Memur-sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu:

Memur-sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu:

Eğitim-Bir-Sen Kütahya Şubesi'nce düzenlenen İl İstişare ve Divan Toplantısı'nda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Darbecilere, 'Yönetmeliğinizi de alın gidin' deme zamanıdır” dedi.

- Eğitim-Bir-Sen Kütahya Şubesi'nce düzenlenen İl İstişare ve Divan Toplantısı'nda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Darbecilere, 'Yönetmeliğinizi de alın gidin' deme zamanıdır” dedi.

Laikliğin Anayasadan çıkarılması gerektiğini de kaydeden be başörtüsü sorunu hakkında da konuşan Gündoğdu, “Hükümete başörtüsü sorununu çözdürtmek için adım atmayan namerttir” diye konuştu.

Kütahya Hilton Garden Inn Otelde düzenlenen Eğitim Bir-Sen İl İstişare ve Divan toplantısına Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da katıldı. Gündoğdu, sendikal çalışmalar, imza kampanyası, başörtü meselesi, Anayasa çalışmaları ve Barış Süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Düzenlenen toplantıda açılış ve selamlama konuşmasını Eğitim Bir-Sen Kütahya Şube Başkanı Kamil Uçan yaptı. Katılımcılara katılımlarından dolayı teşekkür eden Uçan, İl Divan ve İstişare toplantısına katılan Genel Başkan Ahmet Gündoğdu’ya ayrıca teşekkür ettiğini bildirdi. Kamil Uçan ayrıca sendikalarının Kütahya’daki hedefleri hakkında da kısa bilgiler verdi. Eğitim Bir-Sen Kütahya Şube Başkanı Kamil Uçan’ın ardından Genel Başkan Ahmet Gündoğdu değerlendirmeleri için kürsüye çıktı.

“Vesayeti ifşa ve medeniyet değerlerimizi yeniden inşa etmek için” sendikal faaliyetlere 1992 yılında başladıklarını anımsatan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu konuşmasında şunları söyledi; “1992 yılında bu yolculuğa başlarken “Niçin Sendika?” Sorusuna; “Vesayeti ifşa ve medeniyet değerlerimizi yeniden inşa etmek için” cevabını verdik. Bugün önümüzde eğitim ve demokratikleşme önümüzde devasa sorunlarıyla ve beklediği çözüm önerileriyle duruyor. Belki de Türkiye’nin en önemli iki sorunu, eğitimin özgür bireyler yetiştirmesinin önündeki engellerden kurtulmak, demokratikleşememeyle sonuçlanan anti demokratik yapılanmaların tarihin çöp sepetindeki yerini göstererek demokratikleşmede uygun hızlı ve demokrasiyi yeşerterek ilerlemek ve demokrasiyi genişletmek. Eğitimde dört dörtlük eğitime Milli Eğitim şurasında öncülük yapmıştık. Milli Güvelik Kurulu Kararlarının dayatıldığı tek tip insan yetiştirmeden, halkın tercihlerinin dikkate alındığı, özgür bireyin yol haritasını çizen dört dörtlük bir eğitim sistemine geçtik. Ancak bu sisteme geçişteki üslup, tarz, öğretmene, eğitim çalışanına, bakış arızalarının getirdiği kahırlı dönemde, 21 yıllık tarihimizde dünya görüşü bizden çok uzak olan iktidarlara kaşı bile iş bırakma eylemi yapmadığımız günlerden dünya görüşü en azından başbakan boyutuyla yüzde yüz bizden olan iktidara karşı iş bırakma eylemlerini yaptığımız günlere. Bunun için ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Genel merkez olarak bizler şubeler olarak da sizler “kuruş mu duruş mu? Sorusunu sorduğumuzda hep beraber duruşu seçtik. Bunun için Allah’a hamd ediyorum. Destekleyen herkese teşekkür ediyorum.

“YÖNETMELİĞİNİZİ DE ALIN GİDİN”

1982 Anayasasından kalan Kamu Kurumlarında Çalışan Personelin Kılık, Kıyafet Yönetmeliğini kabul etmediklerini ifade eden Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu; “Türkiye’de Demokratikleşme ile ilgili 2010’daki 12 Eylül referandumu bir milattır. O güne kadar devletin milleti olarak dikkate alınan, 10 yılda bir haddi bildirilen millet olgusu referandumla milletin devletine dönmüştür. Darbeciler artık milletin nezdinde itibar sahibi değildir. Milleti, “göbeğini kaşıyan adamlar” ilan etme hadsizliğini terk etmek zorunda kalmıştır. Ama millete dönen bu sisteme uygun Anayasa ve bazı yasal değişiklikler yapılmış olmasına rağmen anayasadaki değişikliklerden en önemlilerden birisi olan memurlar için toplu sözleşme hakkıdır. İş güvencemize dokundurtmadan diğeri ise kadınlara pozitif ayrımcılık hakkıdır. Hak var ama kullanımında hem toplu sözleşmenin hazmedilmesinde işveren ve siyaset açısından hem de pozitif ayrımcılığın sahaya sürülmesinde sıkıntı devam ediyor. Anayasasını değiştiren bu ülke 82 model yönetmeliğini hala kaldıramamış durumda. "Özgürlük İçin 10 Milyon İmza" kampanyasında 12 milyon 300 bin imza topladık. Bu imzalara öncülük eden herkese de teşekkür ediyorum. Kütahya’da da 54 bin imza toplandı, çok güçlü bir destek verildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde hükümete teslim ettiğimiz bu imzalar artık birer dilekçe hükmündedir. Şimdi 82 model yönetmeliği getiren darbecilere, “Yönetmeliğinizi de alın gidin” deme zamanıdır” şeklinde konuştu.

“HÜKÜMETE BAÖŞÖRTÜSÜ SORUNUNU ÇÖZDÜRTMEK İÇİN ADIM ATMAYAN NAMERTTİR”

Başörtüsü sorunu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Gündoğdu, “Üç kadın üzerinden özgürlüğü sizlerle paylaşmak istiyorum. Birisi Merve Kavakçı, birisi Nazlı Ilıcak, birisi Nesrin Ünal. Nazlı Ilıcak, başını örtmeyen, örtmesi gerektiğine inanmayan ya da düşünmeyen demokrat bir kadın. Kimse Nazlı Ilıcak’a “Niçin başını örtmüyorsun?” diyemez. Bu demokrasinin ihlalidir, tercihlere saygısızlıktır. Ama Nazlı Ilıcak’ın, hiç başını örtmesine gerekmediğine inanmadığı halde başını örtene saygı göstermesi örnek bir rol modeldir. Merve Kavakçı bu milletin inançlarıyla yetişmiş, kadın ve inançlı bir kadın olduğu için örtünen bir milletvekili. Merve Kavakçı erkek olsaydı bu inancıyla meclise girmesinde bir sorun var mıydı? Yoktu. Kadın olduğu için, cinsiyet ayrımı yapıldığı için bu millet hadsizler tarafından terbiye edilmeye çalışıldığı için bu tablo yaşanmıştır. O da inancından taviz vermektense, “Milletvekilliğini istemiyorum” demiştir. Esas sorun Nesrin Ünal olmaya zorlanmaktadır. Bir sendika Memur-Senin başörtüsünü istismar ettiğini söyleyecek kadar haddini aşıyor. Bu nasıl istismar ki kurulduğumuz günden beri özgürlükler için mücadele ediyoruz. İstismar 28 Şubat sürecinde Ergenekoncuların Ağababalarının milletin darbe ile iradesine ipotek koyduğu günlerde başörtülü öğretmenleri yalnız bırakıp, “Siz okulları niçin terk ediyorsunuz, devlet yasaklıyorsa vardır bir hikmeti” diyenlerin bu fetva ile yetinmeyip, “Siz başınızı açmayıp okullardan ayrılarak okullardaki çocukların komünistlere bırakıyorsunuz diyerek Eğitim Bir Sencileri de komünist ilan edenlerin ikinci bir fetvaya girişenler bugün, “Hükümet başörtüsünü çözsün, desteklemeyen namerttir” diyor. Hükümet başörtü sorununu çözdükten sonra namertlere ihtiyaç yoktur. Hükümetlere bu sorunu çözdürtmek için adım atmayan namerttir” diye konuştu.

“18 MART’TAN İTİBAREN YÖNETMELİĞİ YOK SAYIYORUZ”

18 Mart Pazartesiden itibaren Kamu Kurumlarında Çalışan Personelin Kılık, Kıyafet Yönetmeliğini yok sayacaklarını kaydeden Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “18 Mart Pazartesiden itibaren bu yönetmeliği yok sayıyoruz. Anayasaya, yasaya, evrensel hukuka aykırı bu yönetmeliği yok sayıyoruz. Çözülünceye kadar da bu eylemimiz devam edecek. Çünkü biz eğitim hakkının, çalışma hakkının, siyaset hakkının toplum mühendisleri eliyle gasp edilmesini istemiyoruz. Türkiye'de, eş kontenjanından kadın olgusu var. "Yani başörtülü kadın, cumhurbaşkanı eşi, başbakan eşi, milletvekili eşi, memur eşi olabilir. Ama bu örtüsüyle bunların kendisi olamaz. Yüzde 99’u Müslüman olan bu ülkede biz Merve Kavakçı’ya laikliğin gereği haddini bildirdik. Sütçü İmam’ın torunlarını Sütçü imam Üniversitesinden sürgün ettik. Ama bizim sürgün ettiğimiz kızlar laikliğin doğduğu ülke olan Fransa’da başörtüsüyle üniversitelerini okudular. Belçika meclisinde Merve Kavakçı ayakta alkışlanıyor, Avrupa’nın merkezinde Bosna Hersek’te başörtülü Belediye Başkanı var. Artık toplum mühendisliği anlayışıyla insan olgusundan, kadın-erkek, başı örtülü-açık, alevi-sünni, Türk-kürt öteki oluşturmayan bir devleti, özgürlüklerin teminatı olacak bir Anayasayı önemsiyoruz” dedi.

“LAİKLİK ANAYASADAN ÇIKARILMALIDIR”

Laikliğin Anayasadan çıkarılması gerektiğini söyleyen Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Benim vatanım, benim bayrağım, benim ülkem diyen herkesin benim Anayasam demesini istiyoruz. Bunun için laikliğin Anayasadan çıkarılmasını ya da ateistin ateistliğinin, dindarın dindarlık teminatı olacak, Fransız usulü laiklik tanımın getirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bundan sonra özelde üyelerimizin özlük hakları, genelde milletimizin, insanımızın, insanlığın geleceğini dert edinerek yolculuk yapmaya devam edeceğiz. Şu anda Memur-Sen in Suriye için başlattığı yardım kampanyasına yüz 30 bin TL ile öncülük etmiştik. Şimdi de Kadınlar Komisyonumuz da “Bir Bez, Bir Mama” sloganıyla yeni bir kampanya başlattılar. Bangladeş’te Arakanlı yetimler için 2 yüz yetimlik Mehmet Akif İnan Memur-Sen Yetimhanesini de yapıyoruz. Bundan sonra da kimin yaptığına bakmaksızın milletin lehine olan her şeyi desteklemeye, kimin olduğuna bakmaksızın da her yanlışa “dur” demeye devam edeceğiz. Rakiplerimizin dürüst olmasını, hiç değilse milletin değerleriyle kavga etmemesini, derin devletin törelerini hukuk zannetmemesini, ev sahipliği yaptıkları ve çarkına su taşıdıkları illegal yapılanmaların artık sona erdiğini görmelerini bekliyoruz.”

“MİLLETİN YANINDA OLUN”

Bir gazetecinin “İmralı sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine bir açıklama yapan Gündoğdu, “Anlayışımız gereği Demokratik açılıma destek verirken şehitlerimizi kırmızıçizgi olarak alıp, Peygamber Ocağı vurgusu yapıp, adına Peygamberimizin adı verilen ordumuzun, Mehmetçiğimizi, bu milletin değerlerini Çanakkale ruhu ile korumanın gerektiğine vurgu yapan bir raporla destek vermiştik. Çözüm yerinin de meclis olduğunu söylemiştik. Anne-babalar, öğretmenler, doktorlar hemşireler Güneydoğu’ya veya herhangi bir ile giderken orada bir can güvenliği sorunu yaşamak istemiyorlar. Terörle mücadele, teröristle mücadele. Biz demokratik açılıma ana dilde eğitime “hayır”, ana dillerin öğretilmesine “evet”, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık tanımının topyekûn Anayasanın ortak, bütün Türkün, Kürdün, Gayri Müslimin, Ermeninin, Alman’ın İngiliz’in, Türkiye vatandaşlığıyla burada yaşayan herkesin ortak bir tanıma geçmesi, bataklığın kurutulması gibi bir içerikle destek vermiştik. Bugün bu desteğimizin arkasındayız. Teröristle mücadele askerin-polisin işidir. Amam terörle mücadele, hukuk devletini hakim kılmak, doğusuyla batısıyla Türkiye’yi eşitlemek, Güneydoğu’da askerimizi şehit ederek öldürmeyi geçim kaynağı edinen yapılanmanın elinden bu fırsatı almak, şehit cenazelerini istismar ederek de bir başka geçim kaynağı edinenlere bu fırsatı vermemek gibi bir bütünlük içerisindeyiz. Bugün devletin bazı müzakereler yaptığı hep beraber görüyoruz. Biz meclisin çözüm yeri olduğu, demokratik açılımın barış sürecinin, kardeşlik projesinin ırkçılığa prim vermeyen, kafatasçılıkta kalite aramayan sürecin yanındayız. Ama perde arkasında nelerin olduğunu bilmediğimiz müzakere süreciyle ilgili bir beyanatta bulunmamız memur- Senin bu zamana kadar ortaya koyduğu şeffaf, millet adına ve milletin meclisindeki çözüm önerileri boyutuyla doğru olmaz. Ama istediğimiz, artık Türkiye bu sorundan kurtulsun, seçmediği ırkından dolayı insanlar üstün ya da aşağı gibi bir konuma gelmesin. Türkün Kürdün Çanakkale Şehitlerini andığımız ve Bedrin Arslanlarına rahmet okuduğumuz bu günlerde Çanakkale ruhu yeniden dirilsin. Ama Türklük ve Kürtlük üzerinden silah tüccarlarıyla iş yapanlara da bu fırsat verilmesin.

Toplantı daha sonra basına kapalı bir şekilde devam etti.