Takvim'in sivri dilli yazarı gazetecileri yerin dibine soktu!

Takvim'in sivri dilli yazarı gazetecileri yerin dibine soktu!
Güncelleme:
email [#52C1F5] Created with Sketch. Her gün aynı saatte, en önemli gelişmeler e-posta kutunda! Şimdi ücretsiz üye ol, gündemi kaçırma!

Takvim'in genç kalemi Sinan Akyüz'ün bugünkü yazısı ortalığı karıştıracak gibi.. Köşesinde sert üslubu ve acımasız eleştiriler yapan Akyüz, gazetecilik konusunda sert eleştiri yaptı. İşte o yazının ayrıntıları;

Türkiye'de gazeteci olmak Ya da başka bir deyişle olamamak! İtiraf etmeliyim ki biz olamadık! Eskiden halk bizi ciddiye alırdı. Hatta parmakla gösterirdi. Ya şimdi? Zavallıdan öteye gidemeyen "kara böceklere" dönüştük! Çalışanların hiçbir sosyal hakkı yok! İş güvencesi yok! Peki neden? Çünkü ortada meslek yok! Böyle giderse, gazetecilik mesleği insanların yaptığı 2'nci iş olacak. Üzülerek söyleyebilirim ki, çalışanların mesleğe karşı olan "inançları" hiç kalmamış. Düşünün ki, sevgili okuyucularım, gazeteciler yaptıkları gazeteleri okumuyor! Yaptıkları gazetenin arkasında göğüslerini kabartacak bir şekilde durmuyorlar. Çalıştıkları gazetelerin çoğu köşe yazarını, o gün internet sitelerinden birinde görmüşse, "Ne yazmış bizim lavuk?" deyip okuyorlar. Çalışanlar arasında ücret farkı deseniz; Büyük Ağrı Dağı'yla, Küçük Ağrı Dağı gibi. İşin en komiği ne biliyor musunuz? Kendimiz için asla zam isteyemeyiz; ama sizin istediğiniz zam oranlarını yazarız. Aslında ne garip bir çelişki değil mi? Ama biz gazeteciler için değil. Çünkü biz alıştık! Ya da alıştırıldık! Kendimiz dışında herkesin hakkını söke söke almasını iyi biliyoruz. Ama iş kendimize gelince, ilmek ilmek sökülürüz! Yani, "Terzi kendi söküğünü dikemez" durumu bizimkisi. Allah'tan "köşe yazarlarımız" var. Allah onları başımızdan eksik etmesin. Çoğu ego sahibi insanlar; ama olsun... Her gün köşeyi doldurmak zorunda oldukları için Allah'tan gazeteleri bir tek onlar okuyor. Öyle köşe yazarı deyip geçmeyin. Çoğu bu mesleğin bitmesine el birliğiyle katkı sağladı. Nasıl mı? Onu da anlatayım. Şöyle oldu: "Taraf oldular!" Oysaki, gazeteci taraf olmaz. İktidarı eleştirdikleri gibi, gerekirse muhalefetin de yanlışlarını ortaya koymalıydılar. Ama bizimkiler ne yaptı? Muhalefeti eleştirip, iktidarı övdüler. Bu günlerde bakıyorum da nedense hepsi AKP'li kesilmiş. Kellelerini götürüp iktidarın dizine yatırmışlar. Kuzu kuzu meleşiyorlar! İktidarcı olmayan yazarlarla sataşıyorlar. Yazık! Hem de çok yazık. Biliyorum, bu tür yazarların yatacak yeri yok. Ama kader utansın ki, yazacak köşeleri var. Görseniz bazılarını, adam sanırsınız. Her devrin adamları bunlar. AKP yarın oy kaybetsin, bu sefer kellelerini başka iktidarın dizine yatıracaklar. Bu tip yazarlara fırdöndü demek istiyorum; ama nedense dilim varmıyor. Çünkü dönekliğin de ayrı bir raconu var. Kellesini iktidara teslim etmiş yazarlara bakınca şunu görüyorum: "Kelle gitmiş, kalem körelmiş!" Bugün AKP'nin dizine yatır başını, yarına ise Allah kerimdir. Türkiye'de gazeteci olmak mı? Biz bu işi beceremedik sevgili okuyucularım. Yüzümüze tükürseniz yeridir vallahi!

text-ad