziran 2012'de  kapatılma noktasına gelen İskoç temsilcisi, ülkenin 4. Futbol Ligi'ne  düşürülürken, 1 yıl transfer yasağına da çarptırıldı.
 
Takımdaki birçok önemli futbolcusunu da kaybeden Glasgow Rangers, buna  rağmen sonraki iki sezonda da adını üst liglere yazdırmayı başardı. Bu sezon  İskoçya Premier Ligi'nin bir alt ligi   Championship'te lider konumda yer alan  Rangers, yeniden eski günlerine dönmek için mücadele veriyor.
 
Nottingham Forest 3 yıl rakipsiz kaldı
 
İngiltere'nin 1865'te kurulan, en eski kulüplerinden Nottingham  Forest, İngiliz teknik adam Brian Clough önderliğinde özellikle 1977-1980 yılları  arasında futbol dünyasında adından söz ettirdi.
 
Takımın yıldız kalecisi Peter Shilton ile orta saha oyuncusu John  Robertson önderliğinde altın çağını yaşayan İngiliz temsilcisi, 1977-78 sezonunda  lig şampiyonluğunun yanı sıra Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Malmö'yü  yenerek, önemli bir başarıya imza attı.
 
İspanyol devi Barcelona'yı 2-1 mağlup ederek, 1979'da Avrupa Süper  Kupası'nı da müzesine götüren Nottingham Forest, sonraki sezon ise finalde  Almanya'nın Hamburg takımını 1-0'la geçerek Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'ndan  üst üste 2. kez zaferle ayrılmayı başardı.
 
Sonraki yıllarda inişli çıkışlı bir performans sergileyen ve eski  başarılarını tekrarlayamayan İngiliz temsilcisi, bu sezon Premier Lig'in bir alt  kulvarı Championship'te 24 maçın ardından elde ettiği 30 puanla 14. sırada  bulunuyor.
 
Leeds United finali geçemedi
 
Ada ülkesinin bir dönem popüler takımlarından Leeds United ise  1968-69, 1973-74, 1991-92 sezonlarında şampiyonluğa ulaştı.
 
Avrupa arenasında da aldığı sonuçlarla adını duyuran İngiliz  temsilcisi, 1973'te Avrupa Kupa Galipleri Kupası finalinde Milan'a 1-0, 1975'te  Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde ise Bayern Münih'e 2-0 yenilerek,  kupaya uzanamadı.
 
Leeds United, 2000'li yıllarda yaşadığı ekonomik sıkıntının ardından  alt liglere düştü. İngiliz temsilcisi, bu sezon Championship'te mücadele ediyor.
 
Namağlup şampiyon Preston North End
 
Bir diğer İngiliz temsilcisi Preston North End ise 1888-89 sezonunda  lig şampiyonluğu ve İngiltere Kupası'nı müzesine götürdü. O sezon 12 takımlı 1.  Lig'de ilk kez mücadele veren Preston North End, 40 puanla ligi zirvede  tamamlarken, forvet oyuncusu John Goodall attığı 22 golle başarıda büyük pay  sahibi olmuştu. Aynı sezonda tek bir mağlubiyet bile almayan İngiliz temsilcisine  "Yenilmezler" lakabı takılmıştı.
 
Preston North End, 1889-90 sezonunda da şampiyonluğa ulaşırken,  sonraki sezonlarda önemli futbolcularının başka takımlara gitmesi ve emekliye  ayrılması gibi nedenlerle eski başarılarını bir türlü yakalayamadı ve birçok kez  alt liglere düştü.
 
Puskas'ı yetiştiren Honved
 
Macaristan'ın Honved takımı, 1950'li yıllarda altın çağını yaşayarak 4  şampiyonluk yaşarken, takımın çekirdeğini oluşturan Ferenc Puskas, Sandor Kocsis,  Jozsef Bozsik ve Zoltan Czibor gibi yıldız oyuncular, özellikle milli düzeyde  gösterdikleri üstün performansla adından söz ettirdi.
 
Macaristan Milli Takımı, 1952'de olimpiyatta, 1953'te Orta Avrupa  Şampiyonası'nda kupayı müzesine götürürken, 1954 FIFA Dünya Kupası'nda ise finale  kadar çıkmasına rağmen Batı Almanya'ya kaybetti.
 
Alman futbolunun 1970'lerdeki lokomotifleri
 
Doğu Almanya'da bir dönem önemli başarılara imza atan Dinamo Dresden,  özellikle 1970'li yıllarda gösterdiği performansla göz doldurdu.
 
Dresden, Doğu Almanya 1. Futbol Ligi'nde 1953, 1971, 1973, 1976, 1977,  1978, 1989 ve 1990 yıllarında 8 kez şampiyonluk sevinci yaşarken, UEFA Kupası'nda  ise 1989'da yarı finale yükselme başarısını gösterdi.
 
Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesinin ardından eski günlerine  dönemeyen Alman temsilcisi, bu sezon ise 3. Lig'de liderlik koltuğunda oturuyor.
 
Mönchengladbach kendine geldi
 
Dinamo Dresden'in Doğu Almanya'da şampiyonluklar yaşadığı dönemde,  Bundesliga'da ise Borussia Mönchengladbach aldığı başarılı sonuçlarla öne çıktı.  1969 ile 1977 yılları arasında 5 şampiyonluk sevinci yaşayan Almanya temsilcisi,  Avrupa'nın da en başarılı takımları arasında yer aldı.
 
Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nın 1977 finalinde Liverpool'a  kaybeden Borussia Mönchengladbach, UEFA Kupası'nı ise 1974-75 ve 1978-79  sezonlarında müzesine götürdü.
 
Sonraki yıllarda başarı ivmesini kaybeden ve alt liglere düşen Alman  ekibi, maçlarını 2004'den bu yana 54 bin seyirci kapasiteli Borussia-Park'ta  oynamaya başlamasının ardından ekonomik durumunu düzelterek yeniden çıkışa geçti.  Son 2 yıldır Bundesliga'da gösterdiği performansla dikkati çeken Borussia  Mönchengladbach, bu sezonun ilk devresini 4'üncü sırada tamamladı.

Sonraki Haber