Bosnalı Müslümanların dramı TRT 1'de

Her öykü zamandan izler taşır. Ama bazıları; sevinçten, aşktan, kardeşlikten, hüzünden ve yaşanmışlıktan damıtılmıştır! Tıpkı “Mavi Kelebekler” gibi…

            Önce, Avrupa’nın ortasında ama insanlıktan çok uzakta yaşanan dramın gerçeklerine bir göz atalım:

Yer; Bosna-Hersek… Tarih; 6 Nisan 1992… Bosna Savaşı… 14 Eylül 1995’e kadar   sürmüş, acımasız bir katliam…

Üç yılı aşkın süren savaşta; yaklaşık 200.000 insan ölmüş, 2 milyon kadarı da yerini yurdunu terk etmek zorunda kalmıştır. Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine göre, Bosna-Hersek'te 312.000 kişi hayatını kaybetmiştir.

Yakın tarihimizin en karanlık sayfalarından biri olan Bosna Savaşı’nda ölenlerin 200.000’i, dünyanın gözleri önünde soykırıma tâbi tutulan Boşnak halkıdır.

            Savaşın ortasında, bin bir güçlüğe rağmen onuruyla ayakta kalmaya çalışan dört insan… Murat, Aida ve Marko… Bir de Derya… Kader aldanmaz aynı toprağın çocukları olduğuna ve gün olur hain bir kurşun düşer, hayatlarının tam ortasına…

            Yaşamak ya da ölmek! Ne farkı vardı, dost bildiği tetikler düşürürken sırtında… İkiye bölecekti kalbini! Biri yar’da, diğeri günahsız Bosna’da… Adı, Murat!  Bosnalı… Müslüman Boşnak… İstanbul’da, Tıp Fakültesi son sınıfta okuyor. Savaşın acımasız yüzü sebebiyle öğrenimini yarıda bırakacak ve halkının onurlu mücadelesinde nefer olmak için Türkiye’den ayrılıp Bosna’ya gidecektir. Ama yalnız savaşın değil, aşkın da tam ortasında kalacaktır.

            Suskundu. Ama öyle güzel bakıyordu ki, sustuklarını daha fazla taşıyamadığı bir gün gözleri, ele verecekti yüreğini… Adı, Aida! Müslüman ve Boşnak… Lise öğrencisi… Murat’la aynı topraklarda doğup büyümüş… Evleri karşı karşıya… Küçük yaştan beri gizliden hayran Murat’a… Bu hayranlık; yaş aldıkça sevgiye, ardından büyük bir aşka dönüşmüş.  Ama o da suskundur, tıpkı bir başkası gibi! Cesareti yoktur… Seneler sonra Bosna’ya dönen Murat’ı, güzel günlerin hayaliyle yine uzaktan sever. Sever ama hüzünlere gebe kader de, sessizce pusuda bekler.

             Aşk mı kadere, kader mi aşka galip gelecek? Kitapları ayrıydı ama aynı düşlerin çocuklarıydı... Adı, Marko! O da Bosna’lı ama Sırp ve Hristiyan! Boşnak-Sırp, Müslüman-Hıristiyan çelişkisini, en derinden yaşayan, kaderin seçeneksiz bıraktığı kişi… Ne ailesine, ne dostlarına! İki tarafa da ait olamamış, hep arada kalmış… Çünkü bir Müslüman’ı, Aida’yı çok sevmiş ve bir Müslüman’la, Murat’la yakın arkadaş olmuş. Ama gün olup aşk, kaderin önünü kesecek ve tarafını seçmek zorunda kalacaktır. Ya kaderine, ya da yüreğine boyun eğecektir.

            Birini, içinden, karşılıksız sevdin mi hiç? Ve Derya! İstanbul’lu… Tıp Fakültesi’nden Murat’ın sınıf arkadaşı… Varlıklı bir ailenin kızı ve Murat’a aşık… Yol yordam bilen, bilgili, kültürlü bir kız. Gözü kara, lider vasıflı… Bosna’ya yapılacak yardımda öne atılacak, Müslüman Türk kızı olarak birçok kişinin takdirini kazanacaktır. 

            Murat, Aida ve Marko… Bir de Derya… İşte bu dörtlünün ilişkilerindeki çelişki ve çıkmazlarla, dönülmez yollarla örülüyor dizinin bölümleri… Yaman çelişkilere, savaşın kanı ve barutun kokusu eklenince, alışılmışın dışında olaylar zinciriyle çevrili bir seyirlik çıkıyor ortaya… Savaşın bilinen acımasız gerçekliğine rağmen, dizinin merak unsuru da, vurgulayacağımız farklı içerikten kaynaklanıyor. 

            Savaşla iç içe, üç yıl yaşamış mağdur ve mazlum diğer kişilere gelince; onlar da yine Bosna’dan ve Türkiye’den… Kimisi Aida’nın, kimisi Murat’ın, kimisi de Marko ve Derya’nın yakın çevresinden… Anne ve babaları, kardeş ve akrabaları, dost ve yakınları… Çetnikler, keskin nişancılar ve savaşı yöneten yüksek rütbeli komutanlar!

Savaşlar er ya da geç biter. İnsanlık için bitmeyen savaş, asıl o zaman başlar.

 Bir çok başarılı televizyon programına imza atmış olan Sinevizyon firmasının bu yeni TV dizisinin yapımcılığını Hatice Soysev, yönetmenliğini Yasemin Türkmenli ve müziklerini Kıraç’ın yaptığı ve senaryosunu Müjdan Kayserli’nin yazdığı ve görüntü yönetmenliğini Kemal Şanlı’nın yaptığı dizi TRT ekranlarında olacak. Dizinin başrollerinde Oya Okar (Aida), Yunus Emre Yıldırımer (Murat), Cahit Gök (Marko), Gamze Topuz (Derya), Itır Esen (Murat anne-Vasviye), İpek Tenolcay (Aida anne-Safiya), Ruhi Sarı (Rasko), Sarp Akkaya (Halil), Mehmet Ulay (Aida dede-İsmet), Fikret Yıldırım Urağ (Aida baba-Mustafa), Barış Çakmak (Selim), Recep Aktuğ (Radovan), Suzan Kardeş (Jovana), Bahar Yanılmaz (Vesna-Marko kardeş), Münir Akça (Niko-Marko baba), Özgül Sağdıç (Emine), Yağız Atakan Savaş (Enver-Aida kardeş), Huban Öztoprak (Mira), Feyza Çipa (Saşa), Yiğit Kirazcı (Kosta), Eren Hacısalihoğlu (Dejan), Reyhan İlhan (Havva – Aida babaanne), Taner Turan (Ahmet –Derya baba), Biğkem Karavus (Sevda),  çocuk oyuncu Ege Gürel, Nurettin Sönmez (Branko) yer almaktadır. Dizinin ilk bölümünde Tayfun Sav konuk oyuncu olarak ekibe katılacaktır.

MAVİ KELEBEKLER 19 EKİM ÇARŞAMBA ( BUGÜN ) SAAT:22.10’DA TRT 1 EKRANLARINDA